SAFA GÜMÜŞ
İşte Benjamin Graham tam da Amerika’nın bu dönemlerine denk gelen ve yatırım kavramının spekülasyondan ibaret olduğu bir zamanda ortaya çıkıp, “değer yatırımcılığı” kavramını yarattı. Hisse senetlerinin birer kâğıt parçası olmadığını, ürettikleri mal ve hizmetin sağladığı kazanç ile orantılı olarak belirli bir değere sahip olduğunu, eğer bu değerin altında satın alınabilirlerse er ya da geç yatırımcısına para kazandıracağını söyledi. Düşüncelerini kitaplaştırdı ve tarihin en çok okunan yatırım kitaplarından olan “Akıllı Yatırımcı” adlı eseri literatüre kazandırdı. Yıllarca “değer yatırımcılığı” kavramını Columbia Üniversitesi’nde anlattı ve gelecekte dünyanın en büyük yatırımcısı arasında olacak olan Warren Buffet gibi bir dâhiyi yetiştirdi…
Benjamin Graham’ın yatırım anlayışı bir şirketin “içsel değerinin” piyasadaki değerinden daha yüksek olduğu şirketleri satın alma güdüsüne dayanıyordu. Bu onun “güvenlik marjı” olarak literatüre geçirdiği bir kavrama dayanıyordu. Ona göre şirketler gelecekte elde edecekleri nakit akışlarının bir türevi olan içsel bir değere sahipti ve eğer piyasa bir hisse senedini bu değerin altında fiyatlıyorsa, o hisse senedi ucuz ve makul bir yatırımdı. Ayrıca bu yatırımında haksız çıkması halinde ona bir “güvenlik marjı” sağlıyordu. Çünkü hisse senedi gerçek değerinden daha ucuza işlem görüyordu.
Bununla birlikte piyasa ona göre sürdürülemez iyimserlik ve gerekçesiz kötümserlik arasında sarkan bir sarkaçtır. Bu sarkacın ani ve hızlı hareketlerinden korkan yatırımcılar için ise “Akıllı Yatırımcı” adlı eserinde “defansif yatırım” olarak tanımladığı muhafazakâr ve uzun vadede daha yüksek bir kesinlikle kar elde etme olasılığı yüksek olan şirketlere yatırım yapmayı öneriyordu.
DEFANSİF YATIRIMIN KRİTERLERİ
Benjamin Graham şüphesiz ki tarihin gelmiş geçmiş en büyük yatırımcılarından, hatta gerçek manası ile ilk “değer” yatırımcısıydı. Bu üstün yatırım aklı, uygun gördüğü bazı kriterler eşliğinde hisse senetlerini seçiyor ve yatırımını bu hisselere yapıyordu. Bu kriterlerin bazıları ağır yatırım bilgisi, araştırma ve zaman gerektirdiği için Graham, bunlara sahip olmayan tasarruf sahiplerine de bazı ipuçları vermişti.
Graham’a göre yatırım konusunda ve şirket değerleme hakkında yeterli bilgisi olmayan, zamanı kısıtlı olan, buna rağmen tasarruflarını piyasalarda değerlendirmek isteyen yatırımcılar için belirli basit kriterlerde hisse senedi yatırımı yapmak mümkündü.
İşte Graham’ın “Defansif Yatırımcı” için önerdiği hisse seçim kriterleri:
7-Fiyatın aktiflere oranı makul olmalıdır
Cari fiyat, açıklanan son defter değerinin 1,5 katından fazla olmamalıdır. Yani piyasa değeri/defter değeri olarak ifade edilen değerleme oranı, 1.5’ten küçük olmalıdır. Bununla birlikte Graham, PD/DD ile F/K oranının çarpımının 22,5’i geçmemesi gerektiğini de savunur.
GRAHAM’IN İZİNDE: BORSA İSTANBUL’UN “DEFANSİF” YILDIZLARI
Spot: Peki Benjamin Graham’ın defansif yatırımcılara yönelik hisse senedi seçim yönergelerini ve tavsiyelerini Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetlerine uygulamak istesek karşımıza hangi şirketler çıkardı?
Öncelikle Benjamin Graham’ın kitabında yazdığı ilkeleri, kitabın her yeni baskısında tekrardan güncellediğini söyleyelim. Graham, dönemin koşul ve şartlarına göre bazı formül ve kıstaslarında değişiklik yapmaktan kaçınmazdı. Bu sebeple bizde Borsa İstanbul’da işlem gören defansif yatırımcıya uygun hisse senetlerini seçerken, Graham’ın koyduğu kıstasları Borsa İstanbul’un iç dinamiklerin göre güncelledik.
Yaptığımız hisse senedi seçimlerinde kıstas olarak belirlediğimiz şeyler ise:
1) Şirketin piyasa değerinin 4,5 milyar TL’den büyük olması
2) Son beş yıl içerisinde zarar etmemesi.
3) Dönen varlıklarının, kısa vadeli borçlarının en az 1,5 katı olması.
4) Dönen varlıkların, uzun vadeli borçların toplamından fazla olması.
5) Fiyat/kazanç oranının 15’ten küçük olması.
6) Piyasa değeri/ defter değeri oranının 3’ten küçük olması.
Benjamin Graham’ın ilkelerine ve önerine uygun olarak Borsa İstanbul’da bulunan şirketler için düzenlediğimiz bu yeni kriterlere uygun yalnızca 3 şirket karşımıza çıkıyor. Bunlar Coca-Cola, Turkcell ve Şişecam.
Kriterlerimizi Borsa İstanbul’un dinamiklerine uygun olarak tekrar revize ettiğimizde Graham’ın “defansif” yatırımcı için tavsiye ettiği kriterlere uygun olarak karşımıza çıkan bu 3 şirket, özellikle sahip oldukları piyasa değeriyle, karlarındaki düzen ve istikrarla, finansal yapılarının güçlü olmasıyla ve uzun yıllardır sahip oldukları kar payı ödeme politikasıyla öne çıkıyor.
ŞİŞECAM
Yaklaşık 132 milyar TL’lik piyasa değeri ile Türkiye’nin en büyük şirketleri arasında yer alan Şişecam, faaliyet gösterdiği alanlarda ise dünyanın önde gelen firmaları arasında yer alıyor. Düz cam ve cam ambalaj alanında dünyanın en büyük beşinci, cam ev eşyası ve soda külü üretiminde ise dünyanın en büyük ikinci üreticisi konumunda olan şirket, yaptığı yatırımlarla faaliyet gösterdiği alandaki öncü konumunu güçlendiriyor. 2021 yılının 4’üncü çeyreğine kadar soda külü üretiminde dünyada 8’inci sırada yer alan Şişecam’ın, küresel çapta gerçekleştirdiği yatırımlar sonucu, özellikle cam sanayinde ana bir girdi olarak öne çıkan soda külü üretimde dünyada ikinci sıraya yerleşmesi bunun en büyük göstergesi.
Dünya’nın birçok ülkesinde üretim tesisi bulunan ve bununla birlikte yaptığı üretimi yedi kıtaya ihraç eden Şişecam, son beş yıllık süre zarfında ortalama olarak hasılatını her yıl yüzde 70’in üzerinde artırmasıyla dikkat çekiyor.
Defansif yatırımcılar için düzenli bir gelir kaynağı oluşturması sebebiyle çok fazla önemsenen temettü konusunda da Borsa İstanbul’da öne çıkan şirket 2011 yılından beri yatırımcılarına düzenli olarak kâr payı ödemesi gerçekleştiriyor.
Son çeyrekte 28 milyar TL’lik bir satış geliri elde eden şirket, geçtiğimiz yılın aynı döneminde göre satış hasılatını yüzde 67,10’luk bir yükselişle artırırken, esas faaliyet karı ise, hasılattan daha hızlı artan satış maliyetlerinin ve genel yönetim giderlerindeki görece hızlı artışın etkisiyle 4.5 milyar TL olarak gerçekleşerek yüzde 15’lik bir artışa işaret etti.
COCA-COLA
Dünya üzerinde ismi en fazla bilinen markalar arasında başı çeken Coca-Cola, ürettiği içecek ve sahip olduğu iştirakleri sebebiyle Türkiye’de de en çok tüketilen ve bilinen markalardan biri olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte marka bilinirliğinin şirketin kazançlarına olan etkisinin önemli olduğuna dikkat çeken Warren Bufett gibi “değer” ekolünden gelen ve dünyanın en ünlü yatırımcıları arasında yer alan isimler, Coca-Cola A.Ş’nin çatı kurulu olan ve New York Borsası’nda işlem gören Coca-Cola Company’in hisselerine uzun yıllardır sahipler. Öyle ki ünlü yatırımcı Warren Buffet, 1989 yılında yatırım yapmaya başladığı Coca-Cola’ya 2023 yılı itibariyle hala portföyünde yer vermektedir. Ayrıca portföyünün yüzde 7,38 gibi azımsanmayacak bir kısmını da Coca-Cola Company hissesi kaplamaktadır.
Marka bilinirliğinin yanında Türkiye’de yabancı payının en yüksek olduğu şirketler arasında ilk sıralarda bulunan Coca-Cola, yabancı payının borsa genelinde düşük seyrettiği şu günlerde istikrarlı bir şekilde sahip olduğu yüzde 80 üstü yabancı payı ile küresel yatırımcıların da Borsa İstanbul’daki gözdesi konumunda.
Yatırımcısına yıllık olarak yüzde 83’lük bir getiri sunan Coca-Cola, 2007 yılından beri hissedarlarına istikrarlı olarak kardan pay dağıtıyor. Bununla birlikte şirket sektör ortalamasına yakın olarak 13 F/K civarında ve 2,90 PD/DD’den işlem görerek, Benjamin Graham’ın kriterlerini karşılıyor
TURKCELL
Büyük bir kısmı Türkiye Varlık Fonu’na ait olan şirket, özellikle içinde bulunduğu sektördeki rekabetçi konumuyla öne çıkıyor. İletişim hizmetleri sektörünün Türkiye’deki rakip yaratma eksikliğini, kendi lehine bir kazanç olarak dönüştüren Turkcell, düzenli bir şekilde sahip olduğu yüzde 40’ın üzerindeki FAVÖK marjıyla Borsa İstanbul’un kar yaratma konusunda en istikrarlı şirketlerinden birisi.
Sahip olduğu istikrarlı F/K ve PD/DD değerinin yanında karındaki pozitif hareketliliğide koruyabilen şirket, yatırımcı dostu temettü politikalarıyla da göze çarpıyor. 2017 yılından beri son 7 yıldır yatırımcılarına düzenli olarak elde ettiği kardan pay veren Turkcell’in temettüler hariç son bir yılda yatırımcısına kazandırdığı kazanç ise yüzde 93.
2023'ün ilk çeyreğinde başarılı finansal sonuçlar elde eden Turkcell’in açıkladığı rakamlara göre satış geliri 16 milyar 719 milyon TL olarak gerçekleşti. Beklentilerin hafif altında olsa da operasyonel görünümün iyileşmesi ve operasyonel olmayan giderlerin azalması, şirketin 2023 yılı net karın beklentilerin üzerine çıkmasına olanak sağladı. Şirketin 1Ç23 net karı 2.817 mn TL olarak kaydedildi.
Turkcell, güçlü abone tabanı ve artan abone başına gelir ile birlikte uluslararası operasyonlar ve fintek işinden elde ettiği gelirlerde 2023 yılının ilk çeyreğinde yıllık yüzde 61'lik bir artış gördü. Mobil faturalı abone sayısı ise 300 bin artarak toplamda 25,9 milyona ulaştı.