SERAP SÜRMELİ
Altı yıl önce bir aracı kurumun sahibi olduğu haberi çıktığında, onun cinsiyetinden bahsetmeyen bir manşet bulmak zordu. En yüksek profilli, erkek egemen arenalarından birinin 37 yıllık tarihinde patronlar katına çıkmıştı. Buna cesaret eden bir kadın olmanın hikayenin bir parçası olacağından o kadar emin değildi.
Cinsiyeti, hiçbir zaman kariyerini tanımlayan veya sınırlayan bir şey olarak görmedi; staj günlerinden bu yana erkekler için özelleştirilmiş bir arenada, kendi oyununu nasıl oynayacağına dair bir iki şey öğrenmişti. Sorumluluk almak veya sonuçları etkilemek için başka bir şeye ihtiyacı yoktu. Becerilerini geliştirmek ve keskinleştirmek için üstünden ve altından bir şeyler öğrenerek ilerledi. Nihayetinde sermaye piyasalarının en üst sıralarına ulaşma konusundaki engelleri aşma becerisine katkıda bulundu. Ve şimdi benzersiz yörüngesinde bu kadar güçlü bir bakış açısının neden önemli olduğunu anlıyor. Bugün, cinsiyet konuşmanın büyük bir parçası olmayacak.
Biraz 30 yıllık bir kariyer yolculuğunda, böylesine yüksek riskli bir piyasa gerçekliğinin baskı ve stresiyle liderlik etmenin, kabullenmelerin, farklılıkların gücünden yararlanmanın insana kattıklarından bahsedeceğiz. Biraz da piyasaları konuşacağız…
Dinamik Yatırım Menkul Değerler Yönetim Kurulu Başkanı Ayşin Erdem kariyer yolculuğunu ve yeni hedeflerini Ekonomi Borsa gazetesine anlattı...
“TÜRKİYE’DE İLK HEDGE FON KURAN KADIN OLDUM”
- Doğrusal olmayan bir kariyer yolunun gücü, bugün sizi Dinamik Menkul Değerler’e kadar getirmiş görünüyor. Tüm bu parçalar nasıl bir araya geldi?
Ben lisedeyken hep doktor olmak istemiştim. Sonra doktorluktan vazgeçip işletme okumaya karar verdim. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirip İngiltere’de yüksek lisans yaptım. Ama taa o yılarda bir borsacı olmak istediğimin farkındaydım. Bir şirketin değerlenmesi ve şirkete yatırım yapmak beni hep cezbetti diyebilirim. Üniversitenin üçüncü veya dördüncü yılında bir aracı kurumda staj yapmaya başladım ve ilk yatırım yaptığım hisse İş C bedelsiz oldu. İş C bedelsiz, bir hafta non-stop tavan yaptı ve işte borsa benim kanıma bu şekilde girdi. Hem maaş alıyordum hem de yatırım yaptığım hisseden para kazanıyordum, işte hayat bu dedim. Hatta o zaman arkadaşlarımın paralarına da toplayıp borsada değerlendirmiştim.
Staj sonrası Yapı Kredi Bankası sermaye piyasaları bölümünde çalışmaya başladım ki benim için iyi bir okul oldu diyebilirim. Sonrasında daha da tecrübe kazandığım Garanti Bankası yıllarım başladı. Müşteri temsilcisi olarak başladığım Garanti’de, sonra yönetmen oldum. Hem ekip arkadaşlarımla çalışmam hem onlara liderlik etmem bana daha çok şey kattı. Hatta hücresel anlamda Dinamik Yatırım’ın ilk adımları bu günlerde atıldı diyebilirim.
2008 yılında Lehman Brothers kriziyle beraber ortam çok gerildi ve piyasa sürekli negatifti. 1993 yılında başladığım bu yolculuk 2008’e geldiğimde beni biraz yordu. Öyle bir noktaya geldim ki, bu yolda devam mı etmeliyim yoksa başka bir yol mu çizmeliyim derken Garanti’den ayrılmaya karar verdim. Ve bu dönemde yıllarca ABD’de Wall Street’te çalışmış eşimle tanıştım. Ben İstanbul’u terk etmeye çalışırken eşimle beraber Tacirler Yatırım’da çalışmaya başladık. Tacirler’de serbest fon kurduk. Bu serbest fonun bütün kurulumlarını ve işlemlerini ben yaptım. Bu bir hedge fondu ve Türkiye’de ilk hedge fon kuran kadın oldum. Belli bir noktadan sonra Tacirler’den ayrılıp eşimle beraber bir yazılım şirketi kurduk ve bende iş geliştirmenin başına geçtim. Teknolojik anlamda alım-satım yazılımları yaptık. Finans şirketlerine alt yapılar hazırladık. Sonrasında önümüze C lisanslı dondurulmuş Egemen Menkul Değerler çıktı ve yollarımız 2017 yılında bu aracı kurumla kesişti. Aslında o yıllarda aracı kurumlara çok da talep yoktu ve hiç kimse de bir aracı kuruma yatırım yapılması konusunda bizi desteklemedi. Ama biz bir yola çıktık, çünkü Türkiye yatırım yapılması gereken ve ciddi büyüme potansiyeli olan bir ülke. Bakın ben bunu o zamanlar yürekten hissettim ve hala da hissediyorum. Aracı kurumu aldıktan sonra C lisanslı işler yaptık ama baktık ki bizim için çok verimli değil, kendimizi sektöre çok iyi ifade edemiyoruz, ardından B lisansına çektik. B lisansını aldıktan sonra biraz daha nefes aldık ama bu da bize yetmedi çünkü piyasa yapıcı olmamız gerekiyordu, onun için de A lisansımızı aldık. Bakın bu yılların hayalleri, bugün ortaya koyduğumuz bir şey değil. Tam 30 yıllık bir çaba, çalışma ve bu işin mutfağından her bölümdeki her tecrübeyi yaşayarak gelmiş biriyim. Burada söyleyebileceğim tek şey, her zaman ne yapmam gerektiğini, nerede olmam gerektiğini çok iyi hissettim ve bu yolda da çok çaba gösterdim. İşte benim 30 yıllık yolculuğum…
“HEDEFİNİZDEN ŞAŞMAZ, PES ETMEZSENİZ, O YOLDA İLERLERSİNİZ”
Erkekler için özelleştirilmiş bir arenada aracı kurum sahibi olarak şimdi farklı bir kattasınız. Bu nasıl hissettiriyor?
Bakın yalnızca finans sektörü değil, iş hayatı tamamen erkek egemen diyebilirim. Belki finans sektöründe kadınların az da olsa avantajları var, ama dezavantajları daha çok. Özelikle finans sektöründe yöneticiler daha çok erkek. Kadınlar ise stresin daha yoğun olduğu satış-pazarlama ve müşteri ilişkileri tarafında istihdam ediliyorlar. Bakın bir işi daha iyi yapmaya başladığınızda erkek rakipleriniz sizden daha önde olabiliyorlar. Özelikle özel sektörde belli bir seviyenin üstüne çıkmak istiyorsanız, ya erkek olmalısınız ya da sizi destekleyen birileri olmalı. Ama siz hedefinizden şaşmaz, o ağır çalışma koşullarında pes etmezseniz, emin olun o yolda ilerliyorsunuz.
“ARACI KURUM SAHİBİ OLMAK BU ZAMANDA HİÇ KOLAY DEĞİL”
Yüksek profilli bir şirketin bir numaralı koltuğundasınız. Bir hata yapsanız, kelimenin tam anlamıyla gazetelerin ön sayfasında yerinizi alırsınız. Kar ile risk arasındaki dengeyi nasıl yönetiyorsunuz?
Bir aracı kurum sahibi olmak bu zamanda hiç kolay değil. Biz A lisansını aldığımız zaman asgari sermaye 32 milyon TL’ydi, şimdi 80 milyon TL. Burada kendi görüşümü söylemek istiyorum, 80 milyon TL bir aracı kurum sermayesi için çok fazla. Neden derseniz? Çünkü bu kendi sermayemi yönetmek üzerine kurduğum bir yapı değil. Ben yatırım yapmak isteyenlere aracılık ediyorum ve böyle bir sermayeye ihtiyacım yok. Onun için bu sektörde 80 milyon TL ağır bir yük diyebilirim. Zaten şu anda SPK lisans vermiyor. Ancak satılık bir aracı kurum lisansı varsa el değiştirebiliyor. Dolayısıyla ekstra bir oyuncunun şu an içeriye girmesi pek mümkün değil.
Tabii burada aracı kurum sermayesinin yüksek tutulmasının ana sebebi, aracı kurumların aşırı kar etme hedefleri ve aşırı kar etme istekleri. Özelikle kar etme motivasyonu yanında, risk yönetimi motivasyonu olmadığı zaman kötü sonuçlarla karşılaşılıyor. Çünkü aldığınız risk daha büyük, müşteri sayınız daha çok ve vakıf olduğunuz varlıklar daha büyük. Ama bunun yanında müşterilerin kar etme hedefleri de çok büyük. Müşteriler daha fazla risk alıp, daha fazla kazanmak istiyorlar. Burada iki tarafı da dengelemek lazım. Böyle bir yapıyı hizada tutmak için de gerçekten bir kararlılık, düzgün bir risk analizi, risk yönetimi ve bunu yapacak arkadaşlarla da düzgün bir iletişim gerekiyor.
“TÜRK HALKINI YENİ NESİL FINTECH DENEYİMİYLE TANIŞTIRDIK”
- Yatırım enstrümanları teknoloji ile birlikte sürekli çeşitleniyor. Şirketinizi nasıl konumluyor ve güncelliyorsunuz?
Yeni nesil yatırım ve yönetim stratejileriyle, teknolojiyi yatırım sürecinin her adımına dahil ediyoruz. Türk halkını yeni nesil Fintech deneyimiyle tanıştırmak için çıktığımız yolda önce kadromuzu genişlettik, ardından alt yapı çalışmalarına başladık. Yapmak istediğimiz, sokaktaki her vatandaşı dünyanın ekonomik büyümesinin bir paydaşı haline getirmek. Bizim amacımız az parası olan ama para kazanmayı hedefleyen insanlara, dünyanın neresinde bir fırsat varsa tasarruf edebildikleri oranda bir katkı sağlamak.
Bu arada D-Hub ismiyle yeni bir uygulamayı hayata geçirdik. Dünyanın en büyük şirketlerine düşük maliyetle sınır tanımadan yatırım yapma imkânı sunan D-Hub, Android ve IOS üzerinden indirilebiliyor.
“GLOBALDEKİ YATIRIMCILARI ÇEKMEMİZ LAZIM”
-Sermaye piyasasının gelişmesi için neler yapılmalı?
Sermaye piyasasının gelişmesi ancak işlem hacminin ve derinliğinin artmasıyla olabilir. Size regülasyon, kanun, hukuk ve şeffaflıktan bahsetmeyeceğim, bunlar zaten kitaplarda var. Bizim Türkiye’de eksik olan tek şey yabancı yatırımcı. Ama yabancı yatırımcının borsaya girmesi bir yana, yabancı yatırımcının kurumların içerisine ve sisteme yatırım yapması da önemli. Lütfen yabancı yatırımcıyı fon yatırımcısı ya da büyük yatırımcı olarak görmeyelim. Şimdi ben bireysel olarak yurt dışında hisse senedi alabiliyorum, ama yabancı gelip burada benim müşterim olamıyor. Maalesef çok engel var. Sonuç olarak özelikle bireysel yabancı yatırımcıya verilecek bir motivasyon yok. Tamam globalde baktığımızda böyle bir regülasyonumuzun olması çok güzel. Özelikle yabancılar bu regülasyona güvenerek buraya gelebilmesi önemli. Ama yurt dışından David’in, Mary’nin gelip burada hesap açması mümkün değil. Gelsin burada hisse senedini kendisi alsın, VİOP’ta kendisi işlem yapsın. Onun için burada optimize bir derinlik sağlanması gerekiyor. Fonlar büyük parayla geliyorlar ve büyük parayla çıkıyorlar. Onun için bizim buraya globaldeki yatırımcıları çekmemiz lazım. Ben nasıl dünyanın her yerinde yatırım yapabiliyorsam, onlarda gelip Türkiye’deki siteme güvenip yatırım yapabiliyor olması lazım. Eğer bu motivasyon verilirse ki ben inanıyorum borsamız derinleşir ve buradaki manipülasyon çok zorlaşır. Hem de halka arzlara kaynak sağlamış oluruz. Eğer biz bireysel yatırımcı bazında burayı genişletebilirsek Türkiye bir finans limanı olabilir. Neden geleceğin finans merkezi olmayalım. Ben sonuna kadar inanıyorum ki çok yakın zamanda dünyanın finans merkezi olacağız. Onun için de bunun altyapısının şimdiden hazırlanması büyük bir avantaj olacaktır. Bakın bulunduğumuz bölgenin finans merkezi ihtiyacını Türkiye’nin karşılayacağına hiç şüphem yok. Bu kaç sene içerisinde olur bilemiyorum ama biz planlarımızı ona göre yapıyoruz. Sonuç olarak finans merkezinin ülkemize yoğun bir katkı sağlayacağını sonuna kadar inanıyorum.
“BÜYÜK BİR HALKA ARZIN KONSORSİYUM LİDERİ VEYA İÇ LİDERİ OLARAK KARŞINIZDA OLACAĞIZ”
-Dinamik olarak halka arzlarda yer alma planınız var mı?
Dinamik Yatırım olarak bu yolda çok mücadele eden bir şirketiz. Çünkü lisanlarımızı alırken birçok fırsatı yakalayamadık. Bakın halka arzlara katılabilmeniz için çok ciddi bir müşteri portföyünüzün olması gerekiyor. Onun için biz hala portföyümüzün genişlemesi ve yatırımcılarla iletişimimizi artırmak adına elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Bu arada biz her halka arzda konsorsiyum üyesi olarak varız. Ama henüz konsorsiyum liderliği ve iç liderliği yapma imkanımız olmadı. Bunu da önümüzdeki dönemde yapacağımız inanıyorum. Kurumsal finansman bölümünü oluşurduk ve şirketlerle iletişimimizi kurmaya başladık. Sanıyorum önümüzdeki sene büyük bir halka arzın konsorsiyum lideri veya iç lideri olarak karşınızda olacağız. Burası bizim için çok önemli ve değerli bir alan. Onun için de sermaye piyasalarına bu anlamda bir katkıda bulunmak istiyoruz.
“FİNANSAL OKURYAZARLIĞIN DERS OLARAK MÜFREDATA GİRMESİ ÇOK ÖNEMLİ”
-Yerli yatırımcı sayısında önemli bir artış söz konusu. Sizce bunun ne kadarı nitelikli yatırımcı?
Aslında burada nitelikli yatırımcıdan ne anladığınıza bağlı. Bence nitelikli yatırımcı para miktarıyla tanımlanacak bir şey değil. Bakın Türkiye’nin finansal anlamda yüzde kaçı finansal okuryazar. Ya da kaç kişinin internete erişim var. Bir kere bizim eğitim sistemimizde ve de dünyada para yönetimi, finansal yönetim ders olarak verilmiyor. Ancak onu üniversite de almak istiyorsanız işletme, ekonomi veya finans içeriği olan bölümleri okumalısınız. Eğer ki para yönetimiyle ilgili bir bilginiz yoksa muhakkak bir aracı kurumdan destek almalısınız. Bunu sağlıklı bir şekilde yapabiliyorsanız harika. Ama bazı yatırımcılarımız kendi talepleri doğrultularında hareket ediyor ki bu da yanlış. Bakın biz kendimize bu niteliği kazandırmadan yatırım yapıyoruz. Onun için ortaokul veya lisede finansal okuryazarlık ders olarak verilmesi lazım.
Bunun dışında kadınlarımıza çok iş düşüyor. Evet erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz. Ama kadınlarımız içindeki gücün farkında değiller. Kadınlarımız toplama-çıkarma dışında en azından liseyi bitirerek, parasını yönetme konusunda bilgi sahibi olabilirler. Mesela kendini korumak adına belki bankada hesap açacak, belki parasının bir kısmını biriktirecek ya da bir kısmını yatırıma dönüştürecek. Sonuç olarak hem kendisine, hem ailesine katkı sağlayacak. Onun için de finansal okuryazarlığın ders olarak müfredata girmesi çok önemli.
Ayrıca finansal okuryazarlığa katkı sağlamak amacıyla her kitleye hitap eden Finanssever uygulamamız ile bilgiye, bilgiye erişime yatırım yapıyoruz.