Döviz kuru yükseliyor: İhracatçı şirket hisselerine dikkat!

Yayınlama: 28.05.2023 17:58:00 Güncelleme: 28.05.2023 18:08:23

Net döviz fazlası çok yüksek olan borsa şirketlerinin performansları…

Döviz kuru yükseliyor: İhracatçı şirket hisselerine dikkat!

EKONOMİ BORSA GAZETESİ
Dolar kuru serbest piyasada 20 liranın üzerine çıktı, Kapalıçarşı ve bankalararası piyasada ise 22 liraya kadar işlem gördü. Ekonomi BORSA, baskılanan kur etkisiyle zor bir süreçten geçen ihracatçı şirketlerin hisselerini analiz etti.

Aylarca 19 TL’de çakılı kalan dolar kuru serbest piyasada bile 20 TL’nin üzerini görmeye başladı. Kapalıçarşı ve bankalararası piyasada ise 21-22 TL’lerden işlemler yapılıyor. Kuru sıkıştıran politikada gevşeme sinyalleri akıllara seçim sonrasında kurda hızlanma olasılığını akıllara getirdi. Bugün kur etkisiyle zor bir süreçten geçen ihracatçı şirketlerin hisseleriyle ilgili de bir umut ışığı ortaya çıktı. Verilerle ve analist görüşleriyle ihracatçı şirketlere ilişkin borsa beklentilerini Ekonomi BORSA için analiz ettik…

ALTERNATİFLİ BORSADA SANCILI GÜNLER

2023’ün başlamasıyla piyasanın üzerine çöken kara bulut ise siyasetin gölgesi oldu. Hem milletvekili hem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri siyasi belirsizliği gündemin başköşesine oturturken Borsa İstanbul 2022’deki kazançlarının ciddi bir bölümünü geri verdi.

Bankaların çok sert rekabetine sahne olan Türk Lirası mevduat, Kur Korumalı Mevduat, altın, gümüş gibi emtialar, eurobondlar bu sıralar bütün analistlerin önerdiği enstrümanlar arasında. Borsanın rakipsiz özelliğini kaybetmesi reel bazda yatırımcı çıkışlarını da beraberinde getirmiş durumda.

En kritik olan konu ise borsada işlem gören şirketlerle ilgili beklentilerin de önemli ölçüde değişmiş olması. 2022’nin hiperenflasyon ortamında neredeyse tüm şirketlerin karlılıkları artarken 2023’ün yarattığı baz etkisi bütün şirketlerin değerlemeleri üzerinde yeniden hesaplamaların yapılmasına sebep olmuş durumda. Geçen yıl elde edilen yüksek karlılıkların bu yıl genel olarak elde edilmesi beklenmiyor. Kaldı ki ilk çeyrek bilançolarının açıklanmasıyla da bunun etkilerini çok net bir şekilde gördük.

‘NE ALIRSAN AL’ DÖNEMİNİN SONU!

İşte bunu gösteren bir istatistik. Borsa şirketlerinin 223 adedinin karlılığı geçen yıla göre yaz daha az oldu ya da aynı kaldı. Bu da ilk çeyrekte bilançosunu açıklamış şirketlerin yüzde 47’si demek. Yani yaklaşık olarak her iki borsa şirketinden birinin karlılığı bu yıl ilk çeyrekte kötüye gitti. Üstelik bu sadece ilk çeyrek verisi. Yani geride üç çeyrek daha var.

Mevcut seyrin devamı halinde karlılık düşüşü veya zararların katlanarak büyüyeceği anlaşılıyor. Bu durumda asıl kritik soru şu oluyor: Mevcut seyir sürer mi? 

Geçen haftaki kapak konumuzda buna ilişkin senaryoları ve bunun yatırımcılar açısından nasıl değerlendirilebileceğini uzmanlar açısından aktarmıştık.

Uzmanların neredeyse tamamının hemfikir olduğu birkaç şey vardı. Bunların başında da borsada artık ne alırsan al döneminin bittiğini, borsada zarara uğramak istemeyenlerin artık her zamankinden misli misli seçici olması gerektiğiydi.

“YA POLİTİKA DEĞİŞİRSE” FIRSATI!

Aslında seçimlerin borsa üzerinde bu kadar etkili olmasının sebebi de bu gibi görünüyor. Seçim sonrası iktidar değişikliği yaşanıp yaşanmayacağıyla piyasa sadece mevcut seyrin (mevcut politikanın) devam edip etmeyeceği açısından ilgileniyor. Mevcut politika devam ederse ne olacak?

Düşük gösterge faiz, ama piyasada oluşmuş başka bir faiz (hem mevduat hem de kredi tarafında), baskılanmış bir döviz kuru ama piyasada oluşmuş iki ayrı döviz kuru daha (ama ortada oluşan bir döviz kıtlığı), yine yükselen enflasyon…

Bu politikanın değişebileceğine ilişkin mevcut iktidardan gelen en ufak bir imaya bile refleks veren bir piyasa yapısı var.

PEKİ YA MEVCUT POLİTİKA TERK EDİLİRSE?

Olabilecekler: Gerçekçi olmaya daha yakın bir faiz politikası ve resmi olanla fiilen kullanılan faiz oranları arasındaki makasın ortadan kalkması.

Döviz kuru üzerindeki baskının ortadan kalkıp Türk Lirası’nın dolar karşısında gerçek değerini bulması ve dengelenmesi. Böylece şirketler üzerindeki döviz sınırlamalarının da kalkmasıyla dövizde yeniden serbest piyasa yapısına dönülmesi.

Artık bir süre daha devam edeceği kesin olan enflasyonda en azından ileride bir düşüş için tünelin ucunda ışık görülmesi ve fiyatlama davranışlarının yeniden normalleşmesi.

Giriş kısmı biraz uzun olsa da bu kapak konumuzda da aslında mevcut politikanın hangi Cumhurbaşkanı adayı seçilirse seçilsin değişme olasılığı üzerine çalıştık.

Özellikle de döviz politikası (yani liralaşma) konusundaki politikanın değişme olasılığı üzerine.

Borsada 2023 yılında ortaya çıkabilecek sektör ve hisse bazlı fırsatlar konusunda herkesin kafası karışık. Fakat özellikle ihracatçı şirketleri kendi ifadeleriyle “cezalandıran” bir kur politikası bu şirketlerin birçoğunun ciddi değerleme kayıplarıyla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Birçok ihracatçı şirketin ihracatın toplam satışlarındaki payını giderek düşürmeye başladığı, hatta yıllardır yüksek ihracat oranıyla çalıştığını bildiğimiz birçok şirketin de neredeyse yüzde 80 iç piyasaya çalışır hale geldiğini görüyoruz.

İHRACATÇININ KUR FORMÜLÜ DEĞİŞİRSE…

Fakat bunda en büyük etkinin rekabetçi olmayan kur olduğunu da ihracatçıların kendileri dile getiriyor. Peki ya bu da değişirse.

Bu durumda ihracat ağırlığı yüksek şirketlerde pozitif bir baz etkisi ortaya çıkacağına uzmanlar önemle dikkat çekiyor. Daha rekabetçi fiyatları listelerine yansıtacak olan ihracatçıların en azından artan maliyetlerle dengeye gelebilecek bir ihracat geliri, ele geçen dövizlerin daha serbestçe ve şirket stratejilerine uygun şekilde değerlendirilme imkanı ortaya çıkabilecek. Dahası oldukça ucuzlamış olan ihracatçı şirket değerlemelerinin artan karlılık ile birlikte yeniden ciddi bir potansiyel olarak ortaya çıkması.

Basit bir örnekle açıklamak gerekirse: Türk otomotiv sanayiinin lokomotif şirketlerinden biri olan Tofaş Otomobil Fabrikaları, 2022 yılının ilk çeyreğinde toplam satışlarında ihracatın payı yüzde 55.6’yı buluyordu. Fakat kurlarda yaşanan dengesizlik ve gerçeklikten kopuk kur seviyeleri nedeniyle içeride işçi maliyetleri, hammadde maliyeti gibi maliyet kalemleri enflasyondan doğrudan etkilenirken (hatta görünen enflasyondan da fazla artış sergilerken) dışarı fiyatlaması belli otomobilleri o fiyatlardan satabilmenin imkansız hale geldiği bir piyasayla karşı karşıya kaldı. İçeride zaten yok satan ve bayilerinde araç kuyrukları oluşan şirket, içeride daha rahat bir fiyatlama yapabildiği için rekabet gücünü kaybettiği ve zaten talep açısından da iştahsız olan ihracat pazarından daha çok iç piyasaya döndü. 12 ay sonra yani bu yılın ilk çeyreğinde Tofaş’ın toplam satışları içerisinde ihracatın payı bir anda yüzde 20.8’e geriledi.

Kur politikasında yaşanabilecek bir gevşemenin Tofaş gibi şirketler açısından daha makul bir fiyatlama getireceği konusunda analistlerin kuşkusu yok. Bu da ihracat tarafındaki baskının kalkıp bu türden şirketlerin yeniden yüksek kar marjlarına ulaşmasını sağlayabilecek, bunun da ötesinde ilk çeyrek ile örneğin ikinci ve üçüncü çeyrek finansal verileri arasında oluşabilecek baz etkisiyle pozitif bir finansal görüntü yaratabilecek bir etki olarak nitelendiriliyor.

RİSK: İHRACAT PAZARLARINDA DURGUNLUK TEHDİDİ

Öte yandan karşıt bir görüş de var. Dış pazarlardaki durgunluk riski. Elbette bu içeride alınacak önlemlerle kontrol altına alınabilecek bir risk değil. Fed’in faiz politikasına, Çin’deki ilk toparlanma işaretlerinin devamının gelip gelmeyeceğine, özellikle de Türkiye için en kritik pazar olan Avrupa’nın yenide tüketimi canlandıracak politikalara geçip geçmeyeceği gibi çok sayıda birbirine bağlı veya tamamen bağımsız değişkenler bu süreci belirleyecek. Bu riske dikkat çeken Galata Menkul Değerler Araştırma Müdürü Yusuf Kavak, Almanya’nın resesyona girdiğinin de altını çizerek, kurda artışlar devam etse bile ihracat pazarlarının talep iştahı olmadıkça ihracatçı şirketlerin istedikleri sonuçları elde edemeyebileceğini vurguluyor.

"DÖVİZ POZİSYONU ARTIDA, İHRACATÇILARA DİKKAT"

Eda Karadağ/Gedik Yatırım Analisti:

Döviz kurlarında yaşanabilecek yükselişler, yurt dışı satışların toplam satışlar içerisindeki oranı yüksek olan şirketler tarafını pozitif etkilemesi beklenebilir. Bu süreçte yabancı para net pozisyonu artıda olup, aynı zamanda gelirlerinin yarısından fazlası ihracattan oluşan şirketler ön plana çıkabilir. Bununla beraber ihracat oranı yüksek olup, yabancı para net pozisyonu ekside olan ancak yabancı para net pozisyonunun satışlar içerisindeki oranının düşük olduğu şirketler de pozitif etkilenebilecekler arasında olduğunu değerlendiriyoruz. Finansal görünüm açısından belirttiğimiz kriterler tek başına karar almada yeterli olmamakla birlikte şirketlerin borçluluk oranları, stok hareketleri ve ham madde fiyatlarındaki değişmeler de bu süreçte dikkat edilmesi gereken diğer konu alt başlıkları olarak takip edilebilir. 2023 yılı birinci çeyrek finansal sonuç dönemini incelediğimizde, 22 şirketin, yabancı para pozisyonlarının artıda olduğunu aynı zamanda ihracat oranlarının da yüzde 50’nin üzerinde olduğu görülmektedir.

"KUR YÜKSELİŞİ BEKLENEN ETKİYİ YARATMAYABİLİR"

Yusuf Kavak/Galata Araştırma Müdürü:

İhracatçılar zaman zaman rekabetçi kur isteklerini belirtiyorlar ve kurun en azından enflasyon oranı kadar yükselmesini talep ediyorlar. Ancak, şöyle bir durum var ki; bir çok sektörde ham madde ve ara malında dışa bağımlılık devam ediyor ve bu sebepten dolayı; kurdaki artış ihracatçıya TL bazında ek gelir kaydedilmesine olanak sağlarken, diğer taraftan maliyet kalemleri de hızla arttığı için aslında çok da değişen bir şey olmuyor. Hatta ve hatta, kur artışları kaynaklı olarak iç piyasada orta vadede yaşanacak talep daralması şirket marjlarını da olumsuz yönde etkileyeceği için; tabiri caizse "astarı yüzünden pahalı" olacak bir sonuç ortaya çıkacaktır. Kaldı ki, dış pazarlarda görülen durgunluk emareleri de(son olarak Türkiye'nin önemli ihracat noktalarından Almanya resesyona girdi) düşünülecek olursa; kurda artışlar devam etse de, alıcıların isteği olmadıkça ihracatçının büyük satış rakamları yazması mümkün olmayacak ve adet bazında azalma ile belki kur etkisiyle hacimde artış şeklinde suni bir gelir yazımı görmüş olacağız.

"KUR POLİTİKASINDAKİ DEĞİŞİKLİK İHRACATÇILARDA HIZLI TOPARLANMA GETİREBİLİR"

Volkan Dükkkancık/Alnus Yatırım Araştırma Direktörü

Piyasalar, 2.tur seçim sonuçlarını bekliyor olsa da seçimin sonucundan daha çok ekonomide nasıl bir yol izleneceğine odaklanmış durumda. Gelinen nokta itibariyle mevcut ekonomik statükonun sürdürülemeyeceği algısı artmış durumda. Kur, faiz ve enflasyon üçlüsünü bir arada kontrol etmeye çalışan mevcut ekonomik statüko içerisinde, bir noktada bu başlıklardan en az birinden feragat edilmek durumunda kalınacaktır. Bu noktada ilk serbest bırakılacak olan tarafın kur cephesi olduğu kanaatindeyim.

Kurun yaklaşık son 8 aydır enflasyondaki artışın çok gerisinde kaldığı dikkate alındığında, TL’deki bu temeli gerçekçi olmayan değer kazancı finansal piyasalar üzerinde yarattığı risklerin ötesinde özellikle ihracatçı şirketleri çok zor durumda bırakmaya başladı. Bir yandan maliyetleri artmaya devam eden ihracatçı şirketler, durumu sürdürebilmek adına sürekli marjlarından feragat etmek durumunda kalırken, küresel çapta her gün rekabet avantajlarını da kaybetmeye devam etmekte. Bu durum hem açıklanan son çeyrek bilançolarından hem de son dış ticaret rakamlarından net olarak gözlemlenmektedir. Bu bağlamda, kurun mevcut ekonomik tabloyu yansıtacağı seviyelere yükselmesinin, hem ihracatçı şirketlere hem de fış ticaret rakamlarına olumlu yansıyacağı aşikar görünmektedir. Bu durum ihracatçı şirketlerin hem satışlarında hem de marjlarında hızlı bir toparlanmayı beraberinde getirerek BIST açısından da olumlu bir tabloyu beraberinde ortaya çıkarabilir.

Mevcut ekonomi politikalarındaki ısrarın devamı halinde ise bir süre daha Liralaşma üzerinden kurun baskı altında tutulması ve bankalar üzerinde yüksek mevduat faizi baskısının devamına neden olacağından, reel-sektör ve bankacılık sektörü arasındaki durma noktasına gelen kredi mekanizmasının daha da bozulmasın ve maalesef ki bir ödemeler krizi noktasına dahi ekonomik tabloyu götürebilir.