Fonların piyasayı yenme stratejileri

Yayınlama: 10.07.2023 09:52:00 Güncelleme: 09.07.2025 19:01:54

Risk modelleme uzmanlığıyla aylık yüzde 20’nin üzerinde getiri sağlayabilen 8 fon yöneticisi, yılın ikinci yarısında piyasayı yenme stratejilerini Ekonomi Borsa’ya anlattı. Dolar yerine altın mı gümüş mü? BIST100 yerine BIST50 mi? Yapay zekâ, dijital teknolojiler, yeşil dönüşüm rallisi ve gıdada yükselen global tematik fonlar. Türk Eurobond’lar ve dahası var.

Fonların piyasayı yenme stratejileri

SERAP SÜRMELİ

Küresel ekonomik trendler üzerine bahse giren birçok makro hedge fon, ilk yarıyı kayıplarla kapatıyor, ancak yılın geri kalanı makro alanda çok fazla fırsat sunabilir. Çünkü farklı ülkelerde farklı ekonomi politikaları izleneceğine dair ilk işaretler gelmeye başladı.

Geçen yıldan bu yana dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları uyum içindeyken ve enflasyonla mücadele etmek için oranlarını yükseltirken, ikinci çeyreğin sonlarına doğru para politikaları ayrışmaya başladı. ABD Merkez Bankası son toplantısında yürüyüş stratejisini duraklatma kararı aldı, ancak İngiltere Merkez Bankası beklentilerin üzerinde bir oran artışıyla yatırımcıları şaşırttı ve Brezilya gibi bazı gelişmekte olan ülkeler şimdiden faiz indirimini düşünüyor.

Döviz hareketleri giderek daha fazla uyumsuz hale geliyor ve farklı ülkelerden gelen varlıkların artık farklı yönlerde hareket etme olasılığı daha yüksek. Farklı piyasalarda güzel temettü ödeyen birçok endüstri grubu halen kırmızıda ve koşu daha yeni başlıyor olabilir. Gelişmiş piyasalarda karbondan arındırma hedefinin bir parçası olarak elektrikli otomobiller ve yapay zeka destekli yeni teknolojiler göz kamaştırıyor. Ama dünyanın bir başka yerinde nakit ve değerli metaller de çok cazip. Piyasa katılımcıları, bu farklılığın fon yöneticilerine daha fazla ticaret fırsatı vereceğinden emin. Özellikle hisse senedi hedge fonu yöneticileri yılın ilk yarısında piyasa yönüne bahis yapma konusunda daha temkinliydi, şimdi büyük şirketleri indirimli olarak kapmak için bir fırsat penceresi açılıyor. Temel döngülerden daha iyi performans gösteren yerel dinamiklerin orantısız kazançlar getirebileceği konuşuluyor.

Söylenecek ilk şey, makroekonomik öngörülerin özel bir uzmanlık alanı olmadığı ve beklenmedik ters akımlara kesinlikle açık olduğudur. Ancak piyasa her seferinde bunlarla büyük bir başarıyla mücadele eder ve kolayca teslim olmaz. Panik butonlarının hepsi çok tanıdıktır: Enflasyon, yükselen faiz oranları, süregelen durgunluk korkuları ve savaş endişeleri. Uzun vadeli yatırımcılar için ise kazançlar her zaman ekonomiyi takip etmez. Piyasalar ucuz olduğunda, ekonominin nasıl olduğu gerçekten önemli değil. FED’in bu oranlarla nereye gittiği nispeten önemli değil. Doların güçlü ve emtiaların zayıf veya tersi olması da önemli değil. Ve Çin'in sıcak ya da soğuk olması da önemli değil. Yatırım ufkuna sahip olanlar önceki döngülerde yaptığı gibi yatırım yaparlar ve gelecekle ilgili soruların cevabının bilinemez olduğunu varsayarlar. Burada sabır ve zamanlama zorunludur.

Bir zamanlar yetişkinlerin çoğunluğunu oluşturan orta sınıfın, son 50 yılda istikrarlı bir şekilde küçüldüğü bizim gibi ülkelerde, 25 yaşındaki bir gencin, gelişmekte olan piyasalara bir emekliden daha fazla yatırım yapması gerekiyor. Daha fazla ekonomik özgürlük için gelişmekte olan piyasaların hisse senetlerine yatırım yapmanın bir yolu, ülke ekonomisini anlamasanız bile anladığınız bir sektörü seçmektir. En çok izlenen endekslerden bazıları, her gece finans haberlerini doldurur ve genellikle piyasanın performansı için kısa yol olarak kullanılır; yatırımcılar, hisse senetlerinin bir bütün olarak nasıl ilerlediğini okumak için onları takip eder. Ancak bu size genellikle en iyi yolu göstermez.

Seçtiğiniz hisselerin endekslere ayak uydurma şanslarını artırmak için aşağıdan yukarıya doğru bir yaklaşımı izlemeli, büyük sektör sapmalarını dışarıda bırakan ve sektörler içinde en umut verici görünüme sahip hisse senetlerini seçiyor olmalısınız. Bunun adı hiçbir zaman risk almamak değil, kaçınılabilecek her şeyden kaçınmaktır. Gelişmekte olan piyasa riski hakkında çok fazla düşünmek istemeyen bireysel yatırımcılar için yatırım yapmanın en iyi ve nispeten daha güvenli yolu, gelişmekte olan bir piyasa yatırım fonu veya bir borsa yatırım fonudur. Bazı şeyler birlikteyken daha iyidir ve fonlar, portföyünüzdeki oynaklığı azaltmaya yardımcı olan yerleşik çeşitlendirme sundukları için genellikle hisse senetlerinden daha güvenli bir yatırım olarak kabul edilir.

Yatırım seçimi ve fon performansı dünyası, özellikle yatırım yolculuğunuzun başındayken kafa karıştırıcı olabilir. Yine de çevrimiçi popülerliği olan ve yüksek puan alabilen sekiz fon yöneticisinin risk modelleme uzmanlığını temel almak, risk profilinize uygun bir çözüm üretmenize yardımcı olacaktır. 

TÜRK EUROBOND’LARA VE YABANCI HİSSE FONLARINA YER AÇIN

Phillip Capital Portföy Yöneticisi Metin Taşçıoğlu, yüksek enflasyon nedeniyle maliyetleri ve finansman zorluklarıyla iç tüketime hitap eden şirketlerin işlerinin zorlaştığını düşünüyor. Ayrıca Avrupa pazarındaki daralmayı da hesaba katarak ihracatçı şirketlerin işlerinin de hiç kolay olmadığını söyleyerek, yeni bir rota çiziyor: “Henüz kapsamlı bir ekonomi programı açıklanmasa da politika faizinin önden yüklemeli olarak yükseltilmemesi enflasyon yanında ekonomideki büyüme dengesinin de gözetilerek adımlar atılacağını gösteriyor. Faiz artırımlarının kademeli yapılacağı beklentisi TL’nin değerinde kayıpların azalan hızda da olsa devam edeceğini gösteriyor. Bu nedenle tasarruf sahiplerinin portföylerinde döviz cinsinden ihraç olan Türk Eurobond’lara üçte bir oranında yer vermesi yanlış olmayacaktır. ABD merkez bankasının faiz artışlarına devam edeceği beklentisi altın fiyatlarını yatay trende sokarken ons fiyatı aynı kalsa bile TL’nin değer kaybı nedeniyle gram altın yatırım döviz yatırımına paralel bir getiri sağlayabilir.”    

Taşçıoğlu ayrıca, “Faizlerin ve döviz kurunun yeni denge seviyelerine kavuşması sonrasında BIST’te yatırımcılar ihracat yaparak döviz geliri elde eden şirketlere/sektörlere talep gösterebilir. Yüksek enflasyon nedeniyle maliyetleri ve finansman zorluklarıyla iç tüketime hitap eden şirketlerin işleri zorlaştı. Ancak Avrupa pazarlarındaki durgunluk sebebiyle de ihracatçı şirketlerin işleri de kolay değil. Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin bilanço yapılarına baktığımızda hem enflasyonist ortamdan hem de kurun yükselişinden fayda sağlayacak şekilde yapılandırıldıklarını görebiliriz. Bu nedenle portföylerde üçte bir oranında yer verilecek hisse senedi pozisyonlarının havacılık, gıda perakendeciliği, otomotiv, beyaz eşya sektörlerinden seçilmek kaydıyla tatminkar getiri sağlayabilirler. Yurtdışı piyasalarda merkez bankalarının faiz artırım süreçlerinin sonuna gelip gelmediğimiz konusu henüz netleşmedi. Gelişmiş ülkelerin merkez bankası başkanları ve yöneticilerinden gelen şahin açıklamalar önümüzde birkaç tane daha faiz artırımları olabileceğini düşündürüyor. Dolayısıyla gelişmiş ülkelerin bonolarında pozisyon almak için bir süre daha beklemekte fayda var. ABD hazine bono faizlerinin yükseliyor olmasına karşın DXY endeksinin yatay hareket ediyor olması piyasa oyuncularına faiz artırım sürecinin çok uzun olmayan bir vadede bitebileceğini düşündürüyor. Yurtdışı yatırım araçları konusunda şimdilik ABD ve gelişmiş ülke borsalarındaki yükseliş hareketinin devam ettiğini düşünerek tasarrufların üçte bir oranında gelişmiş ülke borsa yatırım fonlarında değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Ancak eylülden sonra yükseliş potansiyelinin de azaldığını ve faizlerin tepe yapacağını düşünerek hisse senedi fonlarının payının azaltılarak bu ülkelerin borçlanma araçlarına geçiş yapılabilir” diyor.  

GLOBAL TEMATİK FONLARININ PERFORMANSI DİKKAT ÇEKİYOR

Ata Portföy Genel Müdürü Mehmet Gerz, küresel gıda fiyatlarındaki yükselişi ve yapay zekayı öne çıkarıyor: “TCMB’nin politika faizini piyasa beklentisin altında artırması eski para politikasından kademeli çıkış tercihini yansıtıyor. Döviz kurlarının sürdürülebilir yeni denge noktasını bulması için TCMB faizlerinin yüzde 25 seviyelerine kadar çıkarması gerektiğini düşünüyoruz. Yine yüzde 15’lerde bulunan devlet tahvili faizlerinin yükselmeye devam etmesi, gelecek aylarda hem banka bilançolarında hem de kamunun borçlanma faizleri üzerinde baskı yaratacak. Rekabetçi mevduat faizlerinin yüzde 35 - 37,5; kredi faizlerinin ise yüzde 50 civarında oluştuğu yılın ikinci yarısı Türkiye ekonomisi için zor bir restorasyon dönemi olacak. Borsa Endeksi, Döviz kurlarındaki yükselişe ayak uydurmaya çalışıyor. Dolar bazında ucuzlayan hisse senetlerine yabancı girişi halen sınırlı çünkü yabancılar Mehmet Şimşek ve ekibinin görev süresinin Naci Ağbal gibi kısa olmasından endişe ediyorlar. Borsadaki yükselişin temmuz ayında devamını bekliyoruz ancak ekonomi modeli kurumsal yetkinliğini kanıtlamadan portföyümüzde tekrar risk artırmayı şimdilik planlamıyoruz. Seçim sonrası piyasalarda öne çıkan diğer varlık sınıfı ise dövize endeksli yatırım araçları oldu. Küresel ekonomiyi orta uzun vadede domine etmesini beklediğimiz temalara yatırım yapan Global tematik fonlarımız Ata Robotik Teknolojileri Değişken Fonu (RTG) aylık bazda yüzde 23,9 ve Ata Tarım ve Gıda Değişken Fon (YLC) yüzde 27,5 değer kazandılar. Küresel gıda fiyatlarında yükselişin devam etmesi ve yapay zeka alanında gelişmelerin hızlanması ile fonlarımızın pozitif performansının sürdürüleceğini öngörüyoruz. 2023 yılının ikinci yarısında da global tematik fonlar alanında uzun vadeli yatırım fırsatları sunan yeni fonlar sunmayı planlıyoruz.”

BIST100 ENDEKSİNDE YENİ ZİRVELER GÖRÜLEBİLİR

Deniz Portföy Genel Müdürü Cem Önenç de yılın ilk yarısında ön plana çıkan yapay zekâ, dijital teknolojiler, yenilenebilir enerji ve elektrikli araç temalarının yılın ikinci yarısında da endeks üstü performans göstereceği kanısında: “Temmuz ayında bilanço beklentilerinin satın alınmaya başlanacak olması ile BİST100 endeksinin yeni zirveleri test edeceğini düşünüyoruz. Negatif faiz ortamı devam ediyor ve reel getiri arayışında olan yatırımcılar için hisse senedi fonları önemli bir alternatif olarak ön plana çıkmaya devam edecektir. Yılın ilk yarısında ABD piyasalarında teknoloji şirketleri öncülüğünde yaşanan yükseliş zayıf TL tematik fonların getirisine olumlu katkı sağladı. Fed temsilcilerinin şahin açıklamaları sonrası ABD’de faiz indirimi beklentilerinin 2024 yılına sarkma ihtimalinin güçlenmesi ile yılın ikinci yarısında yurt dışı piyasalarda bir miktar kâr satışı görülebileceği düşüncesi içerisindeyiz. Yılın ilk yarısında ön plana çıkan yapay zekâ, dijital teknolojiler, yenilenebilir enerji ve elektrikli araç temalarının yılın ikinci yarısında da önemini koruması beklenebilir. Bu minvalde ilgili temalara yatırım yapan fonların yılın geri kalanında da endeks üstü performans göstereceği kanısındayız.”

Önenç ayrıca, “Sabit Getirili Menkul Kıymet tarafında Devlet Tahvili ve Kira Sertifikalarına yatırım yapılırken getiri beklentisinin şekillenmesi noktasında faiz artırım döngüsünün devamlılığı ve politika metninde verilecek olan mesajların önemli olduğu kanaatindeyiz. Eylül ayında açıklanacak Orta Vadeli Programla birlikte yapısal reformlara yönelik adımların atılıp atılmayacağını da takip edeceğiz. Kıymetli madenlerde altın ve gümüş özelinde değerlendirme yaptığımızda geçtiğimiz dönemde Fed’in faizleri yukarı çekmesiyle Ons Altın ve Ons Gümüş sırasıyla 1900 USD ve 23 USD seviyeleri çevresinde dengelendi. Önümüzdeki zaman diliminde Altın ve Gümüş için takip edilmesi gereken gelişmeler Fed’in faiz artırım sürecini devam ettirip ettirmeyeceğiyle birlikte ABD ve Avrupa’da yaşanabilecek olası resesyon ihtimali olacak. Yatırım stratejileri oluşturulurken makroekonomik perspektiften bakıp orta ve uzun vadeli düşünmek faydalı olacaktır” diyor.

DOLAR YERİNE ALTIN VE GÜMÜŞ

Ahlatcı Hazine Müdürü Arda Coşar, dolar yerine değerli metallere ve ABD borsalarına bakmak için iyi bir zaman olduğunu söylüyor: “2023 yılı genel bir strateji için yüzde 50 ve üzeri BIST bünyesinde işlem gören iskontolu ve karı büyümesi beklenen şirketlere yatırım, geri kalan kısmı ile yüksek orandan TL mevduat faizi,  yanı sıra alternatif olarak direkt döviz yerine altın, gümüş ve ABD borsalarına dayalı yatırım fonlarından oluşan bir portföy oluşturulup beklenebilir. Sene içerisinde çok değer kazananlardan daha düşük performans gösterenlere kademeli geçişler yapılabilir.”

Coşar’a göre ABD borsaları yılın ilk yarısında yükselse de geçen yılın zirvelerine hala varmadı. Bu açıdan ABD borsaları ya da ABD borsalarına dayalı yatırım fonları yükseliş potansiyeli barındırıyor.

Benzer şekilde altın ve gümüşte de yükselişler olsa da yükseliş potansiyeli halen devam ediyor.

Borsa İstanbul için de kurdaki artıştan yararlanabilecek şirketlere dikkat çekiyor: “Yılın ikinci yarısında da risk iştahı nispeten yüksek yatırımcılar ve fon yöneticileri için ilk adresin Borsa İstanbul olacağını düşünüyorum. Para politikasında nispeten de olsa ortodoks bir patikaya geçiş, bununla beraber BIST bünyesindeki hisse senetlerinin hala iskonto açısından uygun fiyatlarda olması ve özellikle bazı sektörlerde güçlü kar artışları görülmesi bunun ana sebeplerindendir. BIST 100 endeksinde 6.500 ve daha üzeri endeks seviyeleri görebiliriz. Gerilemeler ise alım fırsatı olarak kullanılmalı. BIST bünyesinde gıda, içecek, gıda perakende, havacılık, otomotiv sektörleri bilançolar itibari ile olumlu bir performans gösteriyor ve bunun devamı beklenebilir. Ayrıca döviz kurlarının yükselmesi ile döviz üzerinden ya da döviz bazlı gelir elde edilen sanayici ve ihracatçı firmalar ön plana çıkabilir. Dolayısı ile 2023 mali yıl tamamında bir önceki yıla göre  gelir ve karını anlamlı seviyede yükseltmesi beklenen  şirket ve sektörlerden, özellikle fiyatları iskontolu yani düşük F/K yada FD/FAVÖK gibi çarpanlara sahip hisselerden çeşitlendirme yapılmak kaydı ile portföylerinde yüzde 50’den fazlası BIST bünyesindeki hisse senetlerine yatırım yapılabilir. Burada önemli olan  en önemli iki unsur 2023 yılı için anlamlı bir kar büyümesi ve makul çarpanlardan oluşmasıdır. Yine ucuz kalmış ama sektör lideri olan enflasyona göre fiyatlama yapabilen  ana hisselere yatırım yapmak iyi bir tercih olabilir. Portföyün arta  kalanından yüksek getiri oranlı mevduat faizleri bulunabilir.”

BORSA İSTANBUL’DA SON ÇEYREĞE DİKKAT

Inveo Portföy Genel Müdürü Halim Çun, kısa vadede enflasyondan yararlanabilecek gıda ve perakende şirketlerinde fırsatlar görüyor: “Rasyonel ekonomi politikalarına dönüş, kısmi seçim ekonomisi nedeniyle aşırı anti enflasyonist politikaların uygulanamayacak olması ve nispeten yüksek enflasyonun devam edeceği gibi beklentileri, yılın üçüncü çeyreğinde hisse senetlerini destekleyecek faktörler olarak görüyoruz. Ancak, son çeyrek için piyasaların yönünü, ekonomi cephesinde enflasyon, büyüme ve cari denge gibi somut sonuçların görülmesi ve para politikasına eşlik edecek mali politikalar tayin edecektir. Bu nedenle, son çeyreğe geldiğimizde bu parametrelere göre daha ihtiyatlı değerlendirme yapmamız gerekecek. Kur dengelenmesinin oluşması ile beraber enflasyon hedefleyici politikalar ve bütçe düzenlemeleri Türkiye varlıkları açısından cezbedici fiyatlamalar ile talep yaratacaktır. Dolar bazlı Endeks 100’ün 300 seviyelerine ulaşmasını bekliyoruz. Sektörel bazda geri kalan bankacılık, holdingler ve kısa vadede enflasyonist ortamın oluşması nedeniyle gıda perakende gibi sektörler ön plana çıkmaktadır. Ayrıca kurdaki yükselişin etkisiyle ihracatçı firmalar üzerinde yüksek talep olması beklenmektedir. Dolar/TL kurunun yaz aylarının cari denge üzerindeki pozitif etkisi ile dengelenme aralığı olarak düşündüğümüz 25-30 USD/TL seviyesi aralığında dalgalanmasını beklemekteyiz. Referans faizin ise kademeli olarak 25-30 seviyelerine çekilmesi, yerel seçimler nedeniyle negatif reel faizin yıl sonuna kadar devam etmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir.”

ÖNCELİK BIST50 HİSSELERİNDE

A1 Capital Araştırma Müdür Yardımcısı Baki Atılal, önceliği BIST50’ye vermekle birlikte, mevcut gelişmelerin gram altın yatırımcısını da sevindireceğini düşünüyor: “Portföy çeşitlendirmemizde; önceliği hisse senetlerine vermekteyiz ki hem çarpanların ucuzluğu, hem kur artışının dolayısıyla enflasyona karşı korunmanın hem de belirsizliğin kalkması oynaklığında azalmasına imkan verecektir. Rasyonaliteye dönüş adımları ile birlikte kurların yukarı gitmesi, ağustos ayının ikinci haftasından itibaren ikinci çeyrek mali tablolarının gelecek olması ile hisse senetlerinde temmuz ayında başlayan pozisyonlanma, aylık verilerinin oldukça güçlü geldiği;  havacılık(Ulaştırma), otomotiv, beyaz eşya ile gıda ve teknoloji perakendesi şirketlerinin ön planda olmasına neden olunca yani ağırlıklı BIST50 hisselerinden oluşturulacak bir portföyün endeksteki yükselişe eşlik etmesini beklerim.”

Atılal ayrıca, “Kurlardaki baskının azalması da döviz yatırımcısının ilgisini çekecektir, Enflasyonun üzerinde yüksek asgari ücret ve düşük reel faiz politikasına devam edilmesi ile Türk Lirası dolara karşı son bir ayda yüzde 20’ye yakın değer kaybına neden oldu. TCMB’nin politika faizi konusunda adım adım ilerleyecek olması ve Merkez Bankası’nın dövize müdahaleyi bırakması, enflasyon beklentilerindeki yükselişle birlikte değerlendirildiğinde döviz içerikli enstrümanları da portföye koymaktayız. FED ve ECB’nin enflasyonu kontrol altına almak faiz artışlarına devam edeceklerini açıklamaları ons altındaki yükselişi durduran ana etmen. Özellikle FED’den 2023 sonuna kadar 2 tane 25 baz puanlık artış beklentisinin bulunması ons altın yatay banda ama kur artışı beklentisi de gram altına yarayacaktır ve portföyümüze gram altın da ekliyoruz. Mevduat faizlerinin yüzde 40’lar seviyesine gelmesi de sabit getiriyi seven yatırımcılar için iyi fırsatlar sunmaktadır. Normalleşme ile birlikte mevduat faizlerinin yılın ikinci yarısında gerileme beklemekteyiz” diyor.  

YEŞİL DÖNÜŞÜM RALLİSİ SAHNE ALABİLİR

Dinamik Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Ceyhun Yavaş, karbondan arındırma hedefinin bir parçası olarak, elektrikli otomobile geçişin hızlandırılmaya çalışıldığı bir konjonktürde otomotiv ve şarj istasyonu yatırımı gerçekleştiren hisseleri öne çıkarıyor: “Hisse senetlerinde enflasyonist bir etki ve gündem yoğunluğu nedeniyle bilançoların tam olarak fiyatlanamadığını düşünmekteyiz. Küresel piyasalarda görülen yeşil dönüşüm rallisinin Borsa İstanbul üzerinde etkili olabileceği hatta geciktiği görüşündeyiz. Uygulanan teşvik adımlarının etkisiyle inşaat ve yan sektörlerde yükseliş görebiliriz. BİST100 endeksinde bir tercih yapmak istediğimizde otomotiv ve şarj istasyonu yatırımı gerçekleştiren hisseler, teşvik adımlarının uygulanacağı sektörler arasında yer alan inşaat ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları, enflasyonist etkileri kısa sürede bilançolarına yansıtabilen gıda perakendeciliği hisselerinin ön plana çıkacağı kanısındayız. Tahvil piyasalarında ise ağırlığımızın artan faizlerle birlikte düşürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özel sektör tahvillerinde ise TCMB’nin uygulanacak politika faizinde bir görüş bildirmesi halinde cazip hale gelebileceğini değerlendirmekteyiz. Döviz pozisyonlarında, TCMB’nin sert bir faiz artışına gitmemesi halinde değerlendirilebileceğini ancak sepette ağırlığının hisse senetleri kadar olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Değerli emtia olan altın,  küresel piyasalarda baskı altında olsa da içeride hala cazip olmaya devam ediyor. Eurobond yatırımları, 2022 yılının başından itibaren cazip olmaya devam ediyor ancak bu yatırımın uzun vadeli olduğunu ve alım-satımda daha az hareket edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”

GÖZLER BANKALARDA OLACAK

Hedef Portföy Stratejisti Yunus Şahin,  oldukça düşük fiyatlanan bankaları hisse yoğun fonlarında tuttuğunu söylüyor: “İkinci yarıda Borsa İstanbul’un diğer enstrümanlara göre daha yüksek performans göstereceğini düşünüyoruz. Yatırım stratejimizi kurarken de sektörel verileri esas alıp bu konjonktürün kazananlarını bulmayı hedefliyoruz. Mevcut duruma baktığımızda bizim için yılın geri kalanında favori sektörler bankacılık, havacılık ve otomotiv. İhracat yapan şirketler içinse en kötünün geride kaldığını söyleyebiliriz. Ekonomi politikalarında yaşanan normalleşme adımları ve liralaşma stratejisi kapsamında getirilen regülasyonların kademeli olarak geri çekilecek olması bankacılıkta ana hikayeyi oluşturuyor.  TL bulabilmek için yüzde 45’leri bulan faiz oranları bilançoların rahatlamasıyla birlikte geri çekilecek ve bankaların maliyetlerini azaltacaktır. Politika faizinin yükselmesiyle birlikte ticari kredi faizleri de daha yüksek seviyede oluşacaktır. Oldukça düşük fiyatlanan bankalar hisse yoğun fonlarımızda yer alıyor. Havacılıkta 2019 yılında tarihi rekorlara imza atılmıştı. 2023 yılında ise yeni rekorlar bekleniyor. Artan yolcu sayıları ve yüksek doluluk oranlarını enflasyonla birlikte küreselde artan fiyatlar destekliyor. 2022 yılının yıldızı olan sektör 2023 yılında da endeksten pozitif ayrıştı. İkinci yarıda da bu ivmenin devam etmesini ve rekor karlılıkla fiyatın desteklenmesini bekliyoruz. Otomotiv sektörü tarihinin en iyi 6 ayını geride bıraktı. Döviz kurlarının suni şekilde aşağıda tutulması ve enflasyonist ortam rekor talebi beraberinde getirdi. Sıfır araçlarda yaşanan kıtlıkla birlikte bayiler kampanya yapmadan yüksek marjlarla satış yapabildiler. Artan döviz kurlarına rağmen haziran ayında da talep çok güçlü kalmaya devam etti. Yılın ikinci yarısının ilk yarı kadar iyi geçmeyeceğini düşünsek de fiyatlama olarak hala geride kaldığını düşündüğümüz otomotiv hisselerine de portföylerimizde yer veriyoruz.”