İhracatta resesyon kaygısı arttı

Yayınlama: 21.07.2022 11:09:00 Güncelleme: 01.08.2025 21:30:04

Küresel piyasalardaki resesyon endişeleri ve Avrupa’dan gelen yavaşlama sinyalleri, Türkiye’de etkisini göstermeye başladı. Özellikle Avrupa’ya yoğun çalışan firmalar olası ciro kayıpları nedeniyle borçlarını ödeyememe tehlikesi altında

İhracatta resesyon kaygısı arttı

Başta Çin, ABD ve AB olmak üzere küresel piyasalarda artan resesyon endişeleri, Türkiye için stres oluşturmaya başladı. Özellikle son 1,5 yıldır ihracat öncülüğünde büyüyen Türkiye ekonomisi için söz konusu pazarlardan gelen yavaşlama sinyalleri verilere de yansıyor. İSO İhracat İklim Endeksi’nde haziran ayında yaşanan düşüş, İktisadi Yönelim Anketi’ne göre de gelecek 3 ay için ihracat siparişlerindeki artış eğiliminin zayıflaması, yavaşlamanın Türkiye’ye yansımasının en önemli göstergelerinden bazıları. Ekonomistler resesyon beklentisinin yarattığı kaygının ikinci 6 ayda büyümede belirgin şekilde yavaşlama ile hissedileceğini söylerken, ihracatta ise yataylaşma ya da kısmi düşüş olarak kendini göstereceğini dile getiriyor. Resesyon endişelerinin getirdiği yavaşlamadan en çok etkilenenler Avrupa’ya daha fazla bağımlı olan sektörler ve firmalar olacak. Söz konusu firmalar, beklenen cirolarının düşmesi nedeniyle borçlarını ödeyememe riskleri ile karşı karşıya kalabilir.

RESESYON YAKLAŞIYOR

Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, son dönemde daha yüksek sesle dile getirilmeye başlayan küresel piyasalarda resesyon endişelerini DÜNYA’ya değerlendirdi. Dünyada yaşanan son gelişmeler ışığında beklenen resesyonunun daha da yaklaştığına işaret eden Aslanoğlu, olası resesyonun Türkiye’ye muhtemel etkilerini tarif ederken, öncelikle dünya ekonomisinin lokomotifi sayılan Çin, ABD ve AB’deki kritik gelişmelere dikkat çekti: “Çin hem COVID-19 hem de jeopolitik dengelerdeki değişiklikler karşısında ciddi yavaşlama içinde. Avrupa da Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan tahmin edilenden daha fazla etkileniyor, daha sert yavaşlamaya doğru gidiyor. ABD ise hala fena değil. Ama tüm öncü göstergeler Amerika’nın resesyonunun beklenenden erken geleceğini gösteriyor. Bu yılın son çeyreği ya da gelecek yılın başı gibi Amerika resesyona girebilir..”

“2’NCİ 6 AY İLKİNDEN FARKLI OLACAK”

Türkiye’nin 2021’den bu yana ihracata dayalı büyüme gösterdiğini vurgulayan Aslanoğlu, burada bir yavaşlama olacağını ve yavaşlama sinyallerinin de gelmeye başladığını dile getirdi. Özellikle ihracat siparişlerindeki yavaşlamaya dikkat çeken Aslanoğlu, olası resesyonun Türkiye ekonomisindeki muhtemel etkilerini şöyle sıraladı: “Dünyada gelişmekte olan ülkelere geçen yıl gelen paranın tamamı bu yıl ilk 6 ayda çıkmış görünüyor. Bu da yerel paralarda değer kaybı stersi yaratıyor. TL bunu fazlasıyla yaşamıştı. Son aylarda yeniden hissetmeye başladı, devam da edecek. Üstelik biz para politikasını gevşek kullandığımız için ekstra stres altındayız. Yılın ilk 6 ayında hızlı büyüdüğümüz için yılsonunda yine yüzde 4 gibi bir büyüme ile bitirebiliriz, ama ilk 6 ay ile ikinci 6 ay çok farklı olacak. Dolayısıyla homojen olmayan bir yüzde 4 büyüme olacak. Gittikçe yavaşlama hissedilecek.”

Bu noktada özellikle Avrupa’ya çok bağımlı olan sanayilerin ve firmalar çok dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Aslanoğlu, parite etkisinin de devam edeceğini, bunun yanında Türkiye ihracatında keskin bir düşüş beklemediğini, yataylaşma ya da ihracat artış hızında düşüş olabileceğini, iki durumda da büyümenin yavaşlayacağını kaydetti. Türkiye’nin resesyon durumunda bir avantajı olduğunu da sözlerine ekleyen Aslanoğlu, “Türkiye önemli. Özellikle lojistik bakımdan Türkiye birtakım ürünlerin arz edildiği merkez olabilir” dedi.

"DÜNYA RESESYONA GİRMESE DE EKONOMİMİZ YAVAŞLAYACAK"

Dünya’ya konuşan Prof. Dr. Fatih Özatay da olası resesyonun Türkiye’ye etkilerini değerlendirdi. İhracatın önemli kısmının Avrupa’ya yapılması nedeniyle öncelikle ihracatın olumsuz etkilenmesinin bekleneceğini kaydeden Özatay, “Dünya resesyona girmese bile bizim ekonomimizin yavaşlaması beklenirdi, ama sınırlı olurdu. Çünkü ihracat yapabilirdik. Mesela 2001 krizinde ekonomimiz daraldı. Ama ihracatta sorun yoktu. 2008’deki küresel krizden dolayı ekonomimiz daraldı, bir de ihracat azaldı oradan da darbe yedik. Şimdi kendi kabahatimiz nedeniyle ekonomimiz zaten iyi gitmiyor. Şimdi de küresel nedenlerden dolayı da ihracat azalacak ya da artmayacak” dedi. Özatay, “Bu kadar yüksek CDS ve enflasyonla dünya resesyona girsin girmesin ya da Avrupa daralsın daralmasın bizim gidebileceğimiz bir yer yok” uyarısında bulundu. Ciddi bir ekonomi programına ihtiyaç olduğunun altını çizen Özatay, itibarlı bir merkez bankasına, enflasyona odaklanan bir para politikasına, döviz cinsinden vatandaşlarından borçlanmayan bir maliye politikasına, MB’nin ve TÜİK’in bağımsız olmasına ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.

İHRACATÇILAR RESESYONA KARŞI ÖNLEM ALMAYA BAŞLADILAR

Ekonomistler yaklaşmakta olan resesyonun sinyallerini veriler ve analizlerle ortaya koyarken, sahadaki sanayiciler de özellikle siparişlerdeki yavaşlamalarda durgunluğu ciddi ölçüde hissetmeye başladı. Bu noktada Türkiye’yi en fazla etkileyecek olan, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa’nın resesyonu… Avrupa’ya yoğun ihracatı olan sektörler ve bu sektörlere yönelik ara mamul üreten sanayilerde resesyon senaryoları üzerinde çalışmalar başladı. Firmalar resesyona karşı yeni pazar arayışı, doğru fiyat politikası, daha az karla büyüme gibi birtakım önlemler almaya başlamış durumda. (Merve Yiğitcan/Dünya