JP Morgan Merkez'in faiz kararını böyle değerlendirdi

Yayınlama: 20.01.2022 16:35:00 Güncelleme: 20.01.2022 16:33:36

Merkez Bankası'nın faiz kararının ardından JP Morgan kısa bir politika notuyla kararı değerlendirdi. JP Morgan enflasyonun önümüzdeki aylarda yüzde 50'ye çıkacağını öngördü

JP Morgan Merkez'in faiz kararını böyle değerlendirdi
Merkez Bankası'nın faizleri yüzde 14'te sabit bırakma kararının ardından yabancı bankalar Türkiye ile ilgili kısa notlarını yayınlamaya başladı. JP Morgan, Merkez Bankası'nın sonunda fiaz indirimi konusunda pause düğmesine bastığını fakat gelecekteki para politikası konusunda rehberliğin azaldığını vurguladı. Uluslararası bankanın kısa notunda önümüzdeki süreçte enflasyonun daha da yükselme ve yüzde 50 seviyesine çıkma riskine rağmen faiz indirimlerinin devamının daha büyük olasılık olduğunu belirtti.
İşte JP Morgan'ın Merkez Bankası ve faiz notundan öne çıkanlar:

Türkiye: TCMB sonunda duraksadı ancak çok az politika rehberliği sağladı

 TCMB politika faizini beklendiği gibi %14,0'da tuttu
 Banka, fiyat dinamiklerine ilişkin genel bir değerleme yapacağını belirtmiş ancak bunun ne kadar süreceği konusunda herhangi bir rehberlik sağlamamıştır.
 Önümüzdeki aylarda herhangi bir oran değişikliği beklemiyoruz, ancak temeller tam tersini söylese de, indirimlerin artışlardan daha muhtemel olduğunu not ediyoruz.

Beklentiler doğrultusunda TCMB, 1 haftalık kilit mevduat faizini değiştirmeyerek %14,0'da tuttu. Karar, politika faizini konjonktürel zirve olan %19,0'dan aşağı çeken ve reel faizleri derinden negatife iten dört ardışık indirimin ardından geldi. Enflasyon daha da yükseldikçe, önümüzdeki aylarda reel faiz oranları hem gerçekleşen hem de beklenen enflasyon üzerinde daha derin negatifleşecektir. Bu enflasyonla mücadeleyi daha da zorlaştıracak. Aslında önümüzdeki üç ayda enflasyonun %50'ye yaklaşmasını bekliyoruz. Ancak, politika yapıcılar enflasyondaki keskin artıştan etkilenmemiş görünüyor ve önümüzdeki aylarda herhangi bir politika sıkılaştırmasının pek olası olmadığını düşünüyoruz. TCMB'nin, daha istikrarlı bir döviz piyasasının enflasyondaki yükselişi önleyebileceğini umarak, yıl sonuna kadar faiz oranlarını değiştirmemesini bekliyoruz. Risklerden biri, yerel yatırımcıların portföy tercihlerinde kaymalara yol açabilecek ve – geçmişteki benzer örnekleri taklit ederek – sağlanan gevşemenin bir kısmının tersine çevrilmesine neden olabilecek, kredibilitede keskin bir erozyon riskidir. Daha olası bir risk, özellikle büyümede keskin bir yavaşlama varsa daha düşük oranlar için siyasi baskı. TL'nin değer kazanması ve/veya yıllık enflasyonun mucizevi bir şekilde zirve yapması durumunda daha fazla faiz indirimi riski artacaktır.

DAHA AZ POLİTİKA REHBERLİĞİ VAR
Ne yazık ki, faiz oranı beyanında çok az politika rehberliği vardı. TCMB, son dönemde enflasyondaki artışın temel nedeni olarak "döviz piyasasındaki sağlıksız fiyat oluşumlarını" görmekle birlikte, küresel gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artış, arz kısıtları, talep gelişmeleri gibi diğer faktörlere de atıfta bulunmaktadır. Dolayısıyla TCMB, fiyat baskılarının ne kadar geniş tabanlı olduğunu takdir ediyor görünmektedir. Öte yandan PPK, enflasyondaki düşüş sürecinin "sürdürülebilir fiyat ve finansal istikrar için alınan tedbirlerle başlayacağından" hala umutlu. Ana rehberlik cümlesinde TCMB, “son alınan politika kararlarının kümülatif etkilerinin izlendiği, sürdürülebilir fiyat istikrarına zemin oluşturmak üzere, politika çerçevesinin kapsamlı bir şekilde gözden geçirildiği bir ortamda bekle ve gör moduna girdiğinin sinyalini veriyor. TCMB'nin tüm politika araçlarında Türk lirasına öncelik verilmesi hedefleniyor" dedi. İlginçtir ki, TCMB geçen ay bu değerlendirme sürecinin üç ay süreceğini açıklarken, bu kez belirtilen bir zaman ufku yok.

Kanaatimizce bu, TCMB'nin bekleyecek yeri olduğundan daha az emin olduğunu ve belki de kısa vadede daha düşük oranlar için daha fazla baskı yapma riskinden daha fazla endişe duyduğunu gösteriyor.