Borsa dalgalı hale geldi ve hemen köşede gizlenen olası bir durgunluk endişesiyle risk dolu. Faiz artırımlarıyla enflasyonun soğutulmaya çalışıldığı piyasalar, portföylerin yeniden değerlendirilmesi için en iyi zamanları işaret ediyor. Yatırımcılar hangi hisse senetlerini tutup hangilerini bırakacaklarından emin değiller ve 3 temel sorunun cevabını arıyorlar.
Hisse senetlerim durgunluktan veya durgunluk benzeri bir durumdan kurtulma gücüne sahip mi? Yeterli koruma önlemleri uygulanıyor mu ve faiz yükü taşıyan borçlar nakit ve likit varlıklarla iyi bir şekilde karşılanıyor mu?
Faiz artırım serileri, genellikle nakit akışı sorunlarına açık olan şirketleri ortaya çıkarır. Hisse senetlerinin performansı da büyük oranda nakit akışı riskinin üzerine yığılır. Sağlıklı nakit pozisyonu, firmaya önemli bir esneklik ve güvenlik sağlar. Böyle zamanlarda, nakit zengini firmalara odaklanan bir stratejiyi takip etmek makul görünür. Ancak büyük nakit bakiyeleri olan şirketleri ararken kritik soru şudur: Neden nakit tutuyorlar?
Bazı firmalar, kısa vadeli borçlarını ödeyebilmek ve uzun vadeli borçlarının cari kısmını karşılayabilmek için nakit rezervi tutarlar. Normalde, nakit/hisse başına fiyat oranı pozitif olan firmaların çoğu, kısa vadeli yükümlülükler dikkate alındığında aslında negatif oranlara sahiptir.
Nakit fazlası bazen de az büyüme beklentisi olan olgun bir endüstrideki firmaları işaret edebilir. Firma makul kar marjlarına sahip olabilir, ancak ek sermayeye çok az ihtiyaç duyuyordur. Her ikisi de hisse senedinde fiyat istikrarını garanti etmez.
Nakit açısından zengin hisse senetleri için tarama yapmak basit bir süreç değildir. Ön filtreler, yalnızca yüksek düzeyde hisse başına nakdi değil, aynı zamanda güçlü bir bilançoyu, gelecekteki kazanç artışı potansiyelini ve hisse başına pozitif serbest nakit akışına sahip olan şirketleri ortaya çıkarmalıdır. Bunun için işinize yarayacak birkaç ipucu hazırladık. Ancak dahası var.
Portföy varlıkları hakkında endişe duyanlar veya daha güvenli tahsisler arayanlar için, dikkate alınması gereken güçlü serbest nakit akışına sahip hisse senetleri şimdi burada listeleniyor. Yatırım uzmanları, yılın geri kalanı için önemli sermaye kazancı potansiyeli sunan ve çoğu cömert temettü ödeyen en iyi hisse senedi fikirlerini paylaştılar. Yanlış fiyatlanan hisse senetleri halen göz önünde saklanıyor ve belirsizliğe daha fazla yaklaşırken, faiz etkisinden kurtulmanın en kesin ve en güvenli yollarından birini sunuyor. Pazar tam potansiyeline uyanmadan önce isimlerini şimdiden bir kenara yazın. Ekonomideki her türlü çukurdan kurtulmak için bunun gibi hisse senetlerini ve benzer özelliklere sahip diğerlerini izleyin.
Galata Menkul Değerler Araştırma Müdürü Yusuf Kavak bir liste oluşturup, en büyük nakit değere sahip 20 şirketi sıraladı: “Burada sektörel etkilerden ziyade, şirket bazlı düşünmek gerekiyor. Yani, formül olarak; nakit ve nakit benzerlerinden, kısa ve uzun vadeli borçların çıkartılması ile bulunan “Net Nakit Pozisyonu” baz alınarak, bu rasyosu yüksek olan şirketleri avantajlı olarak görebiliriz.”
Kavak ayrıca, “Diğer taraftan, kasasında yüksek nakdi olan şirketler; bu durumdan olumsuz etkilenmeyecekler gibi görünse de yüksek faizin ekonomi üzerinde oluşturması muhtemel şoklar, onları da dolaylı olarak (Pazar daralması vb. gibi sebeplerle) olumsuz etkileyecektir. Yine de, yüksek nakdi olan şirketleri; böyle bir ortamda görece pozitif olarak kabul edebiliriz” diyor.
2021 YILININ İLK ÇEYREĞİNDEKİ PRATİĞE BENZER
İnfo Yatırım Stratejisti Çağlar Toros, borsanın kurdaki artışa verdiği ilk tepkiyi 2021’in son çeyreğindeki pratiğe benzetiyor: “2021 yılı son çeyreğinde de benzer bir kur şoku yaşamıştık. Şimdi de tıpkı o dönemdeki gibi yukarı yönlü hareketlere şahit olduk. Kur şoku sonrasında; ihracatı yüksek, satışları dövize endeksli, kurdaki yükselişi satışlarına yansıtabilen ve döviz fazlası olan şirketler ön plana çıkmıştı. Benzer bir tablo bugün de söz konusu. YUNSA bunun güzel bir örneği. İhracat odaklı stratejisi, euro cinsinden gelirleri, yüksek faiz ortamında yüksek temettü verimliliği şirketi ön plana çıkarıyor. Ayrıca yatırımlarının büyük kısmının tamamlanarak maliyetlerin aşağı yönlü seyri de şirkete hızlandırıcı bir etki yaratıyor.”
Toros seçimini endüstri dinamiklerini dikkate alarak yapmayı tercih ediyor. Buna göre faiz artırımı sonrası öne çıkacak bazı sektörler olacak: “Sigortacılık kısa vadede yüksek faiz ortamından yararlanabilecek sektörler arasında yer alıyor. Bu sektörde AKGRT’yi takip ediyoruz. Para ve maliye politikalarındaki belirsizlik nedeniyle bankacılık sektöründeki temkinli duruş devam ediyor. Son günlerde çıkan haber akışları bankacılık için olumlu olsa da bu yıl 2022 kadar olumlu finansallar beklemiyoruz. Yıl sonunda devreye girecek olan enflasyon muhasebesinin de banka finansallarını baskılayacağını tahmin ediyoruz. Rasyolar tarafında potansiyel görünürken, GARAN’ı bankacılık sektöründe ön plana çıkarıyoruz.”
TURİZM, OTOMOTİV, ARACI KURUM VE GYO’LARA YAKIN TAKİP
Turizm ve otomotivle ilgili iyimserliğini koruyor: “Yolcu trafiği geçen yılın aynı dönemine göre daha yüksek ve yılın geri kalanında da böyle devam etmesi bekleniyor. Şampiyonlar Ligi finali ve bayram tatilinin de etkisiyle yolcu trafiği haziranda da rekor seviyelere çıkacak gibi duruyor. Turizm sezonunda elde edilecek döviz gelirleri hızlandırıcı bir etki yaratacaktır. Bu sektörde THYAO, TAVHL’yi ön plana çıkarıyoruz. Çip tedariki otomotiv sektöründe bu yıl daha az sorun yaratacak gibi görünüyor. Yüksek enflasyon ile talebin öne çekilmesi satış rekorları kırılmasına ve yukarı yönlü revizyonlara neden oluyor. Yüksek ihracat, yüksek satışlar ve elektrikli araçlara olan geçiş süreci otomotiv sektöründe potansiyel göstergesi olarak öne çıkıyor. Sektörde DOAS ve TTRAK’ı izliyoruz.”
Aracı kurumlar ve GYO’lar için de olumlu tahminleri var: “Alternatif getiri arayışında öne çıkan borsaya olan ilginin artmasıyla yükselen hacimler, kredi faizi gelirleri ve yan hizmet gelirleri (halka arz) ile aracı kurumların karlılıklarının devam edeceğini düşünüyoruz. Ve ISMEN’in takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Diğer yandan geçen yıl GYO’ların finansalları enflasyon değerlemelerinin de etkisiyle hayli iyi gelmiş ve yüksek kârlar elde edilmişti. Tarihin en büyük sosyal konut projesinin duyurulması, hem GYO’ları hem de ilgili diğer sektörleri olumlu yönde etkileyecektir. Ayrıca depremden etkilenen 11 ilde yapılacak sosyal konut projelerinin de GYO sektörüne destek olmasını bekliyoruz. Talebin öne çekilmesi de destekleyici faktörlerden. GYO sektöründe EKGYO ve kasasında döviz bulunması ve Hillside Otelleri nedeniyle turizm sezonu önderliğinde ALGYO’yu beğeniyoruz.”
KUR TARAFININ ÖNCELİKLİ SORUNU FAİZ DEĞİL LİKİDİTE
Ekonomik çıktıdaki her zirve ve dip arasında tipik olarak döngüsel bir patlama veya düşüş vardır. Türkiye ekonomisi de farklı değil. Resmi olarak bir durgunluk içinde olmasa da ekonomik veriler önümüzdeki birkaç ay içinde daha iyi bir geleceğe işaret ediyor gibi görünmüyor. İkon Menkul Araştırma Müdürü Onur Altın, normal şartlarda faiz artışının kurda ve borsada düşüşe sebep olması gerektiğini ancak böyle bir beklenti içine girmenin hata olabileceğini söylüyor. Altın’a göre piyasalar yeni ekonomi yönetimiyle birlikte çoktan faiz artırımı beklentisine girmişti. Bu durumda faiz artırımının piyasada hem kurlar üzerinde hem de borsa üzerinde çeşitli ve farklı etkileri olacak: “Faiz artırımı noktasında farklı görüşlerin olması şimdilik kurun sakin kaldığını bize göstermekte. Ancak bu noktada bir uyarıda bulunmamız gerekiyor. Bozulan dış ticaret dengesinin cari açığı giderek artırdığını ve azalan rezervlerle birlikte ciddi bir döviz likidite sorununa neden olduğunu gözlemliyoruz. Yani aslında kur tarafının öncelikli sorunu faiz değil döviz likiditesi sorunudur. Bu faiz artışları kur cephesinde fazla bir oynaklık yaratmayabilir.”
Onur Altın’a göre şimdilik karlarda bir düşüş gözlenmese de karlılık oranlarındaki azalma endeksi sıkıştırıyor: “BİST100 tarafında faizlerin artırılması aynı zamanda şirket karlılıklarını da olumsuz etkileyebilir. Şirket karlılıklarına baktığımızda geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 146, ikinci çeyreğinde yüzde 293, üçüncü çeyreğinde yüzde 252 ve dördüncü çeyreğinde yüzde 260 artan şirket karlılıkları vardı. Yılın ilk çeyreğinde kurların bir miktar sakin seyri ve enflasyonda görülen azalışa paralel olarak karlılık yüzde 46 oranında gerçekleşti. Kârlarda her ne kadar düşüş olmasa da karlılık oranının azalması ile BİST100 endeksi de 4500-5500 bandına oturmuş görünüyor. İlk çeyrekte sektörler arasında ciddi bir ayrışma söz konusu olmuş. Kârı yüzde 39 azalan Tekstil bunların başını çekerken, medya ve girişim sermayesi yatırım ortaklıkları zarar edenler arasında yerini almış. Dünyada metal emtialarında görülen sert değer kayıpları demir çelik sektörü karlılığını azaltmış. En yüksek karlılığa bu dönem ise faktöring şirketleri sağlamış. Krediye erişimdeki zorlukların bu dönemde firmaları faktöring şirketlerine yönelttiğini ve bunlarında bu vesile ile karlılıklarını artırdığını izliyoruz. Bunlarda hisse bazında ayrışmalara sebep oldu.”
ENDEKS 1 YIL BOYUNCA YATAY SEYREDEBİLİR
Nakit fazlası olan firmalar, ürün hatlarını genişletmek ve yeni alanlara çeşitlendirmek için bazen de faaliyet dışı karlarını artırmak için parayı stratejik olarak kullanırlar. Onur Altın, “Faiz artımları sonrası nakit pozisyonu ister dolar ister TL cinsinden fazla olan şirketleri bu durumdan kazançlı çıkacak hisseler arasında sayabiliriz. Kasasında döviz fazlası olan şirketleri bir adım önde görüyoruz. Bu şirketlere baktığımızda yılın ilk çeyrek sonuçlarına göre, Koç Holding başı çekerken, ilk 10 içerisinde Enka İnşaat, Aselsan, Doğan Holding, Türk Telekom, Şişecam, Tüpraş, Ereğli Demir-Çelik, Enerjisa, GSD Holding’i görüyoruz. Bu listeyi ihracat oranı en yüksek 10 şirketi kapsayacak şekilde genişletin.THY, Ford Otosan, Vestel Beyaz, Ulusoy Un, Kocaer Çelik, TAV, Alarko Holding, Coca-Cola, Arçelik, Europen Endüstri ve Yayla Gıda. İçlerinden bir kısmını hedef tamamladığını düşündüğümüz için eliyoruz. Kalanlar arasından özellikle Türk Telekom, Tüpraş, Enerjisa, Vestel Beyaz ve Kocaer Çelik’i beğendiğimizi söyleyebilirim” diyor.
Altın endeksin seyri ile ilgili önemli bir ayrıntıya dikkat çekiyor: “2018 Haziran ile 2019 Temmuz arasında TCMB faiz artışına gitmiş ve faizler yüzde 8’den yüzde 24’e çıkarılmıştı. Aynı dönemde BİST100 endeksi 1055-875 puan arasında 1 yıl boyunca yataya seyretmişti. Benzer bir etkinin yaşanabileceğini düşünüyorum.”
YANLIŞ FİYATLANAN HİSSELER GÖZ ÖNÜNDE SAKLANIR
Nakit zengini firmaları taramaya sektör dinamikleri üzerinden devam edelim. Ata Yatırım Yurt İçi Piyasalar Uzmanı Emre Ökten, “Sektör olarak baktığımızda, mevcut enflasyonist dönemin etkisiyle perakende sektörü pozitif ayrışıyor. Burada BIMAS, MGROS ve CCOLA ön plana çıkıyor. Otomotiv sektörü de yine bu konjonktürde yüksek talep ve kârlılıklarından dolayı hisse performansları ile dikkat çekiyor. Bu noktada TOASO , FROTO ve DOAS’ı izliyoruz. Güçlü operasyonları ile pozitif trendin devam etmesi beklenen diğer bir sektör ise havacılık sektörü. Havacılık sektöründe göze çarpan hisseler ise TAVHL, THYAO ve PGSUS olarak sıralayabiliriz” diyor.
Ahlatcı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguş Erbaş’ın listesinde ise sektör olarak ulaştırma, otomotiv, enerji, gıda perakende, inşaat, bankacılık ve finans ayrıca sürpriz olarak demir-çelik sektörü ön plana çıkabilir. Erbaş, takip ettiği ve uzun vadeli portföyünde yer alan hisseleri; BİM Birleşik Mağazalar, Garanti Bankası, Şişecam, Tekfen Holding, Türk Havayolları, Anadolu Grubu Holding, Doğuş Otomotiv , Enka İnşaat ve Kardemir D şeklinde sıralıyor.
Dinamik Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Ceyhun Yavaş da enflasyonist ortamda yanlış fiyatlanan hisselerin olduğunu düşünüyor: “Enflasyonist ortamda şirketler karlılıklarını artırsa da hisse senetlerinin bunu fiyatlarına yansıtamadığı görüşündeyiz. Bu noktada ucuz kalan ve likit olarak tanımlayacağımız, yabancı yatırımcıların da ilgi gösterebileceği şirketlerin takip edilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bankacılık, gıda perakendeciliği, holdingler ve ulaşım sektörleri ön plana çıkıyor. Bankacılık alanında cazip çarpanların da etkisiyle Yapı Kredi, Akbank ve İş Bankası, gıda perakendeciliğinde Bim ve Migros, holdinglerden Sabancı ve Koç Holding, ulaşım sektöründen Türk Hava Yolları, Pegasus ve Tav, çimento alanında Oyak Çimento’nun ön plana çıkan şirketler olduğu kanısındayız.”
İHRACAT KASI KUVVETLİ ŞİRKETLER ÖN PLANA ÇIKAR
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya
Ekonomi politikalarında önemli ölçüde değişimler görülmeye aday günler yaşıyoruz. Tüm bu değişim olasılıklarının şirket bilançolarını etkileme potansiyeli bulunuyor. Bu durumda finansal durumu güçlü olan şirketler bu dönemde ön plana çıkacaktır. Döviz kurundaki yükselişin devam etmesi ihracat kası kuvvetli ve döviz fazlası şirketleri öne çıkarmaya devam edecektir. Ancak kredi tarafındaki daralma ile nakit akışı tarafını da iyi yöneten şirketlerin bu dönemde tercih edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Nakde dönüş hızının yüksek olduğu ve rasyoların güçlü olduğu şirketler de takip edilebilir. Faizlerin yükselmesiyle faiz giderleri artacak ve yüksek borçlu olan şirketlerin yüksek finansman gideri yazması olası olabilir. Bu durumda nakit zengini olan ya da borç yükünün olmadığı şirketlerde olmak fayda sağlayacaktır. Kurdaki ani yükselişler döviz açığı olan ve kendini hedge etmemiş şirket finansallarını olumsuz etkileyebilir. Özetle, geliri döviz cinsi olan şirketler yine önde olabilir. Bu kur artışı olduğunda elbette ki kaçınılmaz olur. Makro kompozisyonda yaşanacak değişimle birlikte büyümede yavaşlama izlenebilir. Uluslararasında iş yapan şirketler ekonomi yavaşlasa da bu durumdan daha az zarar görme ihtimalleri vardır. Yılın başından bu yana otomotiv ve havacılık sektörüne yönelik aylık veriler oldukça güçlü geliyor. Döviz kurundaki yükseliş ile birlikte ulaştırma tarafında gelirlerinin çoğunluğunu dış hatlardan elde eden havayolu şirketlerinde yükselişler sürebilir. Aynı gelişmeyi otomotiv sektöründe de görmekteyiz. Güçlü iç taleple otomotiv sektörünün yılın ikinci yarısında da canlı kalmaya devam etmesini bekliyoruz. Baz etkisiyle gerileyen enflasyona rağmen yukarı yönlü risklerin devam etmesi perakende sektörünü ön plana çıkarmaya devam edecektir. 1. Çeyrekte oldukça güçlü finansalları aldığımız Tüpraş’ta ürün marjlarının yılın ikinci yarısında güçlenmeye geçmesiyle birlikte karlılığın sürmesini beklemekteyiz. Ayrıca, yeni ekonomi politikalarının yeni bir hikaye oluşturması ve bunun iyi anlaşılması halinde yabancı girişlerinin hız kazanması beklenebilir. Bu durumda Holdingler başta olmak üzere BIST 30 şirketlerinde girişler izlenebilir. Bankacılık sektöründeki regülasyonların kademeli olarak azaltılacağını beklemekteyiz ve şimdilik izlemedeyiz.
NET BORCU POZİTİF OLAN ŞİRKETLERE TEMKİNLİ YAKLAŞIN
Gedik Yatırım Analisti Eda Karadağ
Bir şirketin kısa ve uzun vadeli finansal borçları toplamından kısaca nakit değerleri diyebileceğimiz (hazır değerler, menkul kıymetler, finansal yatırımlar vb.) varlıkları çıkardığımızda geriye kalan bakiye bir şirketin net borç kısmını oluşturur. Net borcun pozitif olması şirketin nette borçlu, negatif olması ise nette varlıklarının finansal borçları toplamından fazla olması anlamına gelir. Bu bağlamda yüksek faiz ortamında net borç üzerinden şirketleri değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır. Net borcu pozitif olan şirketlerde, net borç/ piyasa değeri yüksek olan aynı zamanda net borç/favök oranı yüksek olan şirketlere bu süreçte temkinli yaklaşılması gerektiği kanaatindeyiz. Diğer taraftan net borcu negatif olan şirketlerde net borç/piyasa değeri yüksek olan aynı zamanda özvarlık karlılığı yüksek seyreden, net kar kalemi faaliyet karlılığından beslenen, piyasa çarpanları bakımından ise iskontolu veya makul seviyelere işaret eden şirketler bu süreçte pozitif seyirler izleyebilir.