Yabancı kurumların Türk ekonomisinde “İkinci Bahar” mesaisi sürüyor

Yayınlama: 29.07.2023 09:53:00 Güncelleme: 01.08.2025 21:00:03

Yabancı kurumların Türk ekonomisinde “İkinci Bahar” mesaisi sürüyor

EKONOMİ BORSA GAZETESİ

“Düşük faiz, düşük enflasyon” veya “faiz sebep, enflasyon sonuç” olarak adlandırılabilecek ve literatüre belki de ilk kez uygulamalı olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçirilen ekonomik model, seçimlerin ardından atanan Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan ikilisinin attığı adımlar ile sonlandırılmaya çalışılıyor. “Rasyonel zemine dönüş” söylemleriyle ekonomide beyaz bir sayfa açılacağını sıkça dile getiren Mehmet Şimşek’in yanında, gerçekleştirdiği faiz artırımlarının pasif kaldığına yönelik eleştirilere maruz kalan TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, piyasaların odak noktasında. Özellikle geçtiğimiz günlerde TCMB Başkanı Erkan tarafından yapılan enflasyon raporu sunumu, piyasaya verdiği mesajlar ile çok dikkat çekmişti. Sunumda faiz artırım kararlarına yönelik soruları da yanıtlayan Erkan, veri odaklı bir yaklaşım izlediklerini ve faizi bir silah olarak kullanmaya devam edeceklerini altını çizmişti. Rapor sunumunun ardından 3 eski TCMB Başkan Yardımcısı’nın görevden alınması ise Merkez’in hamlelerinde kararlı olduğuna piyasalara mesaj verir nitelikteydi.

Bütün bu gelişmelerin ışında kurumlar cephesinden Türk ekonomi yönetiminin hamlelerine yönelik raporda art arda gelmeye devam ediyor. TCBM’nin 250 baz puanlık son faiz artırım kararının ardından değerlendirmelerde bulunan uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, Merkez’in kademeli ve yavaş hamlelerinin piyasalarda güven sağlama konusunda beklendiği kadar başarılı olmayabileceğinin altını çizerken, Morgan Stanley ise faiz artırımlarının gelecek toplantılarda hız kesebileceğine dikkat çekti. JPMorgan ise Türkiye’ye yönelik büyüm tahminlerini revize ederken enflasyonun ise yüzde 64 ile 2024 Mayıs’ında zirveye ulaşacağını yazdı.

FITCH: POLİTİKA DEĞİŞİKLİKLERİ İÇİN ZAMAN GEREKEBİLİR

Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin yeni ekonomi yönetimini ve politikalarını, Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan liderliğindeki önlemleri değerlendiren bir rapor yayımladı. Rapor, Türk hükümetinin politika tutarlılığını artırmak için aldığı önlemleri vurgulayarak, seçim öncesi dönemde gerçekleştirilen büyük çapta mali genişleme sonrasında, merkezi hükümetin birikmiş açığının Haziran ayında 2023 GSYİH'sinin %2.3'üne denk gelen 483 milyar Türk Lirası seviyesine ulaştığını belirtti.

Raporda, artan açığın nedenleri arasında depremle ilgili yeniden yapılanma maliyetlerini finanse etmek amacıyla vergi artışlarını içeren bir ek bütçenin sunulmasının da yer aldığı ifade edildi. Ancak rapor, son yıllarda yaşanan makroekonomik ve finansal piyasa bozulmalarının, merkez bankasının adım adım yaklaşımının da kısmen açıklayıcı olabileceğini öne sürdü. Devam eden siyasi kısıtlamalar ve Başkan Erdoğan'ın faiz oranları konusundaki görüşleri ile Mart 2024'teki yerel seçimlerin daha kesin bir politika değişikliği için kapsamı sınırlayabileceği belirtilerek, politika değişikliklerinin etkinliği ve dayanıklılığı konusunda belirsizliklerin ortadan kaldırılması için zaman gerekebileceği vurgulandı.

Raporda ayrıca, yavaş yaklaşımın güveni güçlendirememe ve beklentileri dengelememe riskine dikkat çekildi. Bu durumun, lira ve rezervlere yönelik baskıyı artırabileceği, döviz talebini yükseltebileceği, yüksek enflasyonu kökleştirebileceği ve dış finansmanın bulunabilirliği ve maliyeti üzerinde baskı oluşturabileceği belirtildi. Ayrıca, yaklaşık 114 milyar dolarlık dövize endeksli banka mevduatının yenilenmesini yönetme zorluğuyla karşı karşıya kalındığı ifade edildi.

MORGAN STANLEY: REEL POLİTİKA FAİZİ DERİN NEGATİF SEVİYELERE İŞARET EDİYOR

Morgan Stanley ekonomistleri, Alina Slyusarchuk'un da aralarında bulunduğu bir grup uzmanın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) politika faizini artırma olasılığı hakkındaki değerlendirmeleri üzerine bir rapor hazırladı. Raporda belirtilene göre, TCMB'nin Ağustos ayında 150 baz puan ve Eylül ayında 100 baz puan olmak üzere toplamda 250 baz puanlık bir faiz artışı gerçekleştirebileceği ifade edildi. Bu durum, politika faizinin yüzde 20'ye çıkmasını beraberinde getirecektir.

Bankanın ekonomistleri, bu faiz artışının daha uzun süreli olarak negatif bir reel politika faizi anlamına geleceği konusunda endişeli. Ayrıca, mevduat ve kredi faizlerinin de daha yüksek seviyelere çıkması gerektiğini düşündükleri ifade edildi.

Raporda ayrıca, TCMB'nin enflasyon görünümündeki revize edilmiş tahminler göz önüne alındığında, para politikasının yönü ve iletişimi hakkında belirli görüşlere vurgu yapıldı. Bu görüşlere göre, politika faizinde kısmi normalleşme ve alternatif araçlara bağımlılığın devam edeceği ifade edildi.

Vanguard’ın Gelişmekte Olan Piyasalar Sabit Getirili Fon Yöneticisi Nick Eisinger, Türkiye’nin büyük bir ödemeler dengesi sorunundan kaçınması gerektiğini belirterek, ekonomik baskıların yönetimin dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurguladı. TCMB tarafından alınan kararların ödemeler dengesi üzerindeki etkisi ise büyük.

HÜKÜMET EKONOMİK BİR DURGUNLUKTAN KAÇINMAYA ÇALIŞIYOR

Capital Economics’te Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti olan Liam Peach ise yaptığı bir açıklamada, Türkiye’de Mart ayında gerçekleşecek olan yerel seçimler öncesinde mevcut Erdoğan hükümetinin ekonomik bir durgunluktan kaçınmak istediğini söyledi.

Peach yaptığı açıklamada, “Faiz oranları ve enflasyon arasında büyük bir boşluk var, ancak yatırımcılar yeni yönetimin politika değişikliğine hâlâ inanıyor. Yıl sonunda faiz oranı %30’a yükselirse, kademeli bir sıkılaştırma döngüsüne dair inanışlar kuvvetlenebilir” dedi.

Bununla birlikte, GAM Investments Yatırım Direktörü Paul McNamara, son dönemde krediler tarafında görülen yavaşlamayı işaret ederek “sıcak ve hızlı büyüme” sisteminden uzaklaşıldığına dair bazı işaretlerin yeni ekonomi yönetimi tarafından piyasalara verilmeye başladığını söyledi.

Kredi büyümesi düşmeye devam ettiği sürece Türkiye’ye karşı daha olumlu bakıyoruz”ifadelerini kullanan McNamara, Türkiye’ye henüz yatırım yapmadıklarını ancak yatırım yapmak için fırsat kolladıklarını ve buna çokta uzak olmadıklarını söyledi.

REZERVLERDEKİ İYİLEŞME DİKKAT ÇEKİYOR

Reuters tarafından aktarılan bilgilere göre ise TCMB’nin rezervlerinde son zamanlarda görülen artış, yabancı yatırımcının ülkenin genel ekonomik gidişatın dair olumlu bulduğu başka bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Özellik Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) dolar/TL paritesine müdahale etmeyi bırakmasının ardından Net Uluslararası Rezervler’de görülen iyileşmenin yabancı yatırımcı cephesinde dikkat çekici olduğu belirtilirken, TL’deki değer kaybının da sıkı takip edildiği vurgulandı. Perşembe günü TCMB Başkanı Erkan da yaptığı sunumda rezervlerdeki artışa defalara kez vurgu yaparak bu gelişmenin oldukça olumlu olduğunun altını çizmişti.

“KÖRFEZ” DÖVİZLERİNİN AYRINTILARINI MERAK EDİLİYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ziyareti sırasında üstüne anlaşılan 50,7 milyar dolarlık yatırımın Türkiye’ye ne şekilde ve hangi koşullarda gireceğine dair ayrıntılı bilgi, yatırımcılar cephesinde en çok merak edilen konuların başında geliyor. Yatırımcılar ve piyasa aktörleri, bahsedilen 50,7 milyar dolarlık yatırımın Türkiye’ye fayda sağlayacağının altını çizerken, KNG Securities’de Kıdemli Sabit Getirili Satışlardan Sorumlu Çağrı Kutman, “Türkiye’nin Körfez yatırımını ne şekilde ve ne zaman alacağı hala net değil, ancak kesinlikle yardımcı olacaktır” dedi.

JPMORGAN: ENFLASYON YÜZDE 64 İLE ZİRVEYE ULAŞACAK

JPMorgan analisti Fatih Akcelik, müşterilere gönderilen araştırma notunda Türkiye'nin 2023 büyüme tahminini yüzde 3.2'den yüzde 4'e yükseltti. Ancak, notta aynı zamanda Türk Lirası'ndaki değer kaybının sürmesi nedeniyle enflasyon baskılarının Temmuz ayında arttığına dikkat çekti ve yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 50'den yüzde 57'ye revize etti.

Fatih Akcelik, doğalgaz fiyatlarındaki olumsuz baz etkisi ve yerel seçim öncesi baskılar nedeniyle enflasyonun Mayıs 2024'te yüzde 64'e çıkarak zirve yapmasını beklediğini de belirtti.

Ayrıca, notta JPMorgan analistlerinin yıl sonu faiz oranı beklentisini yüzde 30 olarak koruduğu ve yıl sonuna kadar her toplantıda 250 baz puanlık bir artış öngördükleri ifade edildi.