Yeni ekonomi politikalarıyla borsa, faiz ve döviz senaryoları

Yayınlama: 12.06.2023 09:38:00 Güncelleme: 12.06.2023 09:41:31

Ekonomi yönetimi değişti. Yeni para ve kur politikaları da kapıda. Piyasalar 22 Haziran’daki TCMB faiz kararına kilitlendi. Kararın, normalleşmenin hızı konusunda önemli bir fikir vereceği düşünülüyor. Borsa, döviz, faiz üçgeninde neler yaşanacak? KKM’nin yol haritası nasıl değişecek? Ekonomi yönetiminin kaostan düzen çıkarma planında piyasaları adım adım neler bekliyor?

Yeni ekonomi politikalarıyla borsa, faiz ve döviz senaryoları

SERAP SÜRMELİ

Yakın tarihli bir notta, yükselen fiyatlara daha düşük faiz oranlarıyla karşı koyma şeklindeki alışılmışın dışında bir planının, "ekonomik bağımsızlık savaşını" kazanma sözü verdiği yazılıydı. Şimdi ortak görüş, bu planın, artan maliyetler, büyüme potansiyelindeki yavaşlamalar ve rekabet avantajının azalması açısından ekonomiyi istikrarsız bir duruma getirebileceğinden yana.

Değişime dair ilk açıklamalar, ekonomi yönetiminin ortodoks politikalarla fiyat ve döviz kuru istikrarına odaklanacak yeni bir denge bulma isteğinde birleşiyor. “Rasyonel bir zemine dönme” isteği aynı zamanda bir süredir uygulanan maliyetli kısa yollar ve hızlı düzeltmeler için yolun sonu demek.

Faiz cephesi için oran döngüsünün nerede başlayıp nerede biteceğinin cevabını bulmak giderek zorlaşıyor. Burada zorluğun bir kısmı, para politikasının gecikmeli etkileri. Genel olarak, faiz oranlarının kısıtlayıcı etkilerinin, ekonomi tarafından yaklaşık bir yıl sonrasına kadar tam olarak hissedilmediği düşünülür. Bu da ekonomik veriler geldikçe faiz oranlarında ince ayar yapılacağına ilişkin, dalgalı düzeltmeli seyir senaryolarını ön plana çıkarıyor. Piyasalar beklentiye paralel bir faiz artışıyla başlangıçta, bu ince ayarın biraz daha yüksek oranlar içereceğini olası görüyor.

Borsa cephesinde yatırımcılar temkinli, sonuçları görmek için kenarda bekliyor. Yabancıları kafası karışmış bir figür olarak resmediyor. Mehmet Şimşek yönetiminde daha ortodoks bir para politikasına geçilse bile - ki bu büyük bir ‘eğer’ olmaya devam ediyor - bunun yabancı portföy yatırımcıları için ne kadar ikna edici olacağını merak ediyor.

İstihdam piyasası ve ekonomik büyümeye dair beklentiler, bir turizm toparlanmasını, ihracatı ve yurt dışı finansmanın olası etkilerini tartışıyor. En yüksek enflasyon oranlarını geçmiş olmamıza rağmen, fiyatlar halen yükselmeye devam ediyor. Fiyatlar üzerinde daha fazla yukarı yönlü baskı oluşabileceğine dair senaryolar, ihracatçıların şoklara ve düşük kaldıraç derecelerine karşı dayanıklılıklarını bir kez daha test edecekmiş gibi duruyor.

Politika değişikliği sinyalleriyle birlikte döviz kurları yükseliyor, mevduat faizi oranları, altın yükseliyor. Peki ya hisse senetleri? Onlar da yükseliyor. Piyasa analistleri, yılsonu için farklı görüşlere sahipler. Borsa, döviz ve faiz üçgeninde oranların nerede biteceğine ilişkin bir dizi farklı sonuç öngörüyorlar. Burada tahminlerini güncelleyerek, sizin için ekonomik projeksiyonlara dair bir özet hazırladılar.  

ENDEKSTE 6500’E DOĞRU

Ahlatcı Yatırım Hazine Müdürü Arda Coşar borsaya dair iyimserliğini yükseltiyor: “Dalgalı ve düzeltmeli olsa da Borsa İstanbul’daki yükselişin devamını beklerim. Hem hisse senetlerindeki görece iskonto, hem ekonomi politikalarındaki  daha ortadoks yaklaşım, bir miktar enflasyon etkisiyle de olsa şirket cirolarındaki ve dolayısı ile karlarındaki yükseliş endeksi destekleyecektir. Bu açıdan ilk önce bir önceki zirve seviyesi 5.700 daha sonra 6.000 üzeri ve 6.500’e varan fiyatlamaları önümüzdeki aylarda görebiliriz.”

Kötü senaryo: “Ekonomi politikalarında yaşanabilecek olası bir kararsızlık ve anlaşmazlıkla birlikte, ödemeler dengesinde yaşanacak problemler, bu sonuçları görme fırsatlarını elimizden alabilir.”

Phillip Capital Araştırma Müdürü Onurcan Bal’ın senaryosu kısa vadede temkinli: “Haftanın ilk işlem gününü yüzde 5 civarında bir yükselişle tamamlayan BIST-100 Endeksi, 2023 yılı başından itibaren etkili olan ve kabaca 5.200 seviyesinden geçen orta vadeli düşüş kanalını da kırdı. Düşüş kanalının kırılması olumlu bir teknik görünüme işaret ederken, çarşamba günü yeniden güç kazanan yükselişlerle 5.500 üzerindeki seviyelerin test edildiği görülüyor. 5.500 üzerinde kapanışlar 5.705 seviyesinde bulunan tarihi zirveye doğru yükselişleri beraberinde getirebilir. Zirve aşılacak olursa BIST-100 Endeksi’nde 6.000’li seviyeleri konuşuyor olacağız. Orta vadede Borsa İstanbul’a olumlu görüşümüzü korumaya devam ederken, geçen haftadan bu yana yaşanan güçlü yükselişlerin ardından kısa vadede kâr satışlarının yaşanma ihtimali de göz ardı edilmemelidir. Olası düzeltmelerde 5.200 üzerinde kalıcılığın korunması önem taşıyor.”

İkon Menkul Araştırma Müdürü Onur Altın da, “BİST100’de takip edeceğimiz seviye 5.675 seviyesi. Endeksin bu bölgeyi kırması halinde 6000-6500 bandına doğru yükselişler görülebilecek iken bu seviyenin kırılmaması halinde 5675-4500 bandında yerel seçimlere kadar git gel yapan bir endeks izleyebiliriz” diyor.

“DOLAR 25 TL CİVARINDA DENGELENEBİLİR”

Faize bağlı her iki senaryoda da kurda düşüş pek mümkün görünmüyor. Arda Coşar, kurun 25 TL civarında dengelenmesini daha olası görüyor: “Şimdi döviz kurlarını baskılayan makro ihtiyati tedbirlerin kademeli olarak kaldırılması bekleniyor ve bu sebeple dolar kurunda 23TL üzerine giden hareketler gördük. 25-27 TL bandına doğru hareketlenmeler ve bu seviyede dengelenme görürsek, bu son derece normaldir. Bundan sonrası para politikası ve merkez bankasının tavrına bağlıdır. Şayet merkez bankası piyasa beklentilerine paralel bir faiz artırımı yaparsa 25 TL yakınlarında ya da biraz üzerinde bir dengelenme görebiliriz. Merkez bankasının faiz artırmaması durumunda ise daha yüksek döviz kuru görebiliriz.”

İkon Menkul Araştırma Müdürü Onur Altın ise yerel seçimlere kadar 25-28 bandına dikkat çekiyor, öte yandan döviz likidite krizinin arifesinde olduğumuz konusunda uyarıyor: “TCMB’nin net rezervlerinin 21 yıl sonra eksiye geçmesi ciddi bir döviz likidite krizi arifesinde olduğumuzun bir göstergesi olmaya devam ediyor. Yaz aylarında turizm gelirlerinde beklediğimiz artışın rezervlere yansımasını göreceksek kurlarda bir miktar daha yükseliş yaşanabilir. Temel senaryomuz yaz sonuna kadar doların 25-28 TL bandına doğru hareket ettikten sonra seçimlere kadar bu bölgede stabil kalabileceği şeklinde. “

“ENFLASYONDA YÜZDE 40’IN ALTI ZOR”

Yılın ikinci yarısında zorlayıcı adımlar bekleniyor, çarşı pazar biraz karışacak gibi görünüyor. Dinamik Yatırım’ın Baş Ekonomisti Enver Erkan, enflasyonun talep sarmalından kurtararak yapının yeniden işler hale getirilebileceğini düşünüyor: ”Merkez Bankası'nın politika faizini şu anki ekonomik normlarımızın gerektirdiği seviyeye yükseltmesini bekliyoruz. Sıkı para politikalarıyla birlikte, kredi kanalı kısılacak, talep azalacak. İhtiyaç kredilerine, taşıt kredilerine erişim zorlaşacak ve maliyetlenecektir. Talep azalacağı için ekonomi biraz yavaşlayacak ve kısa dönemde kurdaki artış enflasyonu yüksek tutmaya devam edecektir. Bu yıl yüzde 40 altı enflasyon biraz zor, belki yüzde 35-40 bandı olur. Enflasyonu talep sarmalından kurtardığımız zaman, yapıyı yeniden işler hale getirebiliriz. Bu da zaman alacaktır.”

FAİZ ARTIRIMI ÖNE ÇEKİLEBİLİR

Piyasalar merkez bankasının 22 Haziran’da açıklayacağı faiz kararını bekliyor. Kararın, normalleşmenin hızı konusunda önemli bir fikir vereceği düşünülüyor. Ancak, Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş’a göre bu kararın erkene alınma ihtimali de var: “Mehmet Şimşek’in ilk açıklamalarında, maliye ve para politikalarında önemli adımların atılabileceğinin işaretleri vardı. İleriye dönük olumlu ya da olumsuz bakan yerli veya yabancı yatırımcıların, özellikle rekabetçi bir TL kurunun ve faiz seviyesinin, ekonominin geleceği açısından belirleyici olacağı yönünde görüşlerinin oluştuğunu görüyoruz. 22 Haziran’daki TCMB faiz kararı bu açıdan kritik bir öneme sahip. Ancak son günlerde TL’deki değer kaybının ivme kazandığını ve bunun devam etmesi durumunda faiz artırımı gibi kararların daha erken alınabileceğini de düşünüyoruz. Temel aldığımız senaryo önümüzdeki kısa dönemde TL’deki zayıflamanın biraz daha devam edebileceğini, politika faizlerinin yükselebileceğini, fakat güven ve istikrar ortamı yaratıldığı takdirde borsaya olan ilginin de yüksek olmaya devam edebileceğini öngörüyor.”

Onur Altın’a göre faiz artırımının etkisi miktarına bağlı olacak: “17 Mart’ta yerel seçimler olması faizlerin seçim öncesi sert yükseltilmesinin önünde engel olarak duruyor. Enflasyon altı faiz artırımlarının ise piyasada işe yaramayacağını düşünüyoruz.  Yani ya faizler enflasyon üzerine çıkarılmalı yada yapılan faizlerin kur ve piyasalar üzerinde etkisinin olacağını zannetmiyoruz. Bu arada Temmuz ayında asgari ücrete yapılması planlanan zamları da hesaba katacak olursak yılı yüzde 50 civarında bir enflasyonla bitirecek gibi görünüyoruz. Bu durumda faizler yüzde 50 civarına çıkarılmaz ise kurdaki yükselişte devam edecektir.”

KKM’NİN AZALTILMASI TAKVİME BAĞLANABİLİR

İntegral Yatırım’ın Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya da açıklanacak kararın aynı zamanda KKM’nin geleceğini de etkileyeceği görüşünde: “Makro ihtiyati tedbirlere yeni düzenlemeler getirilmesi. KKM’nin geleceği ile ilgili yeni bir yol haritası belirtilmesi alınacak aksiyonlar arasında öncelikli olabilir. Özetle, bozulan piyasa dinamiklerini normalleştirmek ilk adımlar arasında olacaktır. Bununla birlikte cari açık ve yükselen enflasyonu dizginlemek adına alınacak yeni ekonomik modelin açıklanması güven uyandırabilir. Tüm bu unsurlarla birlikte yükselen bir Borsa endeksi, yukarı giden bir Dolar/TL ve aratan faiz politikası görmemiz mümkün. Ancak genel olarak hepsinin bir dengeye oturması beklenebilir. Bir yandan artan faizler borsa üzerinde baskı yaratırken diğer yandan yeni ekonomi politikasının yaratabileceği ilgi çekici hikayenin yabancı yatırımcı tarafından dikkat çekmesi beklenebilir.”

A1 Capital Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Baki Atılal de beklenen adımları şöyle sıralıyor: “Türkiye'nin yüzde 40 seviyesindeki enflasyonu ve yüzde 8,5'lik mevcut faiz oranları, yüksek negatif faiz demek. İlk beklenen TCMB’den yüksek faiz artışı ve izleyen aylara ilişkin beklenen enflasyona göre artış patikasının belirlenmesi. Tıkanan swap kanallarını açmak ve yabancı kurumların risk yönetimlerinin kıstığı limitleri yeniden yükseltmesini sağlamak, piyasadaki kısıtlayıcı kontrol ve düzenlemelerin (KKM ve MK zorunluluğu) kaldırılmasına yönelik takvimin açıklanması, makro ihtiyati önlemler ve regülasyonlarla sıkışmış ve kredi arzının neredeyse durduğu bankacılık sektörü için atılacak adımlar, döviz rezervlerinde süregelen hızlı düşüş dikkate alındığında ise iç talebi ve de dolayısıyla döviz talebini sınırlandırmak üzere adım atılması ve kamu maliye dengelerini iyileştirecek tedbirler de beklenen diğer adımlar.”

Atılal, bu adımların olası etkilerini ise kur üzerinde baskının kalkması ile Türk Lirasının değer kaybetmeye devam etmesi, TL cinsi devlet tahvil faizinin yükselmesi, CDS ve Eurobond faizlerinin gerilemesi, BIST’de banka ve holdingler öncülüğünde yükselişin devam etmesi olarak sıralıyor.

Onur Altın ise KKM’nin kademeli olarak azaltılabileceğini ancak en azından yerel seçimlere kadar böyle bir adımın atılmayacağını düşünüyor. Bu yönde atlacak her adımın piyasa tarafından döviz talebini hızlandıracak bir gelişme olarak algılanacağının altını çiziyor.

GEÇİŞ PORTFÖYÜ NASIL OLMALI

Onurcan Bal, Borsa İstanbul’da orta vadeli bakış açısıyla yatırım yapmayı değerlendiren yatırımcıya yüzde 50 oranında hisse, geriye kalan yüzde 50’nin ise altın ve mevduat olarak eşit ağırlıklı tutmasını tavsiye ediyor. Son haftalarda Fed’e ilişkin değişken beklentiler ve doların küresel çapta değer kazanması, ons altının baskılanmasına neden oldu. Mevcut durumda 1.950 – 1.960 dolar aralığında dalgalı bir seyir izleyen altının ons fiyatında önümüzdeki süreçte yeniden 2 bin doların üzerindeki seviyeleri test edilebileceğini ve gram altında yükseliş eğiliminin orta vadede devam edebileceği tahmin ediliyor.

Hisse tarafında ise Cemal Demirtaş, özellikle mali yapısı kuvvetli şirketlere yatırım yapılmasını öneriyor. Demirtaş’ın en beğendiği hisseler, Bim, Migros, Coca Cola İçecek, Tofaş, Turkcell, Şişecam ve TAV Havalimanları. Holdingler arasında Koç, Sabancı, Doğan ve Anadolu Holding’i, enerji şirketleri arasında ise, dolar pozisyonunu da göz önüne alarak Aksa Enerji.

ŞİMŞEK’TEN BEKLENEN ADIMLAR

A1 Capital Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Baki Atılal

Mehmet Şimsek’in, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” açıklaması, dış dünyaya "ortodoks ekonomi politikalarına dönüş" mesajı olarak algılandı. TCMB Başkanlığı’na da piyasa dostu bir ismin atanması ortodoks politikalara dönüşün ilk adımı olarak kabul gördü.

Türkiye'nin yüzde 40 seviyesindeki enflasyonu ve yüzde 8,5'lik mevcut faiz oranları, yüksek negatif faiz demek. TCMB’den öncelikle yüksek faiz artışı ve izleyen aylara ilişkin enflasyon tahminlerine göre artış patikası belirlemesi bekleniyor. 

Devamında tıkanan swap kanallarını açması ve yabancı kurumların risk yönetimlerinin kıstığı limitleri yeniden yükseltmesinin sağlanması geliyor. Öte yandan piyasadaki kısıtlayıcı kontrol ve düzenlemelerin (KKM ve MK zorunluluğu) kaldırılmasına yönelik takvimin açıklanması da beklenen konular arasında. Diğer yandan makro ihtiyati önlemler ve regülasyonlarla sıkışmış ve kredi arzının neredeyse durduğu bankacılık sektörü için de çözüm yönünde adımlar bekleniyor. Döviz rezervlerinde süregelen hızlı düşüş dikkate alındığında ise iç talebi ve de dolayısıyla döviz talebini sınırlandırmak üzere adım atılması ve kamu maliye dengelerini iyileştirecek tedbirler de sıradaki konular.

FAİZLER YÜZDE 50’YE ÇIKARILMAZSA KURDAKİ YÜKSELİŞ DEVAM EDER

İkon Menkul Araştırma Müdürü Onur Altın

TCMB’den yukarı yönlü sert bir faiz artırımı gelirse, bu kuru ilk etapta bir miktar aşağı çekecektir. Ancak yine de 20 TL’nin altında bir kur beklemiyorum. Hatta faiz artırımlarına rağmen kurun yükselişine devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü hem dış ticaret açığının devam ediyor olması, hem cari açıktaki yükseliş eğiliminin sürmesi çok ciddi bir döviz talebi yaratmayı sürdürüyor. Yabancı yatırımcı girişi olmadığı sürece döviz talebinin karşılanması zor görünüyor. Döviz talebinin düşmesi mümkün değil bu durumda kurdaki yükselişi engellemek için faiz artırımından ziyade döviz arzı yaratmak zorundasınız. Yani yabancı yatırımcı çekmek zorundasınız. Piyasa faizlerin kademeli bir şekilde yüzde 40’lara kadar artmasını bekliyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmasında faizi daha da düşüreceğini söylemesi ve önümüzde 17 Mart’ta yerel seçimleri olması, faizlerin sert bir şekilde yükseltilmesinin önünde engel gibi duruyor. Enflasyon altı faiz artırımları ise işe yaramayacaktır, kur ve piyasalar üzerinde bir etkisinin olmayacağı kanaatindeyim. Bu arada Temmuz ayında asgari ücrete yapılması planlanan zamları da hesaba katacak olursak yılı yüzde 50 civarında bir enflasyonla bitirecek gibi görünüyoruz. Bu durumda faizler yüzde 50 civarına çıkarılmaz ise kurdaki yükselişte devam edecektir.

Borsaya baktığımızda ise aslında 2022’de  yaşadığımız tabloya benzer bir görüntü veriyor. Kurlar yükseldikçe borsanın da yükseldiği bir tablo yaşamıştık. Benzer bir senaryo yaşanma ihtimali kuvvetli iken burada çok bilinmeyenli bir denklem karşımıza çıkıyor. Birincisi faizlerin artırılması meselesi eğer faizler beklenildiği gibi yüzde 40-50 seviyesine yükseltilirse, yatırımcı mevduat faizine yönelebilir ve borsada kayıplar yaşanabilir. Aksi halde faizler yükseltilmez ise ve enflasyonda yükseliş yaşamaya devam edersek, kendini korumak isteyen yatırımcı borsaya girişlerini hızlandırabilir ve endeks tarihi zirveleri test edebilir.