Yükselen Çelik/Barış Göktürk: Halka arzdan sonra 10 kat büyüdük

Yayınlama: 24.06.2023 10:28:00 Güncelleme: 24.06.2023 10:31:32

Tipik bir aile şirketiyken, önce sanayici kimliğine kavuştu, şimdi ise adının en büyük 500 listesine yazılmasını bekliyor. Yükselen Çelik başka bir halka arz hikayesi yazıyor

Yükselen Çelik/Barış Göktürk: Halka arzdan sonra 10 kat büyüdük

SERAP SÜRMELİ

Yükselen Çelik, büyük bir pazar fırsatına ve ölçekte büyüme konusunda kendini kanıtlanmış bir sicile sahip tipik aile şirketiydi. İkinci kuşak yöneticisi Barış Göktürk ile kabuk değiştirerek, üretime, sanayici kimliğine kavuştu. Pandemi kısıtlamaları nedeniyle sıkışıp kaldığı bir dönemde halka arz kararı aldı. Sermaye piyasaları şirkete sadece işini genişletmek için kullanılabileceği bir nakit enjeksiyonu sağlamadı. Halka arz ile birlikte şirket çizelgeleri tepeden aşağıya doğru sıkılaştı. Artan kapasite, büyük satışlar, nispeten kolay kârlar büyümeyi görmeye hevesli doğru bakışları, özellikle de potansiyel yatırımcıların ilgisini üzerine çekti. Şirket sadece 3,5 yılda dolar bazında 3 kattan fazla, TL bazında ise 10 kat büyüdü. Bu yıl ilk defa Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesine adının yazılmasını bekliyor. Geçen yıl Amerika’da bir şirket kurdu, şimdi aynısını Avrupa’da yapmak istiyor. Önümüzdeki yıl yurt dışında şirket satın alarak büyümeyi planlıyor. Büyük vaatler yok, konfeti yok, sessizce ilerliyor. Barış Göktürk, dümende geçen 18 yılını ve yeni rotasını EKONOMİ Borsa gazetesine anlattı.

■ 2019 yılının sonlarına doğru halka arz oldunuz. Yaklaşık 3,5 sene geçmiş. Bu zamana kadar neler yaptığınızı kısaca anlatır mısınız?

70 yıllık sanayici bir aile şirketiyiz. Aile, zaman içinde kurumsallaşmadığı ve doğru hamleleri yapamadığı için bölünüp parçalanmış. Babam, 1976 yılında Yükselen Çelik’i kurmuş. 1976 yılından, 2005 yılına kadar al-sat yapan bir ticaret şirketiydik. 2005 yılı itibariyle yarı mamul üretimine girdik ve çelik servis merkezi kurduk. 2009 yılında bu şirketi daha da büyüttük. Ben işe başladığımda 1,4 milyon dolar olan şirketimizin cirosu bugün 100 milyon dolara çıkmış durumda. 2019 yılında neden halka arz olduk? Bizim halka arzı yapmamızın ana sebepleri; şirketimizin ömrünü uzatmak, büyümemizi desteklemek ve ileride parçalanmasını, bölünmesini önlemekti. Bölünmemenin en kolay yolu da sermaye piyasalarına gelmekti. Türkiye gibi enflasyon ve faizin yüksek olduğu bir ülkede borçlanarak büyüme alternatifinden veya risklerinden arınmak için, büyümenin en güzel yolu sermaye piyasalarına gelmekti. 2019 yılının kasım ayında halka arz olduk ve bunu sermaye artışı yoluyla yaptık. Dolayısıyla şirketimize gelen kaynak tamamen şirkette kaldı ve ortakların cebine para girmedi. Şirket halka arzdan önce 25 milyon dolar ciro yapıyordu, halka açıldıktan sonra 100 milyon dolara kadar yükseldi. Bu aynı zamanda gelen paranın nerede kullanıldığının çok iyi bir göstergesidir. Yani, 3,5 yılda dolar bazında üç kattan fazla, TL bazında da 10 kat büyüdük. Sonuç olarak halka arz hikayemizde gelen parayla sermaye artışı yapılması, yeni makine ve yeni hatların kurulması, ihracata başlanması oldu.

Bakın biz şirketi halka arz etmeseydik bu kadar büyüyemezdik. Aslında Türkiye’nin çok kötü bir döneminde halka arz olduk diyebilirim. İşte yerel seçimler sonrasında genel seçimler, etrafımızdaki savaşlar ve pandemiye rağmen, şirketimiz son 3,5 yılda çok güzel bir büyüme gerçekleştirdi. Satış gelirleri ve net karımız arttı hatta bu sayede itibarımız da arttı. Bugün bankacılarla, sanayicilerle, tedarikçiler ve müşterilerle oturduğumuz zaman evet siz gerçekten söylediğiniz gibi insanlarmışsınız diyorlar. Bizim şirket olarak bu halka arzla kredibilitemiz yükseldi.

Bu arada biz hiç İSO 1000’e girememiştik ve 2021 yılı malileriyle İSO 1000’e girmeyi de başardık. Yani daha önce Türkiye’deki en büyük sanayi kuruluşları arasına giremeyen Yükselen Çelik, şu anda İSO 1000’de, 731’inci sırada yer alıyor. Hatta belki de bu sene 2022 mali verileriyle birlikte en büyük 500 sanayi kuruluşu arasına girmiş olacağız. Dolayısıyla ben halka arzı herkese tavsiye ediyorum. Ayrıca bana bir vizyon da kazandırdı.

“ÇELİK İŞLEME KAPASİTEMİZİ 200 BİN TON KAPASİTEYE ÇIKARACAĞIZ”

■ Bu yıla ait büyüme ve yatırım hedefiniz nedir?

Biz halka arzdan önce yıllık 25 bin ton çelik işleme kapasitesi olan çelik servis merkeziydik. Halka arzı tamamladıktan bir yıl sonra kapasitemizi 100 bin tona çıkardık. Bunu da halka arz gelirlerini yatırımda kullanarak yaptık. Ayrıca Kıraç’taki çelik servis merkezimizin mevcut hatlarını yeniledik.

Bakın Türkiye’de kalıp çeliği pazarı ve bizim bulunduğumuz pazar büyüyor, tabi pazarla beraber biz de büyüyoruz. Zaten 2005 yılında 1,4 milyon dolar olan satış gelirlerinin 18 yıl sonra 100 milyon dolar civarına erişmiş olması pazarın ve bizim büyümemizin bir göstergesi. Bu arada tekrar kapasite artışına gitme kararı aldık. Bu yılın ikinci yarısında faaliyete başlayacak, Dilovası’nda bir çelik servis merkezi kuruyoruz. Yani 25 bin tondan 100 bin tona çıkardığımız çelik işleme kapasitemizi, şimdi 200 bin tona çıkarmaya hazırlanıyoruz.

Şirketin halka arzında öz sermayesi 100-150 milyon TL civarındaydı, bugün 450 milyon TL’yi aşmış durumda. Satış gelirleri ve miktar, ton bazında satışlar da çoğalarak artıyor. Bu sene Dilovası’ndaki çelik servis merkezimizi tamamlayıp, kapasitemizi tekrardan artırıp, satış hasılatlarımızı büyütmek istiyoruz.

Bu arada yurt dışında şirket kuruluşlarına yatırım yapıyoruz. Geçen yıl Amerika’da tamamı Yükselen Çelik’in iştirakiyle Rising Steel adında bir şirket kurduk. Şimdi Avrupa bölgesinde yeni bir şirket kurmak için çalışmalar yapıyoruz. Hatta bu Avrupa’da kuracağımız şirketin dışında bu yılın sonu veya 2024 yılının başında Avrupa’da başka şirketler almayı veya iş birlikleri yapmayı da planlıyoruz.

2021 yılında ihracata başladık ve 40’ın üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Şu an satış gelirlerinin yüzde 10’a yakını ihracata döndü. İhracatla beraber hem nakit akışımız hem de döviz gelirlerimiz artıyor.

“TÜRK ÇELİK SEKTÖRÜ DÜNYA SIRALAMASINDA GERİLİYOR”

■ Türk çelik sektörü için 2023 yılı nasıl geçiyor? Yılı nasıl tamamlar?

Türk çelik sektörü geçen sene ve bu seneyi kötü geçiriyor. Bakın Türkiye ham çelik üretiminde 2020 yılı öncesinde hep sekizinci sıradaydı.

Ama 2021 yılında pandeminin etkisiyle Çin’in biraz geri çekilmesi, Türkiye’nin dünya pazarlarına daha fazla ihracat yapmasını sağladı ve bizi yedinci sıraya taşıdı. Ve tarihi bir rekorla, Türkiye çelik üretiminde 40 milyon ton barajını aştı.

2022 yılına geldiğimiz de ise dünyaya göre biz negatif ayrıştık. Dünya yüzde 4-5 küçülürken, Türkiye yüzde 13-14 civarında küçüldü ve tekrar sekizinci sıraya geriledi. Bu yılın ilk dört ayında bir sıra daha düştük ve dokuzuncu sıraya geriledik. Türkiye’nin demir-çelik sektöründe KDV’nin karmaşık yapısı yalınlaştırılıp yüzde 8 indirilirse, yerli ve milli üretime büyük katkısı olacaktır. Bu da ülkemizi dinamik hale getirir ki inşallah yine dünya sıralamasında üst sıralara çıkabiliriz.

“İHRACATIMIZIN PAYINI BEŞ YIL İÇERİSİNDE YÜZDE 20’YE ÇIKARMAK İSTİYORUZ”

■ İhracatın cironuzdaki payı 2019 yılından beri düzenli bir şekilde artış gösteriyor. 2023’ün ilk çeyreği itibarıyla 328 milyon TL tutarındaki satış gelirinizin 35 milyon TL’sini ihracat ile elde etmiş oldunuz. Bu ağırlığın gelecek dönemlerde artmasını ve Yükselen Çelik’in ihracat pazarında güçlü oyunculardan olmak için adımlar atacağını söyleyebilir miyiz yoksa önceliğiniz yurtiçi mi olacak?

Biz yurt içindeki pazar payımızı kaybetmeden yurt dışında büyümek istiyoruz. Kalıp çeliği sektöründe bizim ihracattaki payımız yüzde 18 civarında. Ama yurt içinde bunu yaparken vadeli satışlar büyük bir kısmını oluşturuyor. Borç ödeme süresiyle, borç tahsil etme süresi arasında vade farkı var. Ürünü peşin alıyorsunuz ama 100 gün sonra tahsil ediyorsunuz. Veya 60 gün vade ile alıyorsunuz, 160 gün sonra tahsil ediyorsunuz. Ortalama alış ve ortalama satış vadeleriyle yurt içinde yapılan ticarette, 100 gün civarında bir satış finansmanı yapmamız gerekiyor. Yani sonuç olarak yurt içinde büyümek için daha çok kredi kullanmamız ve daha fazla işletme sermayesi gerekiyor. Ama yurt dışında büyümek istiyorsak bunların hiçbirine ihtiyaç yok. Hatta üstüne bir de döviz gelirleri elde ediyorsunuz. Döviz cinsinden gelirler sizi, alacağınız hammaddelere karşı hedge etmiş oluyor. İhracat onun için mükemmel bir şey. Dediğim gibi 40’ın üstünde ülkeye ihracat yapıyoruz ve hedefimiz şirketin toplam satış gelirleri içerisinde ihracatın payını önümüzdeki beş yıl içerisinde yüzde 20’ye çıkartmak.

“RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI TÜRK ÇELİK SEKTÖRÜ İÇİN BİR FIRSAT OLMADI”

■ RusyaUkrayna savaşıyla birlikte uygulanan bazı yaptırımlar, Rusya’nın demir-çelik ihracatını kısıtlamış ve özellikle Türk üreticiler Rusya’nın pazar payını bu dönemde önemli ölçüde almıştı. Gelecekte Türk çelik sektörünün yurtdışında rekabeti koruması için öncelikli olarak dikkat edilmesi gereken şeyler neler?

Önce şunu düzeltmek istiyorum, genelde dünyada şöyle bir algı oldu; Rusya-Ukrayna savaşı başladığında bazı çevreler bunun Türk çelikçiler için bir fırsat olduğunu zannettiler. Hatta savaş nedeniyle oradaki pazar payının kapılacağı zannedildi. Ancak öyle olmadı. Bir kere dünya küçüldü ve çelik tüketimi tüm dünyada azaldı. RusyaUkrayna savaşından dolayı 2022 yılında Avrupa’da çelik tüketimi yapan otomotiv, kalıp, makina ve dayanıklı tüketim fabrikalarının üretimi kısmen çalışmaz hale geldi veya durdu. Dolayısıyla ihracat pazarları büyümedi ve bize çok fazla alan açılmadı. Yani sanılanın aksine Türk çelikçisi için bu bir fırsat olmadı. Aksine Ruslar dünyaya çelik satamaz hale geldiler. Bir tek Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Çin’e satabildiler. Bundan dolayı da çok fazla ucuz Rus çelik arzı oluştu. Bu da Türkiye’de çelik ithalatının artmasına sebep oldu. Bırakın biz ihracatta daha fazla pazar payı almayı, kendi pazarımızda da kan kaybettik.

“ÖZELİKLE KAR MARJI YÜKSEK DAYANIKLI TÜKETİM, OTOMOTİV VE KALIP SEKTÖRLERİNDE BÜYÜMEK İSTİYORUZ”

 ■ Cironuzun büyük bir kısmını otomotiv, kalıp ve makine sektörüne yaptığınız satışlardan elde ediyorsunuz. Gelecekte bu durumda bir değişiklik olmasını ve başka sektörlerin satışlarınızda ön plana çıkmasını bekliyor musunuz?

Türkiye’de elektrikli araçların kullanımının artmasıyla birlikte, otomotiv sektörüne satışlarımızın artmasını bekliyorum. Çünkü elektrikli araçların kalıpları değişiyor ve bu kalıpların değişmesi demek bizim daha çok kalıp çeliği satmamız anlamına geliyor. Türkiye’deki yurt dışına ihracat yapan otomobil yan sanayinin, elektrikli otomobile yönelik yeni tasarım kalıplar ve yeni ürünler üreteceğini görüyoruz. Bu bizim için bir fırsat, yeni tedarikçilerin oyuna girmesi demek. Özelikle yurt dışında ihracat anlamında otomotiv sektörüne yönelik satışlarımızın artacağını öngörüyorum. Öncelikle kar marjı yüksek olduğu için dayanıklı tüketim, otomotiv ve kalıp sektörlerinde büyümek istiyoruz.

“BORSADA YÜKSELEN ÇELİK HİSSESİ TRADE ETMİYORUM”

■ Hissenizin geldiği seviyeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şunu ısrarla vurgulamak lazım, ben bugünü kadar Yükselen Çelik hissesi satmadım. Alırsam, alıyorum ama satmıyorum. Borsada Yükselen Çelik hissesi trade etmiyorum. Pay fiyatıyla ilgili de bir kanaatim yok, çünkü bununla ilgili bir görüş beyan etmem hem etik olarak hem de SPK mevzuatı gereği doğru olmaz. Hisse fiyatı, ülkenin makroekonomik koşullarının yanı sıra, kredi ve risk iştahına ve de bilançosuna bağlı olarak arz talep dengesi içerisinde kendiliğinden oluşur. Eğer yönetim kurulumuz fiyatın çok düşük olduğuna kanaat getirirse, geçmişte yaptığımız gibi pay geri alımı yapar.

Biz halka arzı 1,86 TL’den yapmıştık, şimdi 1013 TL arası değişen bir pay fiyatı olduğunu görüyoruz. Eğer Türkiye’nin yüksek olan enflasyonu düşerse, kredi faizleri düşerse, kredi muslukları açılırsa şirketler daha sağlıklı büyümesini sürdürebilirse, pay fiyatları da bilançolarla birlikte büyüyecektir. Bizim de şirkette yönetici ortak olarak yapmamız gereken pazar payımızı artırmak, dolar ve TL cinsinden şirketin satış gelirlerini yükseltmek, daha fazla kar elde etmek ve FAVÖK’ümüzü yükseltmek ki bunları zaten yapıyoruz.

“BORSADA YÜKSELEN ÇELİK HİSSESİ TRADE ETMİYORUM”

■ Hissenizin geldiği seviyeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şunu ısrarla vurgulamak lazım, ben bugünü kadar Yükselen Çelik hissesi satmadım. Alırsam, alıyorum ama satmıyorum. Borsada Yükselen Çelik hissesi trade etmiyorum. Pay fiyatıyla ilgili de bir kanaatim yok, çünkü bununla ilgili bir görüş beyan etmem hem etik olarak hem de SPK mevzuatı gereği doğru olmaz. Hisse fiyatı, ülkenin makroekonomik koşullarının yanı sıra, kredi ve risk iştahına ve de bilançosuna bağlı olarak arz talep dengesi içerisinde kendiliğinden oluşur. Eğer yönetim kurulumuz fiyatın çok düşük olduğuna kanaat getirirse, geçmişte yaptığımız gibi pay geri alımı yapar.

Biz halka arzı 1,86 TL’den yapmıştık, şimdi 1013 TL arası değişen bir pay fiyatı olduğunu görüyoruz. Eğer Türkiye’nin yüksek olan enflasyonu düşerse, kredi faizleri düşerse, kredi muslukları açılırsa şirketler daha sağlıklı büyümesini sürdürebilirse, pay fiyatları da bilançolarla birlikte büyüyecektir. Bizim de şirkette yönetici ortak olarak yapmamız gereken pazar payımızı artırmak, dolar ve TL cinsinden şirketin satış gelirlerini yükseltmek, daha fazla kar elde etmek ve FAVÖK’ümüzü yükseltmek ki bunları zaten yapıyoruz.