Zombi şirketler: Ölüler, dirilerden çalıyor

Yayınlama: 24.06.2023 10:00:00 Güncelleme: 12.08.2025 05:45:02

Zombi şirketler: Ölüler, dirilerden çalıyor

SAFA GÜMÜŞ

Ünlü The Walking Dead dizisinde dünyayı istila eden zombiler arasında hayatta kalmayı başarabilmiş birkaç grup insanın mücadelesine tanık oluruz. Zombiler çoğu şeyin farkında olmayan, hastalıklı ve ısırdığı kişiyi de enfekte etmelerine sebep olan bir çeşit hastalığı taşırlar. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yayımlanan “Yürüyen Ölülerin Yükselişi: Dünyadaki Zombi Firmalar” başlıklı raporda, aslında dizide gördüğümüz zombilerin, iş dünyası ve genel ekonomiye yansımış hallerini bize anlatıyor. Zombi firmalarda çevrelerindeki sağlıklı firmaları kendilerine benzetebiliyor, onların büyüme ve gelişmelerini engelleyerek ekonominin bütününe zarar verebiliyor…

MİKRO DEĞİL, MAKRO BİR HASTALIK

Raporda zombi firmalar genellikle riskli, verimsiz ve sürdürülemez olan ancak borç verenlerin (bankalar, yatırımcılar veya hükümetler) sürekli desteği sayesinde iflas etmekten kaçınabilen firmalar olarak tanımlanıyor. Bu tip firmalar genellikle hükümetler tarafından verilen teşvikler veya yanlış aktarılan kaynaklar sayesinde hayatta kalmayı başarabiliyor.

Ekonomide kaynakların etkin bir şekilde dağıtılmasına engel olan bu tip firmalar, kredi veya teşvik gibi, şirketler için önemli olan bazı mali desteklerden pay aldıkları ve iktisat bilimi gereğince de kıt olan bu kaynakları, yeterli faydayı sağlamayacak şekilde harcadıkları için ekonomik sisteme olumsuz etkileri olabiliyor.  Bu sebeple aslında “zombi şirketler” mikro değil, makro bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor.

Rapor esas itibarıyla bilimsel ve matematiksel temellere dayanarak zombi şirketlerin belli başlı karakteristik özelliklerini ve yapılarını bize sunuyor ancak genel manası ile zombi şirketlerin tanımlanmasında üç basit gösterge kullanılıyor. İlk gösterge, şirketin toplam borcunun toplam varlıklara bölünmesiyle hesaplanan, benzer şirketlere ve sektöre göre yüksek bir kaldıraç oranına sahip olması. İkinci gösterge ise iki ardışık yıl boyunca negatif reel satış büyümesi. Üçüncü gösterge olarakta ICR olarak adlandırılan ve aslında Faiz Vergi ve Amortisman Öncesi Kar’ın (FAVÖK) faiz giderlerinden daha düşük olması olarak tanımlanan, şirketin finansal durumunu tasvir etmede kullanılan kritik bir gösterge kullanılıyor. Raporda bu üç göstergenin iki yıl boyunca net bir şekilde gözlemlenmesinin, şirketin zombi şirket olarak tanımlanmasına yol açabilceğinin altı çiziliyor.

Bir şirket zombi şirket haline gelmeden önce genellikle FAVÖK’ün faiz giderlerini karşılama oranında keskin düşüşler gözlemleniyor ve karlılık görüntüsü bozuluyor. Bu bozulma ise raporda belirtildiği üzere uzun yıllar boyunca değil genellikle birkaç çeyrekte gerçekleşiyor. Aynı zamanda, zombi şirketler zombi haline gelmeden iki ila üç yıl önce sermaye stoklarını, varlıklarını (net likidite dahil) ve istihdamı azaltmaya başlarlar. Buna karşılık, borçlar/aktifler oranı, çoğunlukla varlıkların azaltılmasını yansıtan bir yükseliş trendi içerisindedir.

Bununla beraber zombi şirketler genellikle daha küçük şirketlerdir olarak karşımıza çıkıyor. Büyük şirketler hem sahip oldukları bağlantılar hem de ekonomi üzerinde sahip oldukları görece büyük paylar sebebiyle politikacılar ve hükümet tarafından finansal açıdan desteklenirler. Bu tip şirketler, zombi şirket statüsüne düşseler bile, iflas edecek konuma genellikle gelmezler. Ayrıca sahip oldukları statü itibarıylada zombi statüsünden kurtulmaları daha basittir.

TÜRKİYE ZOMBİ ŞİRKET SIRALAMASINDA BİRİNCİ 

Araştırmalara göre zombi şirketler, zayıf bankacılık sisteminde sahip ülkelerde veya ekonomik daralmanın baş gösterdiği dönemlerde daha fazla gözlemleniyor. Bununla birlikte makro ihtiyati politikaların uygulandığı ülkelerde, zombi şirketler, politikanın bir gereksinimi olarak sık gerçekleştirilen stres testlerininde etkisiyle daha az ortaya çıksada, bu politikaların özensiz ve keyfi bir şekilde uygulanması, ekonomi içerisindeki zombi şirketlerin oranını artırabiliyor. Ayrıca bulgulara göre düşük faiz oranlarının zombi şirketlerin oluşumuna katkı sağladığına dair bazı kanıtlar da var. Tüm bunların ışığında, Türkiye’nin dünya genelinde “özel zombi şirketler” sıralamasında ilk sırada yer almasına şaşmamalı. Halka açık şirketlerdeki “zombi şirket” oranında ise Türkiye dünyada 21. sırada yer alıyor.

Rekabetçiliğin yüksek olduğu ve bankaların kredi aktarım mekanizmalarında bir problem olmadığı ekonomilerde genellikle zombi şirketler piyasadan silinirler. Bu durum sağlıklı kalan şirketlerin daha verimli çalışmasını sağlarken, piyasaya yeni şirketlerin ve üreticilerin girişini de teşvik eder. Bununla birlikte, bir şirketin zombi olduktan sonra ekonomi üzerine yarattığı belli başlı baskılar vardır. Bu zombi olmayan ve sağlıklı işleyen şirketlerin büyümeleri üzerinde de baskı oluşturur. Özellikle ekonomideki kaynakların, verimliliği yüksek şirketlere değilde zombi şirketlere aktarılıyor olması, ekonominin geneli üzerinde tehlikeli bir duruma yol açar. Türkiye, zombi şirket sıralamasında üst sıralarda yer aldığı için, bu riske en çok maruz kalan ülkelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu yüzden zombi şirketlerin tespit edilip piyasadan çıkartılması ve tasfiye edilmesi önemli.

Aslında bu zombi şirketleri yayılan ve ekonominin geneline sirayet etmek için çabalayan bir virüs gibi düşünmek mümkün. Bulgular, bir sektöre ait zombi şirketlerin oranındaki standart sapmanın 1 puan artmasının aynı sektörde bulunan ve halka açık olmayan sağlıklı şirketlerin yatırım büyümesinde yüzde 1,24 ve istihdam artışında yüzde 0,44’lük bir azalmaya sebep olduğunu gösteriyor.

Esas itibarıyla bu tarz şirketlerden Borsa İstanbul’da bolca görmek mümkün. Ne kadar, yüksek enflasyon şirketlerin satışlarını artıyor gibi gözükmelerine yol açsa da ve bizim zombi şirketlerin tespiti için kullandığımız bir kısıtın ihlal edilmesine sebep olsa da aslında reel olarak, yani enflasyondan arındırılmış haliyle bu şirketlerin bir kısmı 2022 sonu ve 2023 yılı başı itibarıyla satışlarını artırmanın aksine azalttılar.

HASTALIĞI İYİLEŞTİRMEK MÜMKÜN MÜ?

Raporda zombi statüsün girmiş olan bir şirketin bu statüden nasıl çıkacağına yönelik detaylarda yer alıyor. Belirtilen kıstaslara göre “zombi şirket” statüsüne girmiş bir şirket, eğer iki ardaşık yıl boyunca faiz karşılama oranının 1’in üstünde olması, kaldıraç oranının sektör ortalamasının altına gerilemesi ve pozitif kar büyümesi gerçekleştirmesi, şirketin “zombi şirket” olmaktan kurtulmasına ve “iyileşmesine” yol açabilir.

ZOMBİ İLE MÜCADELENİNİ YOLLARI

Türkiye, zombi şirket sıralmasında halka açık olmayan şirketlerde başı çekerken, halka açık şirketlerde ise 21. sırada yer alıyor. Bu bulgular açık bir şekilde Türkiye’de işletmelerin, daha doğru bir tabirle reel ekonominin içerisinde zombilerin bolca olduğunu ve bu zombilerin, sağlıklı şirketlere de bazı yollar ile zarar verdiğini gösteriyor. Zombi şirketlerin reel ekonomiye sağlanan toplam kredilerden aldığı pay ve krediler ile sağlıksız harcamalar veya yatırım yapmaları, sektörel rekabetin genel döngüsünü bozmaları… Bu ve daha bir çok etken, sektörel bozulmalara yol açtığı gibi ekonominin geneli açısından da büyük bir felaket haberci.

Aslında zombi şirketlerin oluşumu mikro değil makro bir sorun. Yani zombi şirket oluşumu şirketlerin elinde olduğu kadar, ekonominin genel yapısıyla da alakalı. Bir ekonomide sıkça görülen zombi şirketler bu sebeple ekonomik görünümde bir sorun olduğuna işaret ettiği gibi, ekonominin mevcut durumunda daha kötüye doğru evrilmesinede yol açıyor. Bu bir kısır döngü…

Raporda bu kısır döngüyü kırmak için bazı önerilere yer veriliyor. Bu önerilere “zombi ile mücadelenin yolları” ismini vermek sanıyorum pekte hata olmaz. İşte ekonominin “zombileri” ile mücadelenin yolları.

1- Bankacılık sektörünün sağlığını artırmak için banka denetimini ve düzenlemeleri sıkılaştırmak: Zayıf sermayeli bankaların riskli davranışlara girmesini engellemek için banka sermaye artırımları yapılabilir. Ayrıca, bankalara yönelik sürpriz denetimlerin sayısını artırmak ve güvenilir stres testi çalışmaları gerçekleştirmek de etkili olabilir.

2- Şirketlerin yeniden yapılandırma ve iflas yasalarını düzenlemek: Zombi şirketlerin yeniden yapılandırılmasını kolaylaştırmak için etkili bir şekilde hazırlanmış yeniden yapılandırma ve iflas yasaları uygulamak önemlidir.

3- Düşük performans gösteren kredilerin azaltılması veya regülatif sermaye tamponlarının artırılması: Bankaların zayıf varlıklarla dolu bir denge tablosuna sahip olması zombi kredilere yönelik teşvikleri artırabilir. Bu nedenle, batık ve takipteki kredi oranını azaltmak veya bankaların regülatif sermaye tamponlarını artırmak gibi önlemler, zombi kredilere yönelik teşvikleri azaltabilir.

4- Makro ihtiyati politikaların uygulanması: Zombi kredilere yönelik yayılma etkilerini sınırlamak için makro ihtiyati politikalar uygulanabilir. Özellikle kredi arzına yönelik kısıtlamalar ve banka sermayesinin iyileştirilmesine odaklanan politikalar etkili olabilir.

5- Yüksek ölçekli şirket yeniden yapılandırmalarını yönetme becerisi: Ülkelerin büyük çaplı şirketleri yeniden yapılandırmalarıyla başa çıkma becerisini artırmaları önemlidir. Bu, hızlı, etkili ve adil bir yeniden yapılandırma süreci sağlamak için uygun hukuki altyapı, kaynaklar ve yeteneklerin oluşturulmasını gerektirir.