KKM'den çıkanlar dövize mi akın ediyor?

Yayınlama: 02.09.2023 11:14:00 Güncelleme: 02.09.2023 11:12:58

KKM'den çıkanlar dövize mi akın ediyor?

Geçtiğimiz hafta başındaki KKM kararları sonrasında Perşembe günü de Merkez Bankası’nın piyasa beklentisinin çok üzerinde politika faiz artışıyla karşılaştık. Haliyle güçlü politika faizi artışı ile bankaların eli hem kredi faizlerini hem de mevduat faizlerini artırmada rahatladı. Politika faizinin yüzde 25’e yükselmesiyle bankaların ticari kredi faiz üst sınırı yüzde 37.9’dan yüzde 56.2’ye yükseldi. Bir diğer deyişle bankalar cezasız yani uzun vadeli devlet tahvili almalarına gerek olmadan ticari kredi faizlerini yüzde 56.2’ye kadar yükseltebilecekler. Kredi faizlerindeki yükselişe paralel bankalar KKM’deki yatırımcılar için klasik mevduat faizlerini de yüzde 32’den yüzde 42-45 seviyesine yükseltirken, hâlihazırda kur korumasız TL mevduat faizlerini de yüzde 30’un hemen altındaki seviyelerden yüzde 35-37 bandına kadar yükseltti. Bunun anlamı KKM’den çıkışı teşvik eden kararlar sonrası mevduat faizlerinde biri KKM’den çıkanlara yönelik TL mevduat faizi biri de klasik TL mevduatı faizi olmak üzere ikili faiz sistemi de oluşmaya başladı.

KKM’deki yatırımcı için mevduat faizlerinin yüzde 45’lere yükselmesiyle birlikte, bu faiz oranının buradaki yatırımcının KKM’den çıkıp düz TL mevduata geçişi için yeterli ve cazip olup olmayacağı en büyük merak konusu haline geldi. Tabi şimdiden bu konuya çok net bir cevap vermek mümkün değil. Ama piyasanın nabzını tuttuğunuzda yüzde 45’ler civarındaki mevduat faizi artışının KKM’den çıkış için yeterli olmayabileceğini anlıyorsunuz. Bunun iki temel nedeni var. İlki Ağustos ayı enflasyon rakamı ile birlikte yıllık enflasyon yüzde 50’yi aşacak ve enflasyon yıl sonunda yüzde 65-70 seviyesine ulaşacak. Haliyle bu cepheden baktığımızda yüzde 45 civarındaki mevduat faizinde bile hala negatif reel faiz devam ediyor olacak. Yani yüzde 45’lik mevduat faizi vatandaşı enflasyona karşı koruyamayacak. Tabii, KKM’deki yatırımcı için cazip mevduat faizinin belirlenmesinde tek kriter cari enflasyon ve enflasyon beklentisi değil aynı zamanda kur beklentisi de olmalı. Çünkü KKM’deki yatırımcının asıl beklentisi kur riskinden korunmak. Bu nedenle buradaki yatırımcı en az kur getirisi kadar bir faiz getirisini görmek isteyecektir.

Artırılan mevduat faizinin KKM’deki çıkışı cazip hale getiremeyebileceğinin bir temel gerekçesi de KKM’deki yatırımcının dövize eğilimi güçlü olmasının yanı sıra TL mevduat faizine karşı duyarlılığının da düşük olması. Bunun anlamı KKM’deki yatırımcıya hatırı sayılır güçlü pozitif reel faiz vermediğiniz sürece-ki bazı yatırımcılara verseniz bile TL mevduatı tercih etmeyebilirburadaki yatırımcıyı TL’ye yönlendirmek oldukça güç olabilir. Çünkü buradaki

yatırımcı kur yönelimi çok güçlü olan yatırımcı, bu nedenle TL bazında yüksek getiri sunsanız bile bu yatırımcının kolay kolay kura yönelimini azaltmak mümkün olmayabilir. Öyle zannediyorum ki bu hafta piyasalara ulaşan bir haber bu tezi doğrular nitelikte. Bu hafta Bloomberg News’de yayınlanan bir habere göre ismini açıklamak istemeyen konuya yakın bir kaynak, 25 Ağustos haftasında ağırlıklı olarak döviz dönüşümlü KKM’den olmak üzere, KKM’den 5 milyar dolarlık bir çıkışın olduğunu ve bu çıkışın TL mevduat yerine normal dolar hesabına yani döviz tevdiat hesabına (DTH) döndüğünü söyledi.

Haberin doğru olma ihtimali oldukça güçlü. Çünkü yine geçen hafta yani 25 Ağustos haftasında yurtiçi yerleşiklerin DTH’nda 4,5 milyar dolarlık bir artış olmuş. Yine ben bu yazıyı kaleme alırken haftalık KKM rakamları açıklanmamış olmasına rağmen yine ismini açıklamak istemeyen bu kaynağa göre, geçen hafta KKM girişleri de diğer haftalara göre azalmış. Bu nedenle bu haber ve rakamlara bakarak bir tahmin yapacak olursak, KKM’den kademeli çıkış için alınan kararlar haftasında KKM’den çıkanların çok büyük bir kısmının dövize yöneldiğini söyleyebiliriz. Hatta bu konu ile ilgili okuduğum bir haber, geçen haftaki KKM çıkışlarının yüzde 90’nın dövize yöneldiği tahmin ediliyor diyordu. Bu da daha ilk haftadan bize gösteriyor ki piyasadaki hâkim beklentiye paralel olarak KKM’den çıkışların büyük bir bölümü dövize yöneliyor.

Eğer KKM çıkışlarının dövize yönelimi devam ederse bu, kur talebini artırarak kur üzerinde ciddi baskı yaratabilir. Ayrıca dövize yönelim geçtiğimiz hafta verilerinde de açıkça görülebildiği gibi Merkez Bankası rezervlerinde de ciddi erimeye sebep olabilir. Çünkü bildiğimiz gibi Merkez Bankası KKM vade dönüşlerinde piyasadaki döviz talebini baskılama adına bankalara doğrudan döviz sağlıyor. Tabii bir de dövize yönelim güçlü olduğunda kurda yukarı yönlü baskının artmasıyla Merkez Bankası döviz piyasasına da müdahale etmek zorunda kalırsa buda rezervleri olumsuz etkileyebilir. Bu bağlamda KKM çıkışlarının döviz talebini artırıp DTH’a dönüşmesinin rezerv erimesinin de katkısıyla CDS rakamlarını yükselteceği de beklentiler arasında. Ama olurda KKM’li yatırımcı ağırlıklı olarak TL’ye dönerse bu durumda aksine CDS’te kalıcı bir düşüş olabileceği de belirtiliyor.

Peki bu durum yani KKM çıkışlarının dövize yönelmesi önlenebilir mi? Bunun önlenebilmesi için elbette ilk şart yatırımcıya tatmin edecek bir mevduat faizi vermek.

Bu nedenle yakın vadede KKM’deki yatırımcı için yüzde 50’nin de üzerine çıkan mevduat faizlerinin gündeme gelebileceğini düşünüyorum. Çünkü KKM çıkışlarının dolara yönlenmesi durumunda mevduat tabanının zayıflaması bankaları el mahkûm mevduat faizlerini yükseltmeye itebilir. E tabii, mevduat faizleri artınca kredi faizleri de artırılmak zorunda kalınacaktır. Böyle bir süreç artan kredi maliyetleri nedeniyle rahatlama sağlanmak istenen krediye erişim sorununu gündemde tutmaya devam edebilir. Şunu da yeniden not edeyim, yüksek mevduat faizi verilse de KKM’deki yatırımcı yine ısrarla dövize yönelirse işte o zaman işler değişir. Eğer yatırımcı inatla ağırlıklı olarak dövize yönelirse, bu yatırımcının döviz talebini kırmak için kur daha fazla artmayacak, kurda istikrar ortamı sağlandı algısının yaratılması gerekir. Türkiye’nin en azından kısa vade için özellikle dış makroekonomik dengelerini göz önüne aldığımızda kısa vadede kendi doğal sürecinde bu algının oluşması, bir diğer deyişle kurda istikrar ortamı çok mümkün görünmüyor. O zaman böyle bir durumda kısa vadede Merkez Bankası’nın güçlü faiz artışları yapması gerekir ki kur beklentileri törpülenebilsin ve kurda kısa vadede de görece de olsa bir istikrar sağlanabilsin.