Merkez Bankası kararı sonrasında borsada baskı devam eder mi?

Yayınlama: 25.11.2023 11:40:00 Güncelleme: 25.11.2023 11:37:56

Merkez Bankası kararı sonrasında borsada baskı devam eder mi?

Merkez Bankası Kasım ayında piyasa beklentilerinin üzerinde 500 bp faiz artışı yaparak piyasanın ötesine geçen bir hamle yaptı. Piyasa beklentisi ise 250 bp artış olacağı yönündeydi.

Peki, Merkez Bankası’nı güçlü faiz artışı hamlesine iten gerekçe neydi? Aslında birden fazla gerekçe olduğunu düşünüyorum. İlki hem OVP hem de son enflasyon raporunda bize sunulan 2024 yılsonu enflasyon tahmini olan yüzde 36’ya ulaşabilmek için Merkez Bankası güçlü adımlarla piyasayı ikna ederek enflasyon beklentileri ve bununla bağlantılı kur beklentilerini düşürüp çıpalamak istiyor. Merkez Bankasının dünkü güçlü hamlesi sonrasında piyasa 2024 yılsonu enflasyon tahminin daha ulaşılabilir olduğunu değerlendirmeye başladı. Hatta öyle ki, bu son hamle ile birlikte Aralık ayındaki piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası için beklenen enflasyon oranında yüzde 4-5’lik düşüş yaşanabileceği beklentilerini de görmeye başladık bile. Güçlü faiz artışının bir diğer gerekçesi de özellikle de tam da seçim öncesi dönemde yabancıya mesaj verilmek istenmesi diye düşünüyorum. Yabancı hem geldiğinde hem aldığında kazanmak isteyeceğinden güçlü faiz artışı ile TL varlıkları yabancı nezdinde daha cazip hale getirilmek isteniyor. Ayrıca güçlü faiz artışı yabancı gözünde Merkez Bankası’nın kredibilitesini de artıran önemli bir unsur.

Gelelim faiz karar metnine. Bu ayki faiz karar metni Haziran ayından bu yana en güçlü, sade ve net iletişimin yapıldığı metin oldu. Metinde en dikkat çeken ve bir o kadar da tartışma yaratan kısım “parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirmiştir. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacağı” oldu. Hâkim olmayan bir kesime göre Merkez Bankası’nın parasal sıkılığa yaklaşıldığını söylemesi bir daha faiz artışı yapmayacağı yani artık durduğu anlamı taşıyor. Benim de dâhil olduğum bir diğer kesime göre ise Merkez Bankası’nın faiz artışı henüz bitmedi. TCMB Aralık ayında 500 bp altında -ki kuvvetle muhtemel- 250 bp’lik bir faiz artışı daha yapacak. Ocak ayında bir faiz artışı yapması henüz kesin değil, buna verilere bakarak karar verecek. Eğer gerekli görür ise Ocak’ta da bir faiz artışı yapabilir.

Haliyle son faiz artışı sonrasında 2023 yılsonu tepe faizi yüzde 40’dan yüzde 42.5-45 arasına yükseldi. Bununla da kalmadı 2024 yılsonu faiz tahminleri de yukarı yönlü revize edilmeye başlandı. Şu anki duruşu itibariyle hem kısa hem de orta vadede piyasa beklentisinden daha şahin bir Merkez Bankası var. Bu nedenle 2024’ün ikinci yarısında ortalama 500 bp’lik faiz indirim tahminleri artık daha da iyimser kalıyor. Hatta bana göre Merkez Bankası’nın piyasa beklentilerinin üzerinde faiz artışıyla gelmesinin önemli gerekçelerinden biri de 2024’ün ikinci yarısına ilişkin faiz indirim beklentilerini törpülemek olduğunu düşünüyorum. Merkez Bankası şimdiden güçlü bir faiz artışı ile gelerek, 2024’e ilişkin faiz indirim beklentilerini de kırmak istemiş olabilir.

Faiz karar metninde dikkat çeken bir diğer şahin ibare de “faiz kararlarının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek miktarsal sıkılaştırma kararlarının alınmaya devam edeceği. Bu sözlü yönlendirme sonrasında çok yakın zamanda özellikle de swap fonlamasındaki artış kaynaklı olarak bankalar arası repo piyasasında oluşan likidite fazlasını çekmeye yönelik zorunlu karşılık adımları görebiliriz.

Merkez Bankası’nın faiz kararının hemen ardından kredi kartı azami faiz oranları ve üye iş yeri azami komisyon oranlarında sene sonuna kadar değişiklik olmayacağı ve aynı zamanda ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinde iskonto oranı azami yüzde 25,93'te sabit tutulduğu kararı geldi. Bu kararın iki temel nedeni olduğunu düşünüyorum. İlk ve en önemli neden özellikle de günlük faaliyetlerini krediyle döndürmek zorunda olan hane halkı ve işletmeleri faiz artışının yarattığı olumsuz yan etkilerden belirli bir süreliğine de olsa korumak istemek. İkinci neden de kredi faizlerindeki artışın özellikle de ticari kredi büyüme hızını yavaşlatmasıyla hem mevduat faizlerinde düşürmesinin hem de krediye erişimi zolaştırmasının önüne geçmek isteme olduğunu düşünüyorum.

Merkez Bankası’nın faiz kararı sonrasında borsaya satış geldiğini gördük. Artan politika faiziyle birlikte mevduat faizlerinin daha da artarak borsaya rakip olacağı beklentisi borsayı baskılıyor. Bunun yanı sıra artan faizlerin kredi faizlerini de artırmasıyla borçlu şirketlerin işlerinin daha da zorlaşacağı bir diğer baskı unsuru. Yüksek faizler aynı zamanda hisse değerlemelerinde kullanılan ve hisse değerlerini düşüren önemli bir diğer etmen. Yine artan faizlerin yanı sıra önümüzdeki dönemde de sıkı duruşunu devam ettirecek olan Merkez Bankası ile büyümedeki yavaşlama da şirket karlılıklarını baskılayan bir sürece işaret ediyor. Bu nedenle her ne kadar güçlü faiz artışı rasyonelleşme yolunda önemli bir adım olarak orta ve uzun vadede belirsizliği azaltmasıyla borsa için olumlu olsa da, kısa vade için artık faiz artışlarının olumsuz etkilerinin olumlu etkilerini baskıladığı bir sürece girdik. Tabii burada bankacılık sektörüne ayrı bir başlık açmak gerekir. Artan faizler iki yönü itibariyle bankalara diğer sektörlere göre daha olumlu yansıyabilir. İlki güçlü atılan normalleşme adımları risk primini düşürücü etki yaratarak yabancı girişlerini olumlu etkileyebilir. Gelen yabancının da yoğun ilgi göstereceği sektörlerin başında bankalar geliyor. Öte yandan artan faizlerle kredi-mevduat makasının da olumlu etkileneceği beklentisi oluşuyor, bunun da banka kârlılıklarını artıracağı fiyatlaması gündeme geliyor. Fakat artık artan faizlerin de bankalar üzerinde olumsuz etki yaratabileceği bir süreci de konuşabiliriz. Çünkü belirli bir noktadan sonra artan faizler ekonomide yavaşlama yaratarak kredi artış hızında yavaşlamanın yanı sıra kredi kalitesinde de bozulmayla bankacılık sektörünü olumsuz etkileyebilir. Bu bağlamda 2024 yılı itibariyle parasal sıkılaşmanın bankacılık sektörü üzerinde de olumsuz etkileri görülmeye başlanabilir.

BİST-100 endeksi Merkez Bankası kararı öncesi 8.000 üstü tutunma çabası içerisindeyken faiz kararı sonrasında 8.000 seviyesinin altında dengelenmiş gibi görünüyor. Cuma günü ben bu yazıyı kaleme alırken BİST-100 endeksi satıştan yükselişe geçerek 7.980 seviyesine yükseldi. Bakalım gün sonuna doğru alımlar hızlanıp 8.000 üstüne atacak mı? Önümüzdeki haftaya 7.800 üstünde başlamak yükseliş isteğinin korunduğuna işaret edecek. Ama yakın vadede 8100 üstü seviyeler görülmedikçe satış baskısının devam ettiği bir süreç söz konusu olmaya devam eder. Önümüzdeki haftada da hisse bazlı ayrışmaların ön planda olduğu, 7.400-8.500 arasında aşağı –yukarı hareketler içerisinde olan bir endeks olma ihtimalini hala güçlü görüyorum.  Ki bu bölgede önce 8.100 ve hatta daha önemlisi 8.250’yi geçmek de öyle kolay olmayacak diye düşünüyorum.