Merkez Bankası’ndan şahin duruş

Yayınlama: 24.02.2024 12:05:00 Güncelleme: 24.02.2024 12:01:40

Merkez Bankası’ndan şahin duruş

Merkez Bankası politika faizini Şubat ayında hem Ocak ayı PPK hem de enflasyon raporu sunumunda ilettiği sözlü iletişime paralel olarak yüzde 45 düzeyinde sabit tuttu. Faizi sabit tutmasına rağmen bu ayki faiz karar metninin ve buna bağlı olarak Merkez Bankası duruşunun geçen aya göre daha şahin olduğunu söyleyebilirim. Bu ayki metnin daha şahin olmasının ilk nedeni geçen ayki metinde yer alan “gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşılmıştır” sözlü ifadesinin çıkarılmış olması. Bazı kesimlere göre “gerekirse ek faiz artışı yaparım “demekle “gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşılmıştır” sözlü yönlendirmeleri birbiriyle çelişiyordu. Bu nedenle bu ifadenin kaldırılmış olması ek faiz artışı yapma ihtimalini güçlendiriyor diye düşünüyorum.

Bu ayki metnin şahin olmasının bir diğer ve bence en önemli nedeni de bir önceki metinde ek faiz artışı yapılma ihtimalini yansıtan “enflasyon görünümünde kalıcı ve belirgin bir risk oluşması durumunda para politikası duruşu gözden geçirilecektir” sözlü yönlendirmesindeki “para politikası gözden geçirilecektir” yerine “para politikası sıkılaştırılacaktır” ifadesinin gelmiş olması. Bu düzenleme ile gerekmesi durumunda ek faiz artışı yapılması daha uzak ve muğlak bir olasılık olmaktan çıkarılarak, gerekmesi durumunda Merkez Bankası’nın hiç çekinmeden faiz artışı yapabileceği algısı güçlendirilmiş oldu.

Öte yandan yine bu ayki faiz karar metninde her ne kadar yurt içi talepte dengelenmenin sürdüğüne işaret edilse de, yurt içi talebin ayrıştırılarak tüketim malı ve altın ithalatındaki dengelenmenin hızlı olduğu; fakat diğer tüketim harcamalarındaki dengelenmenin yavaş olduğuna değinilmesi de bir diğer olumlu duruş diyebilirim. Çünkü bir önceki faiz karar metninde yurt içi talebin dengelendiğine değinilmesi piyasa tarafından “Merkez Bankası iç talebin enflasyon üzerindeki gücünü azımsıyor” diye değerlendirilmişti. Şimdi en azından bazı kalemlerde hâlâ güçlü tüketimin olduğunun dile getirilmesi daha gerçekçi ve olumlu. Ama şunu da belirteyim buna rağmen piyasada bu ayki faiz karar metninde ayrıştırma yapılmış olmasına rağmen hâlâ iç talebin dengelendiğinin dile getirilmesini iyimser görerek eleştiren bir kesim de yok değil. Bu konu ile ilgili şöyle bir görüş de okudum, paylaşmak isterim; yurt içi talepteki dengelenme ile yurt içi talepteki yavaşlama mı yoksa iç talep ile dış talep kompozisyonundaki düzelmenin mi kastedildiğinin tam anlaşılamadığı dile getiriliyor, oldukça haklı bir vurgu olduğunu düşünüyorum.  Ama şurası kesin ki, Merkez Bankası’nın tüketim malı ve altın ithalatındaki dengelenmenin hızlı olduğunu dile getirmesi aslında bir nevi cari dengedeki iyileşmeden duyduğu memnuniyeti gösteriyor diye düşünüyorum.

Yine geçen ayki PPK metninde “enflasyon bekleyişleri ve fiyatlama davranışlarında sınırlı bir iyileşme” sözlü yönlendirmesi bu ayki metinde  “enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumu yakından takip edilecektir” şeklinde değiştirilmiş. Buradan da anlıyoruz ki Merkez Bankası enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarından memnun değil. Geçen hafta gelen piyasa katılımcıları anketinde 2024 yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 42,04’ten yüzde 42,96’ya yükseldiğini göz önüne alırsak; Merkez Bankası’nın bu endişesi ve buna paralel şahin duruşunun en büyük nedenlerinden biri de bu yıl sonu enflasyon tahminlerinin yükselmiş olması. Yine Şubat ayı piyasa katılımcıları anketinde 2025 yıl sonu beklentisi yüzde 25,20 iken Merkez Bankası hedefi ise yüzde 14. Arada ciddi fark olduğu görülüyor. Bir diğer deyişle görece güçlü gelmeye devam edecek Şubat ve Mart enflasyonlarını da göz önüne aldığımızda enflasyon beklentilerinde bozulma görülebilir.

Her ne kadar şu an asıl konuşulması gereken Merkez Bankası’nın ek bir faiz artışı yapıp yapmayacağı olsa da piyasa faiz indirimlerini konuşmaya çoktan başladı. Son gelen anketlere göre piyasa katılımcılarının yarısı 3’üncü çeyrekte faiz indirimi beklerken, yaklaşık yüzde 30’u 4’üncü çeyrekte indirim bekliyor. Yüzde 20’lik kesim ise hiç indirim beklemiyor. Açıkçası bu ayki faiz karar metninin erken faiz indirimini öteleyen bir duruşu olduğunu düşünüyorum. Bana kalırsa bu yıl hiç faiz indirimi yapılmamalı. Ama her şey yolunda giderse, yani güçlü yabancı girişi olur, maliye politikası sıkılaşma anlamında para politikasına yardım eder ve mevduat faizleri de olması gereken düzeye yükselir ve belirli bir süre orada dengelenebilirse işte o zaman bu yılın son çeyreğinde faiz indirimi için bir alan olabileceğini düşünüyorum. Faiz artırımları konusunda da seçim öncesi dönemde yani Mart toplantısında da faizlerde bir artış kesinlikle beklediğimi belirtmek isterim.

Son olarak bir konuya daha değinmek isterim. Bildiğimiz gibi son günlerde Mart seçimlerinden sonra kurda ciddi bir artış olacağına dair beklenti ve söylentiler var. İşte bu beklentileri geri itme ve sönümlendirme adına Merkez Bankası bu ayki faiz karar metnine “para politikasındaki kararlı duruş dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk Lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir” ifadesini eklemiş. Türk Lirası’ndaki reel değerlenme her ne kadar sıklıkla dillendiriliyor olsa da ilk kez resmi bir dille ifade edilmiş oldu. Ezcümle Merkez Bankası bu cümle ile piyasaya “seçim sonrasında kurda ciddi artış beklemeyin, buna izin vermeyeceğim” mesajını çok açık bir şekilde vermiş oldu.