Merkez Bankası’nın güçlü faiz artışının arka planı: Asıl amaç KKM çıkışını tetiklemek mi?

Yayınlama: 26.08.2023 09:47:00 Güncelleme: 26.08.2023 09:47:00

Merkez Bankası’nın güçlü faiz artışının arka planı: Asıl amaç KKM çıkışını tetiklemek mi?

Merkez Bankası Ağustos ayı PPK toplantısında büyük bir sürpriz yaparak politika faizini piyasa beklentilerinin çok üzerinde, 750 baz puanlık artışla yüzde 25 düzeyine yükseltti. Oysa piyasadaki hâkim beklenti faizlerde yüzde 20 düzeyine kadar yükseliş olacağı yönündeydi.

Peki, neden Merkez Bankası’ndan piyasaları şaşırtan güçlü bir faiz artırım adımı geldi?

Bana göre bunun iki temel nedeni var. İlki bu ayki faiz karar metninden de rahatlıkla anlaşılabileceği gibi Merkez Bankası enflasyonda yukarı yönde risklere karşı daha temkinli bir politika izlemek istiyor. Faiz karar metninde belirtilene göre güçlü iç talep, kur ve vergilerdeki artışlar, hizmet enflasyonundaki katılık, son dönemde akaryakıt fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle enflasyon beklentilerindeki ve fiyatlama davranışlarındaki tahminlerin üzerindeki bozulma enflasyonu yukarı çeken ana etmenler. Bu etmenler nedeniyle Merkez Bankası faiz karar metninde enflasyon raporunda sunulan 2023 yıl sonu enflasyon ortalama tahmini olan yüzde 58’in tahmin üst sınırına yani yüzde 62 düzeyine yükselebileceğini dile getirmiş. Tam da bu noktada bazı kesimlere göre bu ayki metinden küresel enflasyonun seyri ve küresel Merkez Bankalarına ilişkin paragrafın çıkarılma nedeni, Merkez Bankası’nın enflasyonun ana nedeni olarak iç gelişmeleri görmesi ve bu nedenle de sadece iç gelişmelere odaklanmak istemesinin yanı sıra, son dönemde küresel merkez bankalarının bundan sonraki süreçte izleyecekleri faiz politikası konusunda patikanın belirsiz olmasının da etken olabileceği düşünülüyor. Merkez Bankası karar metninin devamında ise yükselecek enflasyonla mücadelede atılacak adımların bu sene değil ama dezenflasyonun başlayacağı 2024 yılında etkili olmaya başlayacağını dile getirmiş. Kısaca Merkez Bankası enflasyonda iyi gidişat ve düşüş için bu seneyi unutun, bu sene kayıp, siz asıl önümüzdeki seneyi bekleyin diyor.

Merkez Bankası’nın güçlü faiz artışının arkasındaki ikinci temel etken de hafta sonu gelen ve KKM çıkışını teşvik eden kararlar için altyapı hazırlığı. Hatırlayacak olursak hafta sonu Merkez Bankası KKM’den kademeli çıkışı teşvik etmek amacıyla bankalara bazı hedefler getirdi. Bankalar eğer bu hedefleri tutturamazlarsa ceza olarak düşük faizli uzun vadeli tahvil almak zorunda kalacaklar. Hafta içi piyasaya ulaşan kulis bilgisi ve izlenimlere göre bankalar bu konuda ellerini çeşitli nedenlerle taşın altına koymaya çok istekli değillerdi. Bu isteksizliğin en temel nedeni kredi faizlerinin üzerindeki politika faizine bağlı üst sınırın mevduat faizlerini yükseltmelerini engelliyor olmasıydı. Çünkü bankaların KKM’deki yatırımcıyı klasik TL mevduata çekebilmeleri için mevduat faizlerini artırmaları gerekiyor. Mevduat faizlerini artırdıklarında ise üst sınır nedeniyle yeterince artırılamayan kredi faizleri ortamında, kredi faizi-mevduat faizi

makası banka aleyhine daraldığından, bankalar kredi vermekte isteksiz davranıyorlardı. Son kararla politika faizinin yüzde 25’e çıkmasıyla ticari kredi faiz üst sınırı da yüzde 37.9’dan yüzde 56.2’ye yükseldi. Haliyle politika faizindeki güçlü artış bankalar için kredi faizinin de daha rahat yükseltilmesinin önünü açarak, mevduat faizlerinin de rahatlıkla yükseltilebileceği bir zemin yaratmış oldu. Böylelikle bankalar pozitif faiz makası sayesinde hem reel kesime daha rahat kredi verebilir hale gelecek hem de yüzde 40-yüzde 45 bandına yükselmesi beklenen mevduat faizleri ile KKM’den çıkışlar için cazip bir mevduat faizine ulaşmış olacaklar.

Güçlü politika faizinin KKM çıkışlarını tetiklemesi sadece artacak faiz oranları ile değil düşen kur yolu ile olacağı da belirtiliyor. Perşembe günkü karar sonrasında dolar/TL kuru 27.27 seviyesinden yüzde 7’ye varan düşüşle 25.28 seviyesine kadar geriledi. Böylelikle kur KKM’nin uygulamaya konduğu Aralık 2021’den bu yana en güçlü günlük düşüşünü gerçekleştirmiş oldu. Haliyle kurdaki bu düşüş sonrası en önemli sorulardan biri de kurun bundan sonra da düşmeye devam edip etmeyeceği oldu. Açıkçası bundan sonraki sürede Merkez Bankası’ndan güçlü faiz artışları ve sözlü yönlendirmeler gelse de, kısa dönemde kurda 24 TL altında dengelenen bir süreç beklemiyorum. Buna Türkiye’nin dış makroekonomik dengelerinin uygun olmadığını düşünüyorum. İlki yabancı yatırımcının ülkeye gelebilmesi için kurda düşüş olmaması gerekiyor. Yine cari açığı azaltmada aşırı değerli TL ihracatı baskılayacağı için yine ve yeniden kur düşüşü, düzeltilmek istenen dengeleri daha fazla bozmaya aday olacaktır. Bu noktada kurda güçlü bir düşüş olmayacağı ve kademeli yükseliş hızının eskisine göre azalarak, görece kurda daha istikrarlı bir süreç olacağını düşünüyorum. Kurda düşüş olması durumunda rezerv biriktirme çabasında olan Merkez Bankası ve döviz ihtiyacı güçlü olan ithalatçı şirketler tarafından alım fırsatı olarak değerlendirilmesiyle kurun yeniden gerekli seviyelere yükselebileceğini düşünüyorum.

Tam da bu noktada bazı kesimler tarafından dile getirilen bir iddiaya yer vermek istiyorum. Kimilerine göre Merkez Bankası’nın güçlü faiz artışı yapmasının asıl nedeni enflasyonla mücadeleden ziyade KKM’den çıkışı tetiklemek. TCMB hafta sonu aldığı KKM kararlarından sonra banka yöneticileri ile Pazartesi günü telekonferans yoluyla bir görüşme yaptı. TCMB yaptığı bu görüşmede bankaların bu konuda isteksiz olduğunu anlayınca bu konuda çok kararlı olduğunu ve gerekirse çıkışı hızlandırmak için yeni kararlar alacaklarını bankacılara iletti. Merkez Bankası tüm bu gelişmelerle KKM’den çıkış için elini taşın altına koyarak güçlü faiz artışına gitmek zorunda kaldı. Bu iddiayı savunanlara göre Merkez Bankası’ndan gelecek toplantılarda yeniden güçlü adım gelme ihtimali de oldukça düşük.

Son tahlilde tüm bu gelişmelerle bundan sonraki toplantılarda Merkez Bankası’nın ne yapı edeceğine odaklanılmış durumda. Son gelen güçlü faiz artışı sonrasında piyasada yılsonu faiz beklentisi yüzde 30’dan yüzde 35’e yükseldi. Örneğin JP Morgan Merkez Bankası’nın bu yıl içinde yapılacak 4 toplantının her birinde 250’şer bp olmak üzere, toplamda 1000 baz puan artış yaparak, yıl sonunda tepe faiz oranını yüzde 35’e yükselteceği tahmininde bulundu. Ben de son gelen faiz kararı sonrası tepe faiz oranını yüzde 30-yüzde 35 aralığına yükselebileceğini düşünüyorum.

Merkez Bankası kararlarına değinmişken çokça konuşulan birkaç noktaya daha değinmek isterim. İlki Merkez Bankası her ne kadar doğru ve yerinde bir kararla faizleri güçlü bir biçimde artırmış olsa da, kimilerine göre bu sürpriz kararın toplantı öncesi iletişiminin yapılmamış olması çok büyük bir eksiklik. Piyasada bu konuda doğru ve düzgün bir iletişimin yapılmamış olması hem piyasa fiyatlamaları hem de iktisadi ajanların beklentilerini bozan önemli bir sorun.

Faiz kararı ile ilgili bir diğer noktada şu; bildiğimiz gibi yakın vadede üç yeni başkan yardımcısı atandı. Piyasadaki hâkim kanıya göre bu üç yeni başkan yardımcısı masaya yumruğunu vurarak bu güçlü faiz artışını yaptı. Kimileri ise bu görüşün TCMB başkanı Hafize Gaye Erkan’a yapılan büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyor. Onlara göre Hafize Hanım bu durumda başarısız kabul ediliyor. Açıkçası ben de alınan bu kararda üç yeni başkan yardımcısının etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. Fakat bunu sayın Hafize hanımın başarısızlığı olarak değil görevden alınan üç eski başkan yardımcısının başarısızlığı olarak okumanın daha doğru olabileceği kanaatindeyim. Çünkü unutmayalım ki görevden alınan üç başkan yardımcısı da geçtiğimiz dönem faiz indirimi kararlarına imza atan başkan yardımcılarıydı.