Parasal sıkılaşmada kredi kartları ne kadar geçerli olabilir?

Yayınlama: 24.02.2024 11:21:00 Güncelleme: 24.02.2024 11:18:54

Parasal sıkılaşmada kredi kartları ne kadar geçerli olabilir?

Yılın ilk enflasyon raporu toplantısında Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın kredi kartı harcamalarına ilişkin yeni düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını duyurması hayati bir tartışmayı başlatmıştır. Tartışmalar devam ederken son Para Politikası Kurulu toplantısında kredi büyümesinde öngörülenin dışına çıkılırsa makro ihtiyati politikalar çerçevesinde parasal aktarım mekanizmasının destekleneceği karara bağlanmıştır. Hatırlayacağınız üzere yüksek enflasyonla mücadele etmek ve kredi kartı borçlarını kontrol altına almak amacıyla geçen yıl kredi kartı alışverişlerinde taksit sayısı bazı ürün ve hizmetlerde kaldırılmış veya azaltılmıştı. Kredi kartı akdi ve gecikme faizleri de artırılmıştı. Ancak yapılan bu düzenlemeler ile birlikte tüketici kredileri ve kredi kartlarını da kapsayan bireysel kredi kullanımında kredi kartının payı yüzde 30’lardan yüzde 44’lere kadar yükselmiştir. Dolayısıyla üzerinde çalışılan kredi kartı düzenlemelerinin kredi kartı kullanan tüketicilerin harcamalarına, bunun da enflasyona ve büyümeye nasıl yansıyacağı merak konusu olmuştur. Bu merakımızı bazı veri ve makroekonominin ilkeleriyle az da olsa gidermeye çalışalım.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 2020/4 sayılı yayımladığı tebliğ, kredi kartı işlemleri üzerinden alınan cari faiz oranlarını belirliyor. Buna göre, TL cinsinden kredi kartıyla yapılan işlemlerde yüzde 3,11 referans faiz oranına 55 baz puan eklenmesiyle azami akdi faiz oranı yüzde 3,66, buna 30 puan eklenmesiyle de azami gecikme faiz oranı yüzde3,96 olarak belirlenmektedir.  Söz konusu oranlar nakit çekimlerde aylık yüzde 4,72'ye kadar çıkabiliyor. Ayrıca kredi kartıyla yapılan işlemlerde para birimi cinsi yabancı olursa uygulanan azami akdi faiz oranı yüzde 2,93, gecikmede ise yüzde 3,23’tür. Artan faizler kredi kartı kullanan tüketicilerin borçlanma maliyetlerini yükselterek tüketim talebini azaltabilir ama bu etki özellikle kullanım amacına, harcama türlerine ve gelir gruplarına göre büyük farklılıklar gösterebilir.

Merkez Bankası'nın haftalık yayınlanan verilerine bakıldığında kredi kartı harcamalarının geniş bir yelpazeye dağıldığı görülüyor. Temel ihtiyaç mallarından isteğe bağlı tüketim mallarına kadar geniş bir alanı kapsıyor. Ancak yeni düzenlemelerle birlikte özellikle yüksek fiyatlı ve lüks tüketim mallarına yönelik harcamaların azalması beklenmelidir ki bu da talep enflasyonunu yavaşlatabilir ve sosyoekonomik dengeler üzerinde olumlu bir etki yaratabilir.

Parasal sıkılaşma dönemlerinde kredi kartı harcamalarında isteğe bağlı tüketim güçlü bir şekilde daralırken, temel tüketim mallarına yönelik hane halkı harcamaları azalmayabilir. Bu durum muhtemelen isteğe bağlı ve temel ürünler arasındaki ikame etkilerini ortaya çıkararak, parasal bir sıkılaştırmanın ya da faiz artırımının temel tüketici ürünlerine yönelik harcamaları ılımlı bir şekilde artıracağını ve böylece enflasyona olumsuz yansıyacağını ifade etmektedir.

Öte yandan hane halkının artan faizli kredi kullanımı ile eşanlı olarak hisse senedi, tahvil, mevduat ve fonlar gibi finansal varlıklar veya ev, arsa ve kira fiyatlarındaki artışlarla yükselen servet geliri ile birleştiğinde tüketim harcamaları üzerinde gelirin genişletici etkileri faiz oranının daraltıcı etkilerini hafifleteceğini dikkate almak gerekir. Örneğin yılbaşından beri hisse senedi fiyatlarındaki artışlar gelir etkisiyle faizin tüketim talebi üzerindeki daraltıcı etkisini azaltmış olabilir. Burada net etkinin sonucu enflasyon ile mücadelede önemlidir. Zira tüketim harcamalarının cari ve gelecekteki gelir ile arttığını, faiz oranları ile de azaldığını makroekonomik teorilerde bulabiliriz. Diğer taraftan kredi kartı harcamalarının GSYH'nin önemli parçası olan özel tüketim harcamalarındaki payının yüzde 55'ler mertebesinde olduğunu büyüme açısında unutmamak gerekir. Burada banka ya da kredi kartından istenen dezenflasyon için iç talebin bastırılarak sürecin işlemesine daha fazla katkı sunmasıdır.

Ekonomi literatürüne bakacak olursak, parasal sıkılaştırmanın, özellikle yüksek gelirli kredi kartı kullanıcılarını daha fazla etkilediğini söyleyebiliriz. Finansal açıdan daha esnek olan bu grup, mevcut malların fiyatları yükseldiğinde tüketimlerini geleceğe erteleyebilir ya da lüks tüketimlerini kısabilir. Bu durum, kısa vadede ekonomik aktivitelerde bir yavaşlamaya yol açsa da uzun vadede sağlıklı bir tüketim dengesinin oluşmasına da katkıda bulunabilir.

Diğer taraftan banka ve kredi kartları mal ve hizmet alımları ile nakit avanslarda taksitli ve taksitsiz olarak kullanılabilmektedir. Merkez Bankasının son yayınlanan 6 Şubat verilerinde bireysel kredi kartı kullanımlarının kompozisyonuna baktığımızda kart harcamaların yüzde 55,4’ü taksitsiz, yüzde 44,6’sı ise taksitli mal ve hizmet alımları ile nakit avans şeklindedir. Kredi kartları taksitsiz kullanımlarda nakit yerine, taksitli harcamalarda ise kredi amaçlı kullanılabilmektedir. Harcamaların ödemesi aylık ekstreler şeklinde yapılması ortalama 15 gün ötelenmesi tüketiciye nakit kullanımına göre enflasyonist ortamlarda önemli avantaj sağlayabilmektedir. Ayrıca kart sahibi aylık harcamalarını düzenli öderse faizlerin kart harcamaları üzerinde herhangi bir etkisi bulunmayacaktır.

Bununla birlikte kredi kartı limitleri ve taksit sayılarına getirilecek sınırlamalar, tüketicilerin harcama alışkanlıklarını ve ekonomik tercihlerini önemli ölçüde değiştirebilir. Özellikle yüksek fiyatlı ürünlerin satın alımında bir azalma, talep enflasyonunu hafifletebilir. Ancak, bu tür sıkılaştırmaların tüketici güveni üzerinde olumsuz bir etkisi de olabilir, bu da ekonomik büyümenin daha da yavaşlamasına sebep olabilir.

Kredi kartı harcamaları üzerindeki vergi, komisyon, kullanım bedeli gibi ilave maliyetlerin artırılması da benzer şekilde, tüketicilerin satın alma gücünü etkileyebilir. Ancak, bu durum, tüketicilerin harcama davranışlarında önemli değişikliklere yol açabilir; örneğin, nakit alışverişe ve daha az vergi yükü olan mallara yönelimin çok önemli ekonomik sonuçları olabilir. Nakit yerine banka ve kredi kart kullanımının artması ekonomide kayıtlı sistemi desteklemekte olduğunu toplumsal sorun olan kayıt dışı işlemleri azaltabileceğini dikkate almak gerekir.

Sonuçta Merkez Bankasının bahse konu olası kredi kartı düzenlemeleri toplumun sosyoekonomik dengeleri üzerinde önemli sonuçlar yaratacak etkilere neden olabilir. Dolayısıyla kredi kartını düzenleyenler ile kartın kullanıcılarının olası bu yeni düzenlemelere karşı daha duyarlı olmaları ve tüketicilerin bütçelerini iyi yönetmeleri beklenmelidir.