Turizmde yüzler ne zaman güler?

Yayınlama: 06.05.2021 12:01:00 Güncelleme: 06.05.2021 12:42:38

Turizm sektörü pandemi nedeniyle tüm dünyada zor bir süreçten geçiyor. Vaka sayılarını aşağı çekme amaçlı tam kapanmanın sektör açısından sonuçlarının merakla beklendiği bu günlerde, turizmde mevcut durumu ve beklentileri sektörden liderlerle konuştuk

Turizmde yüzler ne zaman güler?
Pandemi nedeniyle tüm dünyada zor bir süreçten geçen turizm sektörü için endişeler ve belirsizlikler devam ediyor. Covid-19’un ülkemizdeki seyrinin de etkisiyle en çok turist aldığımız ülkelerden gelen olumsuz haberlerle geçen nisan ayının ardından sezonun kurtarılması için mayıs ortasına kadar tam kapanma kararı alındı. 
Bu yılın ilk çeyreğinde de geçen yılın aynı dönemine göre Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı yüzde 53,9, turizm geliri ise yüzde 40,2 azaldı. Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada 30 milyon turist hedefini hala koruduklarını belirtirken, bunu fazla iyimser bir tahmin olarak değerlendiren turizmciler oldu. 
Covid-19 ile mücadelede vaka sayılarını aşağı çekmek için getirilen sıkı tedbirlerin ardından turizm açısından ortaya çıkacak tablonun merakla beklendiği bu günlerde, sektörün sorunlarını ve beklentilerini iki önemli isimle konuştuk.  

TÜRSAB BAŞKANI FİRUZ BAPLIKAYA: SEKTÖR OLARAK CİDDİ FİNANSAL DESTEĞE İHTİYACIMIZ VAR
Pandemi nedeniyle turizm sektörü çok zor bir süreçten geçiyor. Dünya genelinde mutasyonla birlikte artan vaka sayıları, aşılamanın henüz istenen seviyede ve yaygınlıkta olmaması gibi nedenlerle birçok ülke turizm amaçlı seyahatlere izin vermiyor. Yurt içi turizmde de vaka sayılarının yüksek olması nedeniyle hareketlenmenin zaman alması bekleniyor.  
Bu gelişmeler ışığında aşılama çalışmalarının hızlı bir şekilde yürütülmesi, aşı dağıtımının dünya genelinde adil bir şekilde sağlanması ve aşılanmanın başarıya ulaşması halinde, yılın ikinci yarısından itibaren sektörümüzde hareketlilik yaşanmasını öngörüyoruz. Bununla birlikte sezon, bu yıl ertelenen taleplerin de etkisiyle ekim, hatta kasım aylarının sonuna dek uzayacaktır. 
“20 milyon ziyaretçiye ulaşırız”
Yaz aylarından itibaren turizm hareketliliğinin artacağı öngörüsünden yola çıkarak 2021 yılında ülkemize gelecek olan yabancı ziyaretçi sayısının geçtiğimiz yılın yüzde 60-70 üzerinde olmasını ve 20 milyon ziyaretçi sayısına ulaşacağımızı değerlendiriyoruz.
Pandeminin seyrine bağlı olarak uluslararası turizm hareketlerinde aksama yaşanması durumunda ise 2021 yılı ile ilgili beklenti ve öngörülerin yeniden gözden geçirilmesi gerekecektir. Artık kötü bir senaryo düşünmek bile istemiyoruz. Zaten yeterince zor bir dönemden geçiyoruz. Umutlarımız hızlı bir şekilde toparlanma sürecine girilmesi yönünde. 

BU YIL TURİST İÇİN FİYATLAR AŞAĞI ÇEKİLİR Mİ?
Son yıllarda seyahat acentalarımızın gerçekleştirdiği erken rezervasyon kampanyaları ile vatandaşlarımızda tatil alışkanlığı oluşmaya başlarken, iç pazarın sektörümüz açısından önemi de ciddi biçimde artmaya başladı. Geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle yurt dışından talep azalınca iç pazarın önemi daha da iyi anlaşıldı. TÜRSAB üyesi seyahat acentalarımız da iç pazara yönelik çalışmalar gerçekleştiriyorlar. 2020’nin son aylarından itibaren başlattıkları erken rezervasyon kampanyalarıyla birlikte kısmi bir hareketlenme başlamıştı. Ancak vaka sayılarının artması bu süreci olumsuz etkiledi. Devletimiz tarafından alınan ve 29 Nisan’dan başlayarak 17 Mayıs’a kadar devam edecek tam kapanma kararının ardından iç pazarda aşamalı bir hareketlenme başlayacağını öngörüyoruz. 
Gerek yurt dışı gerekse yurt içi pazarlar açısından pandemi sürecinde daha çok son dakika satışları ağırlıklı olarak ön plana çıkıyor. Tüketiciler de pandeminin seyrine göre kısa süreli iptal ya da erteleme olanaklarını daha çok önemsiyor. Acentalarımız bu beklentilere cevap verebilmek için bu süreçte daha esnek tatil paketleri geliştirdiler. Bunun hem turizmcilerin hem de tatilcilerin işini kolaylaştıracağını düşünüyorum. 
Fiyatların yaz döneminde nasıl bir değişim göstereceğine dair genel bir değerlendirme yapmak ise mümkün değil. Zira otellerin fiyatları, dönemsel biçimde tesis ve destinasyon bazlı olarak arz talep dengesi içerisinde şekilleniyor.  

KREDİ BORÇLARININ UYGUN ŞEKİLDE YAPILANDIRILMASI VE SİCİL AFFI GETİRİLMESİ ÖNEMLİ
Uluslararası seyahatlerin henüz tam anlamıyla başlamaması nedeniyle turizmdeki hareketlenmenin yaz dönemine sarkması, sektörümüzün yaşadığı zorlukların devamına neden olmaktadır. Devletimizin 31 Mart 2021 tarihinde son bulan Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasının haziran sonuna dek uzatılması ve Mayıs sonu sona eren KDV indirimlerinin Haziran sonuna kadar devam etmesi yönündeki son kararları bir nebze sektörümüzü rahatlattı. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımıza alınan bu karar ve sektörümüze verdiği destekten dolayı teşekkür ediyoruz. 
Bununla birlikte turizmde beklenen hareketliliğin yaz aylarına doğru ötelenmesi ve nakit akışının henüz oluşmaması sektörümüzün yaşadığı finansal zorlukların da artmasına neden olmaktadır. Bu bakımdan sektörümüzün kredi borçlarının uygun şartlarda ve faiz oranlarıyla yeniden yapılandırılması ve alınan önlemlere ek olarak bankacılık kayıtlarına ilişkin sicil affı getirilmesi önem arz etmektedir. Devlet bankaları tarafından sağlanan kredi olanakları ve şartlarının özel bankalar tarafından da uygulanması sektörümüzün finansal zorlukların üstesinden gelmesine katkı sağlayacaktır.
Bu dönemde sektör olarak ciddi finansal desteğe ihtiyacımız devam etmektedir. Sektörün kredi geri ödeme oranları son derece iyidir. Bankaların bu dönemde bizlere sağlayacağı yeni kredi desteklerinin yanı sıra mevcut kredilerin geri ödenmesi konusunda da destek sağlaması son derece önemli. Şu an sektörümüzün yaşadığı bir sıkıntı da ödeme zamanı gelip ödenemeyip ve ötelenen kredilerde bankaların yeni şartlar öne sürmesidir. Krediler ödenemediği için daha uygun şartlarla ötelenmesi gerekirken tam tersine bankalar bu durumu fırsata çevirerek döviz cinsi ödemelerde daha yüksek faiz oranları ile kredileri yenilemekteler. Böylece ödemede zorluk çeken insanların ödemesini daha da imkansız hale getirmektedirler.
Diğer bir sıkıntımız da turizm sektörünün bu zor gününde yeni kredi talepleri karşılanmadığı gibi sektöre nerdeyse ipotek karşılığında dahi kredi verilmemesidir. Verilen kredilerin uygun faiz ve uzun vadede olması da hayati önem taşımaktadır.
İçinden geçmekte olduğumuz pandemi süreci, turizm gelirlerinin ülkemiz ekonomisi açısından da önemini çok açık biçimde gösterdi. Bu bakımdan ülkemize turist getiren seyahat acentalarının tanıtım ve pazarlama faaliyetlerini yürütebilmelerini temin edecek finansal desteğin sağlanması da ayrıca büyük önem taşımaktadır.   

TTYD BAŞKANI OYA NARİN: SEKTÖRÜN EN KRİTİK İHTİYACI FİNANSMAN YAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİ
Pandeminin yeni mutasyonlarla dünya genelinde hızını artırması ve üçüncü dalganın başlaması, uluslararası seyahatlerde kısıtlamaların devam etmesi ve dünya genelindeki aşılanma sürecinde yaşanan aksaklıklar nedeniyle turizm sektörünün tüm bileşenleri için toparlanma sürecinin zaman alacağı değerlendirilmektedir. Dünya Turizm Örgütü küresel ölçekte turizm sektörü için biri Temmuz’da biri de Eylül’de iki toparlanma senaryosu üzerinde çalışmıştır. Örgütün Temmuz’da toparlanma senaryosunda,  2021 yılında, 2020 yılına göre uluslararası turizmde %66’lık bir artış meydana gelecek bu artış 2019 rakamlarının ise %55 altında kalacaktır. Kötümser senaryoyu işaret eden Eylül’de toparlanmada ise turizm gelirleri geçtiğimiz yıla göre %22 artacak 2019 rakamlarının ise %67 altında kalacaktır. 
Türkiye geçtiğimiz yılda gelirler anlamında 2019’a göre %65 düşüş yaşarken bu oran dünya ortalamasının yaklaşık 8 puan üzerinde gerçekleşmiştir. Bu doğrultuda, bizim tahminlerimiz birinci senaryoya daha yakın. 2021 yılının pandemi koşullarından sıyrılarak toparlanmaya başladığımız bir geçiş yılı olmasını umuyoruz. Aşılanmanın öncelikle Türkiye’de ve dünyada daha yaygın uygulanması ile pandemiyi kontrol altına almada belirli bir aşama sağlanacağını düşünüyor ve Turizm sektörü çalışanları yanı sıra yerli ve yabancı turist sağlığının güvence altına alınması için sektör çalışanlarımızın aşılanmasına başlanmasını da çok kıymetli görüyoruz. Küresel olarak aşılanmada belirli bir ivme sağlaması ile turizmin tüm unsurları ile geçmiş yıllardaki performansına döneceğine ve büyük emeklerle bugünlere getirilmiş olan sektörümüzün ülke ekonomisine katkılarının 2022 ve 2023 yıllarında artarak devam edeceğine inanıyoruz. 

TÜKETİCİ VE TALEP EĞİLİMLERİNDE DÖNÜŞÜM...
Türkiye’nin geçmişe doğru turizm gelirlerine baktığımızda bunun 5’te 1’i iç turizmden diğer kısmı yabancı misafirlerimizden oluşmaktadır. Yerli turizm ve bunun desteklenmesini elbette çok önemli olarak değerlendiriyoruz. Geçtiğimiz yıl da yerli turizm işletmelerimizin sürekliliğini sağlamaya destek verdi. Uluslararası turizm gelirlerimiz yüzde 65 düşerken, yurtiçi turizm harcamaları yüzde 34 düştü ve yabancı turistlerden gelen gelirlerin de düşmesiyle, gelirlerimizin yüzde 26’sını oluşturdu. Yurtiçi turizmin desteklenmesinin ve çeşitlendirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’nin uluslararası pazarda hedeflediği konumu kazanması ve dünya çapında konuşulan bir marka haline gelmesi için çalışmaları ile çok kıymetli bir inisiyatif olan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın bu dönemki faaliyetlerine yurtiçinde bölgesel turizmin geliştirilmesinin eklenmesi bölgesel turizmin artırılmasına ve ülkemizde turizmin yıl boyuna yayılması hedefine katkı sağlayabilecektir.
Covid-19 pandemisi ile birlikte tüketici ve talep eğilimlerinde de belirli bir dönüşüm gözlemliyoruz. Yurtiçi ve daha yakın destinasyonlar, kırsal alanlar, doğa turizmi ve sahiller tercih sebebi olurken, özellikle yurtiçi seyahatlerde ortalama 8 gün olan seyahatlerde geceleme süreleri 11 güne uzamıştır. Uzun vadeli bir trend haline geleceğini öngördüğümüz uzun süreli konaklamaların hem yerli turizm açısından hem de hem de yabancı misafirleri ülkemize çekmede çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu doğrultuda, kısa vadede yerli ve uluslararası turizme yönelik bir tanıtım hamlesinin, orta-uzun vadede ise uzun dönemli turizme talebi karşılayacak bir destinasyon olmak üzere sektörün turizm rezidansları, devre mülk ve tatil kulüpleri gibi projelerle fiziki dönüşümüne hız vermenin önem kazandığına inanıyoruz. Dile getirdiğimiz dönüşüm eksenlerine yönelik politikaların turizm sektörümüzün geleceğini güvence altına alacağını düşünmekteyiz. Böyle bir dönüşümün orta-uzun vadede Türkiye’nin uluslararası yatırımcılar ve büyük turizm fonları için bir cazibe merkezi haline gelmesi için çok önemli buluyoruz.
Yaşanan pandemi sürecinden dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de en olumsuz etkilenen sektör turizmdir. Turizm sektörü küresel ölçekte IMF tarafından “yüksek derecede etkilenen sektörler” arasında sayılmaktadır. Pandemi sürecinde sektörümüzün desteklenmesi yönündeki çalışmalarından ötürü Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Hükümetimize ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tekrar teşekkür ederiz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Turizm Haftası vesilesi ile açıkladığı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarını kapsayacak şekilde Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasına devam edilme ve ayrıca turizm sektörümüzün rekabetçiliği açışından çok önemli olan ve Mayıs sonu sona eren KDV indirimlerinin Haziran sonuna kadar devam etme kararları sektörümüz sürekliliğine büyük katkı sağlayacaktır. 
Millî gelirin yüzde 5’ini doğrudan ve yüzde 12’sini dolaylı olarak oluşturan ve toplam istihdamın yüzde 10’a yakını düzeyinde iş gücü kapasitesi sağlayan turizm sektörü, pandemi süresince yüksek borç stokunu yönetmek ve sınırlı gelir düzeylerine rağmen faaliyetlerini sürdürmek durumundadır. Bu durum başta 12 bin konaklama tesisi, 11 bin 500 seyahat acentesi, havaalanı ve havayolları çalışanları ve rehberler olmak üzere büyük çoğunluğu gençlerden oluşan 2 milyonu aşkın doğrudan ve dolaylı istihdamı da risk altındadır. Bunun da sektörü, iktisadi bütünlüğünün bozulması tehlikesi ile karşı karşıya getirmesi mümkündür. Değer zincirinin her kademesindeki paydaşı desteklemek çok önemlidir,  yoksa verilecek olan hizmetin aksaması söz konusudur. Uzun yıllar boyunca önemli bir atılım gösteren ve bir dünya markası haline gelen Türk turizmdeki istihdamın sürdürülmesi, sosyal yapının bozulmaması için “kısa çalışma ödeneği” ve “ücretsiz izin nakit desteği” uygulamalarının pandemi sürecinde yüksek risk altında olan sektörümüze münhasır olarak uzatılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. 

AĞIR BORÇ YÜKÜ...
Bununla birlikte, içinde bulunduğumuz özel durum itibarıyla sektörün en kritik ihtiyacı finansman yapısının güçlendirilmesidir. Son verilere göre sektörümüzün 15 milyar doları konaklama sektörü kaynaklı toplam 19 milyar dolarlık borç yükü bulunmaktadır. Bunun 3 milyar dolarlık kısmı kısa vadeli nakdi kredidir. Konaklama, ulaştırma ve tur operatörleri bileşenleri başta olmak üzere turizm sektörünün sürdürülebilirliği için mevcut borç stokunun iki yıl ertelenmesinin sağlanacağı uzun vadeli bir kredi ile uygun koşullarla yeniden yapılandırılması elzemdir. Buna ek olarak, turizm sektörünün istihdam ve işletmelerinin sürekliliğini temin etmek için ise işletme sermayesine destek verilmesi ve sektörümüzün KGF destekli kredilerden etkin ve yaygın bir şekilde yararlanabilmesi önemlidir. Verilecek finansman desteği bu süreçte turizm sektörünün toparlanmasına yardımcı olacak ve sonrasında da sektör, stratejik önemini pekiştirerek orta-uzun dönemde Türkiye’nin kalkınmasının taşıyıcı gücü olmaya devam edecektir. 

TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ ENVER ERKAN: TURİZM KAYNAKLI GEÇEN YILA BENZER BİR KAYIP, ÖDEMELER DENGESİ FİNANSMANINI ÇOK ZORLAR
Kapanmanın turizm üzerindeki etkilerini, “kapanma günlerinde iç turizm” ve kapanmadan sonra “dış turizm” şeklinde gruplandırabiliriz. İlk etapta, makroekonomik bir bakış açısıyla döviz gelirlerimiz ve ödemeler dengesi açısından önemli bir yer tutan turizm gelirleri geçen yıl çok aktif geçemeyen sezondan dolayı ekonomimiz açısından 20 milyar dolardan fazla bir gelir kaybına neden oldu. Bu yıl, özellikle Mart-Nisan dönemi ile beraber vaka sayılarının ülkemizde hızlanarak artması özellikle turizm kaynağımız açısından ağırlıklı yeri olan Almanya, Rusya gibi ülkelerin seyahat uyarıları veya bazı kısıtlar getirmesine neden oldu. Bu bakımdan, vaka sayılarını düşürmek kritik bir önemde, çünkü bu yıl da turizm gelirlerinden kaynaklı geçen yıla benzer bir kayıp ödemeler dengesi finansmanını çok zorlaştıracağı,
bu yüzden de rezervler üzerinde daha fazla baskı yaratacağı, aynı zamanda da dövizin talep gördüğü bu dönemde ülkemizin döviz gelirleri ve döviz arzı anlamında olumsuzluk yaşayabileceği bir risk söz konusu olduğundan, bu yazın turizm sezonu açısından daha iyi geçmesi önemli. Ekonomiye maliyeti minimuma indirgemek açısından ise; kapanmanın sonuç odaklı bir şekilde gerçekleştirilmesi, bir yandan vakalar azaltılırken bir yandan da toplam nüfusun çok daha hızlı bir şekilde aşılanabilmesi gerekli. Salgın koşullarından, normal koşullara geçiş açısından bu önemli. Turizmde de 2019 dengelerinin yakalanabilmesinden normalleşme merkezi bir noktada yer tutuyor.

TURİZM HİSSELERİNDE AŞAĞI YÖNLÜ POTANSİYEL SINIRLI OLACAKTIR
Kapanma sırasında ise iç turizm etkisi söz konusu; özellikle tam kapanmanın başlayacağı 29 Nisan öncesinde vatandaşlar tatil rezervasyonlarını hızlandırdı. Bu durum şehirden tatil yerlerine olan hareketliliğin artmasına neden oldu. Büyük şehirlerden çıkış yollarında ve şehirlerarası yollarda yoğunluk oluştu. Özellikle kapanma dönemini kapsayan, ödeme kolaylıklı 18-20 günlük tatil paketlerine talep var. Otellerde konaklamanın kapanma öncesi rezervasyonlarla sınırlı olması, bayram öncesi yoğunluk artışını sınırlayabilir, ama oteller tamamen boş da olmayacaktır. Kapanma sonrası, turizm sezonunun da Haziran ayı ile beraber başlaması eğer vaka sayıları da düşüş göstermişse turizmde hareketliliği sağlayabilir. Özellikle, Türkiye’nin global çaptaki vaka sayısı/nüfus oranında aşağılara düşmesi ve aşılamayı hızlandırması şart. Bu nedenle, bu dönemin olumlu ve amacına uygun geçirilmesi gerekiyor. Kapanmanın ne zaman biteceği aşağı yukarı belli, bayram sonrası kademeli açılma olacak gibi. Bu nedenle şirket hisseleri geleceği satın alacak, aşağı yönlü potansiyel çoğu olumsuz haberin fiyatlanması nedeniyle sınırlı olacaktır.


Yıl/Çeyrek/Ay Toplam Turizm Geliri (Bin $) Cep telefonu
dolaşım harcamaları
(Bin $)
Marina hizmet
harcamaları
(Bin $)
Ziyaretçi sayısı Kişi başı ortalama
harcama ($)
Gecelik ortalama harcama ($)
2020                
Toplam 12,059,320 47,414 27,929 15,826,266 762 61
I. Çeyrek toplam 4,101,206 12,673 5,065 5,639,413 727 70
Ocak 1,834,008 4,141 1,667 2,529,423 725 -
Şubat 1,479,447 4,121 1,342 2,051,923 721 -
Mart 787,750 4,411 2,056 1,058,068 745 -
II. Çeyrek toplam - - - - - -
Nisan - - - - - -
Mayıs - - - - - -
Haziran - - - - - -
III. Çeyrek toplam 4,044,356 20,050 11,540 5,604,155 722 61
Temmuz 561,409 2,198 3,391 777,043 722 -
Ağustos 1,622,303 4,982 3,796 2,192,917 740 -
Eylül 1,860,644 12,870 4,353 2,634,195 706 -
IV. Çeyrek toplam 3,913,758 14,692 11,324 4,582,698 854 54
Ekim 2,054,889 4,824 4,086 2,355,124 873 -
Kasım 1,051,951 3,693 3,856 1,262,757 833 -
Aralık 806,918 6,175 3,382 964,816 836 -
2021            
I. Çeyrek toplam 2,452,213 7,363 6,340 2,600,468 943 56
Ocak 794,908 2,317 2,060 829,932 958 -
Şubat 672,063 2,732 1,619 727,126 924 -
Mart 985,242 2,314 2,661 1,043,411 944 -