Jeopolitik risk fiyatlaması kalıcı olur mu?

Yayınlama: 14.10.2023 10:37:00 Güncelleme: 14.10.2023 10:34:15

Jeopolitik risk fiyatlaması kalıcı olur mu?

Filistin ile İsrail arasında başlayan çatışma piyasalar açısından kötü bir sürpriz oldu. Geçen haftaya kadar gündemde olmayan jeopolitik risk fiyatlaması yeniden gündeme geldi. Özellikle altın ve Borsa İstanbul bu fiyatlamadan en fazla etkilenen piyasalar oldu. Geçtiğimiz hafta boyunca gelen her yeni haber Borsa İstanbul’da gün içi volatilitenin artmasına neden olurken, önceki haftalarda 8.500 üzerine çıkan BIST 100 geçen hafta 8.000 civarına kadar geriledi. Borsa İstanbul’un bu haberlere sert reaksiyon vermesinde coğrafi yakınlık faktörü etkili olsa da son dönemdeki sıkışma ve 8.500 üzerinde tutunamamanın verdiği tedirginlik de etkili oldu. Bu olumsuzluklara rağmen endeksin 8.000 puan üzerinde tutunabilmiş olması ise pozitif taraf.

Daha önce Rusya ile Ukrayna arasında çıkan çatışmaların da piyasalar üzerinde oluşturduğu sert hareketleri hatırlamakta fayda var. Piyasalar daha önce hazır olmadığı bir durumla karşılaşınca ilk olarak bu yeni gelişmeye karşı sert reaksiyon gösterebiliyor. Daha sonra ise haber akışlarına bir nevi bağışıklık oluşuyor ve piyasalar ana trendine tekrar dönüyor. Bu bağışıklığın oluşması bazen bir gün bazen bir hafta bazen de bir ay sürebiliyor. Bu sürenin uzayıp kısalmasında olayın şiddeti ve olayın etki alanı önemli oluyor.

İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın başka ülkeleri de içine çekme ihtimali söz konusu olsa da henüz küreselde bu endişenin fiyatlandığını söylemek zor. Burada bu endişeyi neredeyse fiyatlayan tek enstrüman altın gibi görünüyor. Çatışma öncesi 1815 dolar civarında bulunan altının ons fiyatı bir haftada 100 dolar yükselerek 1915 dolara kadar ulaştı. Bu yükselişin bir kısmı jeopolitik endişelerden kaynaklansa da bir kısmının ABD tahvil faizlerindeki düşüşten kaynaklandığını belirtmek gerekiyor. ABD faizlerinin seyri içinse en önemli konu Kasım ayının ilk günü sonlanacak Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında alınacak kararlar ve sonrasında yapılacak açıklamalar olacak. Güçlü gelen istihdam verileri ve beklentilerin bir miktar üzerinde gelen ÜFE ve TÜFE rakamları Fed endişesini yeniden artırabilir.

İçeride yabancı yatırımcının TL varlıklarına gireceği beklentisi hala en büyük umut. Son haftalarda bu yönde önemli bir aksiyon görmesek de uluslararası kurumlar ve yabancı yatırım kuruluşlarından Türkiye ekonomisine yönelik olumlu açıklamalar gelmeye devam ediyor. Bununla birlikte üçüncü çeyreğe ait finansallar bu ayın son bölümünde açıklanmaya başlanacak. Bu finansallara yönelik beklentiler ve devamındaki gerçekleşmeler hisse bazlı hareketlerin daha da sertleşmesine neden olacak.