Fed: Bekle-gör politikasına devam

Yayınlama: 03.02.2024 11:25:00 Güncelleme: 03.02.2024 11:22:43

Fed: Bekle-gör politikasına devam

2023 yılının başında ağırlıklı senaryo faiz artışlarının resesyonu tetikleyeceğine odaklanmaktaydı. Ancak, yılın devamında risk algısının hızla yerini iyimserliğe bırakmasıyla ABD, gelişmiş ekonomiler arasında en hızlı toparlanma gösteren ülke oldu. Yüzde 2,5 olarak gerçekleşen 2023 büyümesi pandemi öncesi seviyelerine geldi. Üstelik 10 yıllık tahvil faizlerinin Temmuz 2007’den bu yana en yüksek seviyelerine ulaştığı bir dönemde… ABD ekonomisinin hızla toparlamasındaki en önemli nedenlerden biri olarak ise Fed’in bu süreçte izlediği şeffaf ve tutarlı politikalar diyebiliriz. Mart 2022’de faiz artırımlarına başlayan Fed’in faiz oranlarını enflasyonun üzerinde tutması ABD ekonomisine karşı güven oluştururken, belirsizliği de ortadan kaldırdı.

Büyümeye zarar vermeden enflasyonun düşürülmesini ifade eden yumuşak iniş senaryosu, 2023 yılının ilk çeyreğinde düşük olasılık olarak değerlendirilirken, gelinen noktada en olası senaryo konumuna oturdu. Bunda faiz artışlarına rağmen güçlü kalmaya devam eden istihdam piyasası ve gerileyen enflasyon temel etken oldu. Öyle ki, Fed’in yakından takip ettiği göstergelerden olan ve gıda ve enerji harcamalarının hariç tutulduğu çekirdek PCE verisi üç yılın en düşük seviyesinde yüzde 2,9 olarak gerçekleşti. Diğer yandan sıkı istihdam piyasası resesyon riskini azaltırken, ekonomik aktivitenin de güçlü olduğuna işaret etmekte. Bu ise Fed tarafında, enflasyonun düşüş hızını yavaşlatacağı endişesini öne çıkartmakta. Bu anlamda beklentilerin altında kalacak istihdam verileri Fed’in faiz indirimi konusunda elini rahatlatacaktır. Ancak, Fed bu süreçte sadece enflasyonu değil, istihdam tarafını da gözetecektir. Nitekim yasasına göre Fed’in sadece fiyat istikrarı değil, aynı zamanda maksimum istihdam gibi ikili bir amacı bulunmaktadır.

Hatırlanacağı üzere, Temmuz 2023’teki toplantısında Fed, faiz oranlarını Ocak 2001’den bu yana en yüksek seviyesi olan yüzde 5,5 seviyesine çekmiş ve yılın devam eden üç toplantısında ise faizleri değiştirmemişti. Çarşamba günü ise yılın ilk FOMC toplantısını takip ettik. Fed bu toplantıda da faizlere dokunmayarak dördüncü kez pas geçmiş oldu. Beklentilere paralel şekilde gelen faiz kararı sonrasında ise Fed başkanı Powell’dan gelen açıklamalar faiz indirimlerine dair bir yol haritası çizmesi konusunda önem arz etti. Toplantı öncesinde zaten Mart ayında Fed’in faiz indirme olasılığı yüzde 50’nin altına gerilemişti. Toplantı sonrasında açıklama yapan Powell da Mart ayında faiz indiriminin olası olmadığını ifade etti. Faiz artışlarının sona erdirdiğini açıklayan Fed’in politika metni ve Powell’ın söylemleri, Fed’in henüz faiz indirimine hazır olmadığını ve Mart toplantısının da pas geçileceğini öne çıkarttı. Basın açıklamasında, gelecek verilerin istikrarına dikkat çeken Powell, ayrıca faiz indirimlerinin bir seri halinde değil verilere bağlı olarak yapılacağına vurgu yaptı. Dolayısıyla, faiz indirimi için henüz erken olduğuna işaret eden Fed’in, bir yandan enflasyonist baskılara karşı temkinli olmaya çalışırken, bir yandan da belirsizliğin azalmasını görmek istediği anlaşılıyor.

Enflasyonda düşüş eğiliminin devam etmesi ve istihdam piyasasındaki seyre bağlı olarak ilk faiz indirimi için Mayıs ayı öne çıkıyor. Mevcut durumda piyasalarda, Mart ayı için faiz indirimi olasılığı yüzde 30’lara gerilerken, Mayıs ayında faiz indirimi olasılığı yüzde 60 üzerine çıkmış durumda. Dolayısıyla Mayıs ayındaki toplantıya kadar gelecek ekonomik verilerin kümüle etkisi Fed’in faiz konusundaki adımı ile piyasa fiyatlamalarını ve risk algısını şekillendirecektir. Özellikle yumuşak iniş olasılığının artması risk iştahını desteklerken, ekonomik büyümenin endişe edilenden daha az yavaşlayabileceği beklentisi piyasalara yön vermeye devam edebilir.

Orta vadede asıl tema ise faizlerin enflasyona yakınsadığı ölçüde piyasanın vereceği tepki olacak. Fed’den faiz indirimleri gelmeye başladığında, zayıflayan dolar teması ön plana çıkabilir. Böyle bir durumda ABD ekonomisinde yumuşak inişi konuşurken, dolar karşısında paraları değerli hale gelen diğer ülkeler için istenmeyen senaryolar gündeme gelebilir.