TCMB: Peki ya bundan sonra?

Yayınlama: 27.04.2024 11:15:00 Güncelleme: 27.04.2024 11:11:34

TCMB: Peki ya bundan sonra?

Hatırlanacağı üzere TCMB yerel seçimlerin hemen öncesine denk gelen Mart ayı toplantısında sürpriz bir şekilde faizlerde 500 baz puan artışa gitmişti. Seçim öncesinde TCMB’den gelen bu adım ile kredibilitesi artarken, enflasyon karşısındaki kararlı duruşunu da bir kez daha ortaya koymuş oldu. Geride bıraktığımız hafta ise TCMB beklentilere paralel politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakırken, PPK metninde de bariz bir değişiklik olmadığı dikkat çekti. Metinde, aylık enflasyonun ana eğiliminde zayıflama devam etse de Mart ayı enflasyonun öngörülenin üzerinde gerçekleştiği ifadesine yer verildi. Faiz kararının hemen ardından ise Şubat ayında duyurulan ve belirlenen koşulları sağlayan bankaların TL mevduat ve KKM için tesis edilen zorunlu karşılıklarına faiz uygulamasına dair bir düzenleme yayınladı. Bu kapsamda KKM için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarına yenileme ve TL’ye geçiş oranı seviyesine göre uygulanan faiz oranı üst sınırının politika faizinin yüzde 60’ı ve TL mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarına TL’ye geçiş oranı seviyesine göre uygulanan faiz oranı üst sınırının politika faizinin yüzde 80’i olarak belirlenmesine karar verildiği açıklandı.

Peki, bundan sonraki süreçte TCMB nasıl aksiyon alır diye baktığımızda ise tabloda birçok değişken söz konusu… Her şeyden önce sıkılaştırıcı politikaları konuştuğumuz bir ortamda, sıkılaşmanın sadece para politikası ayağında ilerliyor olması ve maliye politikası tarafında henüz somut adımların gelmemiş olması dikkat çekiyor. Nitekim geçtiğimiz hafta, Fitch, Türkiye’de mali duruşun genişleyici yönde olduğu ve maliye politikası ayarlamasının gerekliliğine yönelik açıklamalarda bulundu. TCMB uyguladığı sıkılaştırıcı politikalarla parasal aktarım mekanizmasını güçlendirirken, dolarizasyonun azaltılması ve TL’nin cazibesinin artırılmasına yönelik duruşunu göstermeye devam ediyor. Ancak talep kaynaklı enflasyonun ön planda olduğu durumlarda sadece para politikası ile çözüm üretmeye çalışmak yetmez. Maliye politikasının da bu anlamda sıkılaştırıcı yönde olması elzemdir. Aksi halde bir yandan sıkılaşmaya çalışılırken, bir yandan genişleyici maliye politikası ile bir sonuç almak mümkün olmayabilir.

Diğer yandan, Mayıs 2023’teki genel seçimlerin akabinde yeni ekonomi yönetimiyle birlikte geleneksel politika uygulamalarına geçilmesiyle, TCMB’den gelen adımların Türkiye ekonomisi ve TL varlıklar için başarısı yadsınamaz. Öyle ki, bu süreçte Türkiye ekonomisindeki kırılganlıklar azalırken, cari açık tarafında daralma öne çıkmaya başladı. Rezervler tarafında da yeniden toparlanmayı izliyoruz. Devam eden süreçte sıkılaştırıcı para politikasının sürdürüleceği beklentisi hâkim. Burada temel belirleyici ise enflasyondaki seyir olacak. Enflasyonun Mayıs ayında yüzde 70’in üzerine çıkarak 2024 yılının zirvesini görmesi bekleniyor. Buna rağmen, TCMB’nin faiz artışlarından ziyade ek sıkılaştırıcı adımlar atmaya devam edeceği görüşündeyim. Temmuz ve Ağustos aylarında baz etkisiyle enflasyonun yüzde 50-55 bandına gerilemesiyle merkez bankasının eli daha da rahatlayacaktır. Devam eden aylar için enflasyonun sürdürülebilir şekilde düşürülmesi/düşmesi önemli ve belirleyici olacak. Eğer böyle bir tablo ile karşılaşırsak, bu sadece TCMB’nin elini rahatlatmakla kalmaz, faiz indirimlerinin de yolunu açar. Nitekim piyasada ağırlıklı beklenti, TCMB’nin yılın son çeyreğinde faiz indirimine gidebileceği yönünde.

İşin özeti, ekonomi politikasının bir ayağında para politikası, diğer ayağında ise maliye politikası yer almaktadır ve enflasyonla kalıcı bir mücadele edilecekse bu sadece para ya da sadece maliye politikası ile değil bir bütün olarak ele alınmalıdır. TCMB’nin attığı adımlar makroekonomik dengelenmeye katkı sağlarken, fiyat istikrarının yeniden tesis edilmesine yönelik beklentileri şekillendirmeye devam ediyor. Dolayısıyla mevcut durumda yılsonu enflasyon beklentileri ile piyasa faizlerini dikkate aldığımızda yüzde 50 politika faizinin makul seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Enflasyondaki seyir ise Temmuz ve Ağustos sonrası beklendiği gibi giderse yılın son çeyreğinde faiz indirimi görmemiz söz konusu olabilir.