Para politikasının desteklenmesi ya da bütçe açığının azaltılması

Yayınlama: 04.05.2024 11:10:00 Güncelleme: 04.05.2024 11:07:23

Para politikasının desteklenmesi ya da bütçe açığının azaltılması

Mayıs 2023’te gerçekleşen genel seçimler sonrasında değişen ekonomi yönetimiyle birlikte geleneksel/ortodoks politikalara dönüldü. Bu kapsamda TCMB’nin sıkılaştırıcı yönde adımlar atmaya başlamasıyla politika faizi yüzde 8,5’ten yüzde 50,0 seviyesine yükseltildi. Bugüne geldiğimizde ekonomi yönetimi enflasyon karşısındaki kararlı duruşunu net bir şekilde göstermeye devam ediyor. Ancak bugüne kadarki süreçte uygulanan adımlar başarılı ve kredibilite artırıcı yönde olsa da, para politikası ağırlıklı olması nedeniyle, son günlerde mevcut sıkılaştırıcı adımların maliye politikasıyla da desteklenmesi gerektiğine yönelik eleştiriler öne çıkmaya başladı.

Mevcut sıkılaştırıcı uygulamalarda para ve maliye politikası ayrımına girmeden önce devletin ekonomideki yerine değinmek gerekir ki, devletin ekonomideki rolü, ekonomi bilimindeki en tartışmalı konulardan bir tanesidir. Öyle ki, bir kesim devletin ekonomiye aktif şekilde müdahale ederek dalgalanmaları önlemesi gerektiğini savunurken, karşı tarafta yer alan diğer kesim ise devletin ekonomiye müdahalesinin istikrarsızlığa yol açacağını ileri sürmektedir. Görüşler ne yönde olursa olsun, devletin ekonomideki rolü önemli bir yere sahiptir. Devletin ekonomiye müdahalesi ise ülkedeki hükümet vasıtasıyla ve daha çok maliye politikasıyla gerçekleştirilir. Maliye politikası ise hükümetin vergi ve harcamalara yönelik attığı adımlarla yani bütçe politikasıyla ilgilidir.

Son dönemde maliye politikasına dair öne çıkan eleştirilerin odağı ise çoğunlukla kamu kurumlarında tasarrufların artırılmasına yönelik. Buna karşın, maliye politikası kapsamında atılan adımların daha çok vergi denetimlerinin ve vergi oranlarının artırılmasına yönelik olduğu görülmekte. Vergi oranları ve denetimlerin artırılması sıkılaştırıcı maliye politikası uygulamalarının başında gelmekle birlikte, ekonomide doğru politika araçlarıyla doğru zamanda müdahale edilmesi önem arz etmektedir. İster para, ister maliye politikası olsun, ekonomi politikalarında uygulamalara doğru zamanda doğru noktadan başlamak, ekonominin sağlıklı bir zemine oturtulmasının temel şartıdır. Bütün bunlar yapılırken ulaşılmak istenen amacın doğru biçimde belirlenip, buna yönelik adımların atılmasına dikkat edilmelidir. Amaç ve uygulamaların çelişmesi ekonomiye olan güvene zarar verir. Örneğin, bir yandan sıkılaştırıcı para politikası kapsamında faiz artışlarıyla TL’nin değer kazanması amaçlanırken, bir yandan da sıkılaştırıcı maliye politikası kapsamında TL mevduata uygulanacak vergi/stopaj artışı amaç yönünden bir çelişki doğurmaktadır. Görünürde her iki uygulama sıkılaştırıcı olsa da, ilki TL’ye olan talebi artırırken, ikincisi yatırımcıların TL’yi tercih etmesinin önüne geçebilir.

Burada sorunu doğru tespit etmek önemli. Sorun, para politikasının desteklenmesi mi, yoksa bütçe açığını azaltmak ya da kapatmak mı? Mevcut şartlar ve uygulamalar göz önüne alındığında, para politikasının desteklenmesinden ziyade bütçe açığının azaltılmasının önceliklendirildiğini anlıyorum. Ancak onun da, kamu kurumlarında tasarruflar yerine, vergiler yoluyla yapılmaya çalışıldığı anlaşılıyor. Enflasyon altında ezilen topluma, yüksek faiz maliyetinin yanında, vergi artışlarının getireceği maliyetin de yüklenmesi, istenilen sonuçları vermeyebilir. Bu noktada, maliye politikası kapsamında hükümet vergiye dair birçok unsuru yasalarla belirleyebilse de, vergilerin ödenmesinin kişilerin gelirleri ya da şirketlerin karlarına bağlı oldu unutulmamalıdır.

İşin özü, ekonomide geleneksel/ortodoks uygulamalara geçişle birlikte para politikası kapsamında atılan adımlar gayet başarılı şekilde ilerliyor. Ancak orta ve uzun vadede, para ve maliye politikasının birbirleriyle çelişmeyecek şekilde birlikte uygulanması bir zorunluluk. Hatta sürdürülebilirlik açısından bütün bu uygulamaların yapısal reformlarla da desteklenmesi kaçınılmaz. Böyle bir durumda verimlilik ve rekabet artışı, beraberinde istikrarlı ekonomik büyümeyi getirecektir. Aksi halde, mevcut konjonktür dikkate alındığında, para ve maliye politikasının aynı yönde hareket etmemesi ekonomik amaçlar açısından çelişkileri ortaya çıkartırken, uygulamalara olan güveni zedeleyebilir.