Fed faiz indirimi: Enflasyon, zamanlama ve baskı unsurları

Yayınlama: 17.02.2024 11:33:00 Güncelleme: 17.02.2024 11:30:14

Fed faiz indirimi: Enflasyon, zamanlama ve baskı unsurları

2023 yılında hızlı toparlayan ABD ekonomisinde, güçlü istihdam piyasası ve enflasyonda gerileme devam ediyor. Ancak hafta içerisinde ABD’den gelen enflasyon verileri piyasalarda belirsizlik oluşturdu. ABD’de Ocak ayında yıllık TÜFE yüzde 2,9’luk beklentiye karşılık yüzde 3,1 olarak gerçekleşti. Fed için önemli göstergelerden biri olan çekirdek TÜFE de Ocak ayında yıllık bazda yüzde 3,7’lik beklentinin üzerinde yüzde 3,9 olarak gerçekleşti. Diğer yandan, haftanın başında ABD’den enflasyon beklentilerini de takip ettik. Aralık 2023’te son üç yılın en düşük seviyesine gerileyerek yüzde 3 olan kısa vadeli enflasyon beklentisi Ocak ayında değişmedi.

Çekirdek TÜFE’nin, Eylül 2022’den beri gerilemeye devam etse de, hem beklentilerin üzerinde hem de Aralık ayına paralel gerçekleşmesi yatırımcılar cephesinde tedirginlik yarattı. ABD borsaları yüzde 1’in üzerinde düşüş yaşarken, küresel borsalarda da satışlar gözlendi. 2 bin doların üzerinde tutunma gayretinde olan ons altın ise bu seviyenin altına geriledi. Powell’ın daha önceki temkinli duruşunu destekler şekilde, enflasyon verisi sonrasında açıklamalarda bulunan Fed yetkilileri ise faiz indirimleri konusunda verilerin izleneceğini ve tek bir verinin endişe kaynağı olmaması yönünde açıklamalarda bulundu.

Öngörülenin üzerinde gelen enflasyon verisi, piyasalarda, Fed’in faiz indirimlerine dair beklentileri etkilemiş durumda. Özellikle çekirdek TÜFE’nin yüzde 0,4 ile aylık bazda son sekiz ayın en yüksek seviyesinde gelmesi enflasyonda düşüş eğiliminin zayıfladığı endişelerini öne çıkartırken, Fed’in faiz indirimlerini öteleyebileceği beklentisini güçlendirdi. Nitekim, Fed’in Mayıs ayındaki FOMC toplantısında faiz indirimine gitme olasılığı önceki hafta yüzde 40’ın altında iken enflasyon verisi sonrasında bu olasılık yüzde 60’a yaklaşmış durumda. Haziran ayındaki FOMC toplantısında ise faiz indirimi olasılığının, enflasyon verisi öncesinde yüzde 40’ın altında iken veri sonrasında yüzde 50’nin üzerine çıktığı görülmekte. Dolayısıyla enflasyon verisi, Fed cephesinde parasal duruşun fazla sıkı olduğu yönündeki tartışmaların yönünü de değiştirdi. Daha önce, 2024 yılı için Fed’in toplam 75 baz puanlık üç faiz indirimi öngörüsüne karşın, piyasalarda toplamda 150 baz puanlık altı faiz indirimi beklentisi hâkimdi. Gelinen noktada, piyasalar, faiz indirimlerine dair, Fed’in öngörülerine yaklaşmaya başladı.

Büyüme hızının devam ettiği, istihdam piyasasının ise güçlü seyrettiği ABD ekonomisinde, olası inatçı bir enflasyon seyrine karşı, faiz indirimleri konusunda alınacak aksiyonların zamanlaması daha önemli hale gelmekte. Bu kapsamda, Fed’in ekonomide yumuşak iniş beklentilerini bozmandan enflasyonu düşürme gayreti, faiz indirimleri ve zamanlamasına yönelik temkinli olmayı öne çıkartıyor. Öyle ki, olası erken bir faiz indirimi enflasyonu yüzde 2 hedefinden uzaklaştırırken; faiz indirimlerinde gecikilmesi ise istihdam ve ekonomik büyüme üzerinde baskıyı artıracaktır. Bu açıdan güçlü istihdam piyasası ve fiyat baskılarının devam etmesi faiz indirimleri konusunda Fed’in harekete geçme isteğini azaltabilir.

Enflasyonda düşüşün kalıcı şekilde devam etmesi ise faiz indirimlerinde Fed’in elini rahatlatacak önemli bir unsur olmakla birlikte, bu yıl yapılacak başkanlık seçimlerinin faiz indirimlerinin zamanlamasında etkili olup olmayacağı da öne çıkan sorular arasında. Son iki FOMC toplantısında 2024 yılı içerisinde faiz indirimleri yapılacağına işaret eden Powell, faiz indirimlerinin zamanlaması konusunda ise verilerin takip edileceğini belirtmişti. Diğer yandan Powell, daha önce yaptığı açıklamalarda Fed’in kararlarında siyaseti dikkate almadığını belirtmiş olsa da başkanlık seçimleri öncesinde para politikasında sıkı duruşun sürdürülmesi siyasi çevrelerde kabul görmeyebilir. Her ne kadar Fed bağımsızdır ve başkanlık seçimleri Fed’i etkilemez desek de, bu yıl gerçekleşecek seçimlerin de, faiz indirimleri noktasında Fed üzerinde baskı unsuru olması söz konusu olabilir. Nitekim geçmiş tecrübeler bu konuda kanıtlar sunmakta…