Acı var, ilaç var, reçete yok

Yayınlama: 22.07.2023 11:06:00 Güncelleme: 22.07.2023 11:05:32

Acı var, ilaç var, reçete yok

Güldük eğlendik, şimdi hesap zamanı. Ekonomi politikalarında seçim öncesi yaşanan genişlemeci adımların ardından kademeli de olsa üst üste önlemler alınıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “rasyonel zemin” olarak kavramsallaştırdığı bu yeni dönemde para ve maliye politikalarında sıkılaştırıcı kararlar alınıyor. Önce politika faizi yüzde 8,5’ten iki artış ile birlikte yüzde 17,5 seviyesine yükseltildi. İlk faiz artışının ardından seçim ve depremin etkisi ile giderek bozulan bütçe tablosuna ilişkin vergi artışları ile birlikte yeni önlemler alındı.

Para politikasına ilişkin faiz artışları benim seçim sonrası “kim gelirse gelsin” mottosu ile ifade ettiğim kaçınılmaz bir dönüşü ifade ediyordu. Toplamda 1000 baz puana yaklaşan adımların muhtemelen devamı da gelecek. Ancak giderek azalan oranlarda yapılan faiz artışlarının kur hareketi, vergi artışları ve ücret zamları ile daha da bozulan enflasyon beklentilerini kontrol etmesi imkansız gibi görünüyor. Birçok ekonomist yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 55—60 bandına yükseltti bile. Merkez Bankası ilk adım olarak ifade ettiği 650 baz puanlık Haziran ayı faiz artışı sonrası geçen hafta sadece 250 baz puanlık artış ile yetindi. 500 baz puanlık piyasa beklentisinin altında kalan bu artış “Merkez Bankası ana politika aracı olan faizi ürkek mi kullanıyor?” sorusunu yeniden gündeme getirdi. Her ne kadar Merkez Bankası çeşitli likidite önlemleri ile de ek sıkılaştırma adımları atacağını ifade etse de enflasyon ile mücadele konusunda piyasaya verilen sinyal zayıfladı. Bu arada toplantıdan bir gün önce Birleşik Arap Emirlikleri ile 50,7 milyar dolarlık anlaşma haberi de ilginç bir tesadüf olarak kayda geçti.

Merkez Bankası’nın faiz artış kararları sonrası ticari kredi ve kredi kartı faiz oranları da yükseldi. Faiz artışları enflasyon ile mücadelede yetersiz kalsa da kredi kartları ile dönen vatandaşın ekonomisine dokunan bir karar oldu. Ancak vatandaş tarafındaki en büyük acı, vergi artışları ve üstat Şeref Oğuz’un deyimi ile “duble vergi” kararları ile birlikte hissedildi. Bir kereye mahsus tüm araçlardan alınacak ek Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) oldukça tepki çekti. Ama asıl iğneden ipliğe dokunacak vergi artışı akaryakıt tarafındaki düzenleme ile hayata geçti. Akaryakıta gelen ÖTV zammı ile birlikte benzin ve motorin fiyatları tek seferde 6 lira birden yükseldi. Şirketler cephesi ise kurumlar vergisi artış oranı sürprizi ile karşılaştı. 2023 yılı için belirlenen genel kurumlar vergisi oranı yüzde 20’den yüzde 25’e yükseltildi. Bu oran finansal kiralama, faktöring, elektronik ödeme şirketleri, sermaye piyasası kurumları ve sigorta şirketlerinde yüzde 25’ten yüzde 30’a çıktı.

Para politikası ve maliye politikası alanındaki tüm bu acı ilaçlar konusunda itirazlar olsa da gelinen noktada bu adımların zorunlu olduğunu inkar eden kişi sayısı oldukça az. “Neden bu ilacı içmek zorunda kaldık? sorusu haklı ama ayrı bir tartışma konusu. İlacın içilmesi gerektiği konusunda bir tartışmaya pek yer yok gibi. Asıl sorulması gereken ve beklenen ise reçete? İlaç var, acısı hissediliyor ama önümüzde henüz bir plan yani reçete yok. Bunun için sanırım önce 27 Temmuz’daki Merkez Bankası Enflasyon Raporu, ardından asıl eylül ayında açıklanması beklenen 3 yıllık Orta Vadeli Program’ı izlemek gerekiyor.